-ERDOĞAN'DAN CHP'YE SALVO TBMM (A.A) - 01.02.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Mahalle mahalle, sokak sokak direniş çağrısı yapanların seçimde başarı sağlayacaklarına dair umutlarını kaybetmiş durumda olduğunu'' ifade ederek, ''Halka, demokrasiye, sandığa inanan, kendisine güvenen partiler başkalarından medet ummazlar'' dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM Adalet Komisyonundaki CHP'li üyelerin istifası konusuna da değinerek, Anayasa ve İçtüzük uyarınca yeni üyeler seçilinceye kadar komisyonun çalışmalarına devam edeceğini söyledi. ''Mahalle mahalle, sokak sokak direnme'' çağrısıyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir açıklamaya yapmaya davet ettiğini anlatan Erdoğan, ''Ne yazık ki, CHP'den tatmin edici bir açıklamayı bırakın, zımmi olarak bunu destekleyen açıklamalar geldi'' dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gerek bu açıklama, gerek bu açıklama karşısında Genel Başkanın suskunluğu CHP'nin kodlarının, CHP'nin genlerinin hiçbir değişime, hiçbir mutasyona uğramadığını gösteriyor. 1960 müdahalesi öncesinde, CHP aynı şekilde tahrik yoluyla, kışkırtma yoluyla, gençleri sokağa dökme yoluyla müdahalenin zeminini oluşturdu; müdahaleye çanak tuttu ve alkışladı. Bugün aynı şeyi tekrarlamak istiyorlar. Türkiye'nin değiştiğine, aziz milletin ne kadar güçlü bir şekilde reyine sahip çıktığına inanmak, bunu görmek istemiyorlar. İşin daha da ilginç yanı şu: 'Mahalle mahalle, sokak sokak direnme' çağrısı yapanlar belli ki seçimde bir başarı sağlayacaklarına dair umutlarını kaybetmiş durumdalar. Seçimden başarılı şekilde çıkacaklarına inansalar böyle çağrıları asla yapmazlar. Bu bir umutsuzluk çağrısıdır, bu çaresizlik göstergesidir. CHP'ye şunu net olarak hatırlatmak istiyorum. Türkiye 1950'lerin, 1960'ların Türkiye'si değil. Türkiye ileri demokratik standartlara ulaşmış, artık statükoyu, artık vesayeti sorgulayan; siyaseti şekillendirme gayreti içindeki çeteleri, mafyayı tasfiye etmiş, tasfiye eden bir ülke. Türkiye demokratik olgunluğa erişmiş bir ülke. Millet, artık reyine, iktidarına sahip çıkıyor. En önemlisi de sandığa, demokrasiye sahip çıkıyor. Seçim dışında, sandık dışında, demokrasi dışında hiçbir yöntem milletin nezdinde itibar görmeyecek. Tam tersine millet tarafından eminim ki şiddetle telin edilecektir. CHP eskiden beri kendi siyaset yapamadığı, rakipleriyle baş edemediği için ya birilerini göreve davet eder ya halkı sokağa davet eder. Halka, demokrasiye, sandığa inanan, kendisine güvenen partiler başkalarından medet ummazlar. Sadece millete ve demokrasiye inanırlar. CHP artık bu kolaycılığı, bu sorumsuzluğu bir yana bırakmalı. Demokratik bir siyasi parti gibi davranmalı. Millete eline taş sopa alıp, sokak sokak direnme çağrısında bulunanlar bu ülkenin birliğine ve kardeşliğine kastetmenin bedelini elbette sandıkta çok ağır bir şekilde ödeyecektir. Böyle bir çağrının herhangi bir milletvekilimiz, bırakın milletvekilimizi herhangi bir beldede bir belediye meclis üyemiz tarafından yapıldığında nasıl bir tepkiyle karşılanacağını sözlerin takdirlerine sunuyorum.'' -''HİÇBİR İKTİDAR AYAKTA DURAMAZ'' AK Parti'nin her zaman hak ve özgürlüklerden yana olduğunu ifade eden Erdoğan, sadece Türkiye'de değil, dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir zulme sessiz kalmalarının mümkün olmadığını kaydetti. Bu konudaki görüşlerini sesli ya da özlü olarak mutlaka dile getirdiklerini, gerekli yerlerle gerekli ilgileri de zamanında kurduklarını anlatan Erdoğan, AK Parti'nin her zaman ileri demokrasiye taraf olduğunu, kurulduğu günden itibaren halkın tercihlerinin ve taleplerinin her şeyin üzerinde olduğuna inandığını, her zeminde en güçlü şekilde bunu savunduklarını söyledi. AK Parti'nin yola çıkarken ''Yeter söz de karar da milletin'' diyerek, sadece millete inanarak, güvenerek iktidara, işbaşına geldiğini, emanet yüklenmiş bir parti olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''AK Parti'nin