Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş kararına tepki gösterdi. "AİHM dün ülkemiz aleyhine bir karar açıklamış" diyen Erdoğan, "Avrupa Birliği'nin bizatihi kendisinin terör örgütü olarak kabul ettiği, hayata gözlerini açmamış çocuktan 80 yaşındaki ihtiyara kadar her yaştan on binlerce insanın katili PKK'ya verilen desteği, bu zalimleri kurbanlarından esirgeyenleri hiçbir zaman ciddiye alamayız" dedi.
"Gezi'de bu ülkenin gençleri bir diktatöre diz çöktürdüler" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaorğlu'na da sert sözler sarf eden Erdoğan, "Gezi olayları tıpkı CHP'nin başındaki zatın kendisi gibi bir projeydi" diye konuştu. "Bu projenin adı Türkiye'nin ayaklarına yeniden pranga vurma, milletimizin kutlu yürüyüşünü engelleme ihanetidir" diyen Erdoğan, Gezi Parkı eylemlerine katılanları "vandallar" olarak anarak, "Gezi olaylarında teröristlerin finans kaynağı olan bir kişi şu anda içeride. Onun arkasında meşhur Macar Yahudisi Soros var" ifadelerini kullandı" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun buğday ithalatına ilişkin açıklamalarına da karşılık veren Erdoğan, "Neymiş Türkiye buğday ithal ediyormuş. Dürüst ol. Bunu duyan da mileltin un ve buğday yokluğundan fırınların önünde kuyruk olduğunu sanır" diye konuştu. Türkiye'nin yılda ortalama 21 milyon ton buğday ürettiğini, 19 milyon ton buğday tüketttiği bilgisini paylaşan Erdoğan, "Buğday ithalatımız yok mu? Var. Hem de oldukça yüksek miktarda. Peki bu buğdayı niye ithal ediyoruz? Tabii ki un, makarna, irmik, bulgur gibi mamul maddelere dönüştürülüp dışarıya satmak için ithal ediyoruz. Buna ne denir İhraca dayalı ithal denir Bay Kemal. Yoksa bizim ürettiğimiz tükettiğimizi rahatlıkla karşılıyor" dedi.
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
"Bugün itibariyle 30 bine yakın muhtarımızı Külliyemizde ağırlamış olduk. Sizler de seçime gireceksiniz. Önümüzdeki aylarda muhtar toplantılarımıza biraz hız vereceğiz.
Siz bakmayın birilerinin Türk demokrasisini hakir görmeye çalıştığına onlar demokrasiyi sadece kendilerine hizmet ettiğinde severler. AİHM dün ülkemiz aleyhine bir karar açıklamış. Neymiş, terör örgütü PKK ile iltisaklı bir partinin eski genel başkanının yargılandığı davada özgürlük, güvenlik ve seçim hakkını ihlal etmiş. Peki siz AB organlarından herhangi birinin aynı zatın 6-8 Ekim olayları sırasında tamamı yalan olan beyanlarla galeyana getirip 50 masumu sokaklarda vahşice katledilmesine yol açması konusunda herhangi bir beyanını duydunuz mu? Bu hadise sebebiyle aralarında 16 yaşında Yasin Börü’nün de bulunduğu 50 insanın kanı bulunan biri için gayretin bir kısmı o masumlar için gösterildi mi?
Türkiye'de darbeye teşebbüs eden FETÖ'cüleri baş tacı eden hiçbir ülkenin, hiçbir kurumun demokrasinin adını ağzına almaya hakkı yoktur. Bunun adı terör perestliktir terörist seviciliktir. Burada Avrupalı dostlarımızı ikaz ediyorum o çok sevdiğiniz teröristler, çıkarlarına dokunduğunuz gün sadece nefretlerini değil silahlarını da size çevireceklerdir. Siz varın kendi sırça köşklerinizde dilediğiniz kararları alın biz demokratik hukuk devleti vasfımızdan asla taviz vermeden ülkemizin milletimizin bekası için ne gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz.
"Avrupa Birliği'nin bizatihi kendisinin terör örgütü olarak kabul ettiği, hayata gözlerini açmamış çocuktan 80 yaşındaki ihtiyara kadar her yaştan on binlerce insanın katili PKK'ya verilen desteği, bu zalimlerin kurbanlarından esirgeyenleri hiçbir zaman ciddiye alamayız.