rotasını millet çizmiştir, bundan sonra da millet çizecek. AK Parti'nin kumaşını millet dokumuştur, bundan sonra da millet dokuyacaktır. AK Parti iktidarı, milletin demokratik yollarla yönetime el koymasıdır, milletin demokrasi önünde ortaya koyduğu güçlü bir haykırıştır. Statükoya karşı sergilenen büyük bir duruştur. AK Parti'nin varlık sebebi milli iradeye ve demokrasiye güç vermektir, hukukun üstünlüğünü hakim kılmaktır, hak ve özgürlükleri en geniş anlamda hayata geçirmektir. AK Parti'yi sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde hiç çekinmeden, korkmadan asla ve asla tereddüt etmeden mazlumun yanında, mağdurun yanında olmuş, her zaman statükonun, baskı ve zulmün karşısında cephe almıştır.'' Erdoğan, kendilerinin ''bugüne kadar hep dik durduğunu ama dikleşmediklerini, bundan sonra da dik durmaya devam edeceklerini'' ifade ederek, ''Bizim bu dik duruşumuzu birkaç entelektüel veya birkaç köşe yazarı şekillendiremez. Bunun da böyle bilinmesi lazım. Biz hiçbir yerden icazet alarak bu yolda yürümüyoruz. Bizim icazetimizin temelinde halk vardır, hak vardır'' diye konuştu. -''ŞAHSİYETLİ DIŞ POLİTİKA''- Türkiye'nin bölgede bütün taşları yerinden oynatacak, tarihin akışını değiştirecek roller oynadığını, ''şahsiyetli bir dış politika'' izlediklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Zalime 'dur' diyen Türkiye ezberleri bozmaktadır. Katile 'katil' diyen Türkiye tabuları yıkmaktadır. İnsanları yokluğa, ablukaya mahkum edenlere 'dur bakalım' diyen Türkiye, her fırsatta aklı ve hakikati aramaktadır. Türkiye, bölgesinde barışın, istikrarın, huzurun olduğu kadar demokrasinin, evrensel hukukun, hak ve özgürlüklerin hakim olabilmesi için güçlü bir irade ortaya koymaktadır. Biz, kendimiz için istediğimizi diğer kardeşlerimiz için de isteyen bir anlayışın temsilcisiyiz. Biz, kardeş halkların, komşu ülkelerin istikrarsızlık yaşamaması, kardeş kavgasına sürüklenmemesi içini bugüne kadar ilimizden gelen çabayı sarf ettik. Bundan sonra da sarf edeceğiz. İçindeki sorunları çözemeyen, iç karışıklıklardan kurtulamayan, kendi arasında uzlaşı sağlayamayan ülkeler aydınlık bir geleceğe de ulaşamazlar, dışarıdaki menfaatlerini de koruyamazlar. Bunun için Filistin'de ulusal uzlaşı çağrısı yaptık; bunun için Lübnan'da siyasi uzlaşıyı sağlamaya çalıştık; bunun için Irak'ta demokratik mutabakatın sağlanması için gayret gösterdik. Biz her zaman bölgemizdeki ülkelerin iç barışlarını, ulusal uzlaşılarını, birlik ve bütünlüklerini, demokratik gelişimlerini destekledik. Bunu önemli vurguladık. '' Erdoğan, AK Parti Grubu'nun Türkiye içinde olduğu kadar, bölge olmak üzere tüm dünyada ''mazlumların sesi olarak tarihe ismini yazdırdığını'' kaydetti. -''BASKIYLA AYAKTA KALAN YÖNETİM YOK''- Başbakan Erdoğan, tarihte baskıyla, sindirmeyle, korkutmayla ayakta kalmayı başaran hiçbir yönetimin olmadığına işaret ederek, tarihin her döneminde er ya da geç insanlık onuru ve haysiyetinin bütün zincirleri kırdığını, bütün duvarları yıktığını, mazlumların ahının aheste de olsa çıktığını söyledi. Bu nedenle hak ve özgürlüklere hiçbir yönetimin kayıtsız kalamayacağını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Halkın demokratik taleplerine hiçbir iktidar duyarsız yaklaşamaz. Türkiye'de de demokrasi özlemi milletin hür sedasıyla dile gelmiş, 1950'de 'Yeter söz milletindir' haykırışıyla yankılanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti demokratik sistemi, halkın büyük özlemiyle hayata geçirilmiştir ve Cumhuriyetimiz her geçen gün daha ileri demokrasiye doğru yol almaktadır. Demokratik yönetimin hakim olması, değişime ve gelişime dayanan uzun soluklu bir süreç ister. Demokrasi, halkın sesine, gönlüne, iradesine, taleplerine sahip çıkmayı, bunları yönetime yansıtmayı gerektirir. Halka gözünü, gönlünü, kulağını kapatan yönetimler bilesiniz ki uzun ömürlü olamaz. Halkın hiçbir özlemi, haykırışı, çağrısı karşılıksız kalmaz. Halka rağmen hiçbir iktidar ayakta duramaz. Devlet halk içindir, halkın varlığıyla, iradesiyle, desteğiyle ayaktadır. Bizim temel felsefemiz; 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışına dayanır. Biz kendimiz için ne istiyorsak, dostlarımız, kardeşlerimiz için de aynı şeyi istiyoruz. Biz kendimiz için demokrasi, refah, adalet, özgürlük istiyorsak kardeş halklar için de aynısını istiyoruz. Biz kendimiz için nasıl huzur, güvenlik, istikrar, kalkınma, birlik, bütünlük istiyorsak kardeş ülkeler için de aynısını istiyoruz.'' -''SENİNLE BERABER GELEN SADECE KEFEN OLACAK''- Erdoğan, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'e ''çok samimi tavsiye, çok içten bir uyarıda bulunmak'' istediğini belirterek, şunları kaydetti: ''Bizler faniyiz, kalıcı değiliz. Her birimiz ölecek ve geride bıraktıklarımızdan dolayı sorgulanacağız. Müslümanlar olarak hepimizin gideceği yer, 2 metreküp çukurdur. Hepimiz gelip geçiciyiz. Baki olan gökkube altında hoş bir sada bırakmaktır, saygıyla anılmaktır, rahmetle yad edilmektir. Bizler halk için varız, halkımız için bu görevleri yapıyoruz. Onun için diyorum ki yarın öldüğümüzde Hoca Efendi gelip şunu söylemeyecek; 'Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı, Başbakan, bakan niyetine demeyecek. Trilyarderlere sesleniyorum; trilyarderler niyetine demeyecek. Ya? 'Er kişi niyetine', 'hatun kişi niyetine' diyecek. Seninle beraber gelen sadece kefen olacak, başka bir şey gelmeyecek. O kefenin kadri kıymetini bilelim. Hem vicdanımızın sesine, hem de halkımızın sesine, onların ya hayır duasına veya bedduasına hazır olalım. Onun için diyorum; halkın haykırışına son verecek insani taleplerine kulak verin, kulak verelim. Halktan gelen değişim anlayışını hiç tereddüt etmeden karşılayın. Açıkça söylüyorum; istismarcıların, kirli odakların, Mısır üzerine karanlık senaryoları olan kesimlerin inisiyatif olmasına fırsat vermeden, Mısır'ın huzuru, güvenliği, istikrarı adına önce siz adım atın. Halkı tatmin edecek adımlar atın.'' Günümüz dünyasında özgürlüklerin ertelenemeyeceğini, gözardı edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan, ''Aylar süren seçimlerin adı demokrasi olamaz. 24 saatte biz seçim bitiriyoruz, 24 saatte... Temennimiz bu olayların büyük acılara sebep olmadan bir an önce son bulması, halkın meşru ve makul taleplerinin karşılanmasıdır. Onun için diyorum ki; Mısır bir medeniyet ülkesi, tarih, kültür zenginliğiyle dolu ülke... Onun için Mısırlı kardeşlerimize de sesleniyorum: Tüm bu direniş sürecinde silahtan uzak ama tarihinize, kültürünüze de sahip çıkın. Buna, bu arada yara aldırmayın. Sadece özgürlüklere sahip olmanın haysiyetli mücadelesini verin. Bu sizin en demokratik hakkınızdır. Demokrasi ve özgürlük bir ulufe değil, insani bir haktır'' diye konuştu. -''TÜRKİYE BU KRİTİK SÜREÇTE TUNUS VE MISIR HALKININ YANINDA''- Erdoğan, Mısırda ister asker, ister polis isterse sivil olsun bir tek canın yitip gitmesinin Türk milletinin canından can kopması olduğunu belirterek, ülkede bir tek kişinin bile burnu kanasın istemediklerini söyledi. Erdoğan, halkın da iktidarın da böyle bir sorumluluk anlayışı içinde, bölge halklarına yaraşır bir vakar ve ağırbaşlılık içinde Mısır'da her kesimi tatmin edecek, özgürlükleri, demokrasiyi en ileri standartlara taşıyacak bir değişimi omuzlamasının en büyük arzuları olduğunu kaydetti. Türkiye olarak, kardeş Mısır ve Tunus halkının yanında olmaya, her iki halkla hüzünleri olduğu kadar sevinçleri ve umutları paylaşmaya devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, Mısır ve Tunus'ta reformların hayata geçmesi, sükunetin bir an önce sağlanması, birlik ve bütünlüğün kesinlikle bozulmamasının en büyük arzuları olduğuna söyledi. Erdoğan, Tunus'ta da yeni hükümetin halkın talepleri doğrultusunda demokratik reformları hayata geçireceğini, en geniş siyasi katılım ve temsil sağlayacağını, etkili bir kalkınma planını hayata geçireceğini ümit ettiklerini, Türkiye'nin bu kritik süreçte Tunus ve Tunus halkının yanında olacağını bildirdi.