Gezi olayları tıpkı CHP'nin başındaki zatın kendisi gibi bir projeydi. Bu projenin adı Türkiye'nin ayaklarına yeniden pranga vurma, milletimizin kutlu yürüyüşünü engelleme ihanetidir. Milletimize biçilen kefeni nasıl birliğimizle, kardeşliğimzle parçalayıp attığımzıı tarih yazacak. Dün Gezi olaylarını öven Gezi'ci vandalları yücelten bunun üzerinden bizi itham eden zırvalar beyan etmiş. Gezi olaylarında teröristlerin finans kaynağı olan bir kişi şu anda içeride. Onun arkasında meşhur Macar Yahudisi Soros var.
Bu adam dünyada milletleri bölmekle adeta birilerini görevlendiren parası bol birisi. Türkiye'deki temsilcisi de aynı şekilde babadan zengin bu imkanlarını bu ülkeyi parçalayıp bölen terör eylemlerine karşı her türlü desteği veren kişi şimdi içeride. Suçu olmayanı niçin kalksın da yargımız içeri alsın? Bay Kemal bunların hepsi akademisyen diyor davet etseydiniz onlar zaten gelirdi diyor.
Senin o beyfendi dediklerinden biri de köşe yazarıydı. Senin o beyefendi dediklerinden bir tanesi de köşe yazarıydı 5 yıl 10 aya mahkum oldu yargı onu cezaevine göndermedi tutuksuz devamını sağladı ne yaptı kaçıp Almanya'ya gitti.Almanya'nın bir önceki cumhurbaşkanı tarafından el bebek gül bebek tutuluyor. Bay Kemal sen bunu görmüyor musun? Şimdi Almanya'da Türkiye'nin aleyhinde her türlü kampanyayı yapıyor. Oradaki kampanyaları o idare ediyor. Bu adam mahkum edilmiş bir adam. Mahkum edilmiş bir adamı yargı boş buldu serbest bıraktı o da kaçıp gitti.Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Bunu herkes böyle bilsin.
"Milletimii ele geçirme elemanları hâlâ iş birliği içindedir. Ya her yeri yakıp yıkan bunlar dğeil miydi? Devletin otobüslerini yakıp yıkan bunlar değiller miydi? Bunlara biz hoşgörüyle mi bakacağız, eyvalah mı edeceğiz? Neymiş, orada ağaçlar sökülmüş. Yav Türkiye'nin tarihinde bizim gibi fidan, ağaç, dikme noktasında yarışa girecek hiçbir siyasi parti olmamıştır. Milyonlarca, başbakanlığımda da belediye başkanlığımda da bu ülkede ağaçlar diktik. Geziyi övenler gizli veya açık PKK'yı da över, FETÖ'ye de destek verir. Bizzat gördük ki Gezi ülkemizi ne kadar ileri taşıyacak proje varsa önündedir. Aynı kesimlerin Türkiye'nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığına yönelik malzeme taşımak, taşeronluk yapmak konusunda yarıştığını görürsünüz. Adı ister gazeteci, ister siyasetçi, ister sivil toplum yöneticisi olsun fark etmez, bunların hepsinin girdisi aynı yerden gelir aynı yerden çıkar. Bunlar sol jargonu ağızlarından düşürmezler ama hepsi birer faşisttir. Bunların bir başka ortak özelliği de tarihiyle, değerleriyle milletimizin adeta yeminli düşmanı olmalarıdır. Bazen kendilerini tutamayıp bu düşmanlıklarını muhtar benzetmesiyle, bidon kafalı, makarnacı benzetmeleriyle yaparlar. Hatta daha da ileriye giderler. 'Benim okuma yazma bilmeyenle durmumu aynı olabilir mi? Onun oyuyla benim oym bir mi' diyecek kadar ileri giderler.
"Neymiş Türkiye buğday ithal ediyormuş. Dürüst ol. Bunu duyan da mileltin un ve buğday yokluğundan fırınların önünde kuyruk olduğunu sanır. Türkiye yılda ortalama 21 milyon ton buğday üreten 19 milyon ton buğday tüketen bir ülkedir. Buğday ithalatımız yok mu? Var. Hem de oldukça yüksek miktarda. Peki bu buğdayı niye ithal ediyoruz? Tabii ki un, makarna, irmik, bulgur gibi mamul maddelere dönüştürülüp dışarıya satmak için ithal ediyoruz. Buna ne denir İhraca dayalı ithal denir Bay Kemal. Yoksa bizim ürettiğimiz tükettiğimizi rahatlıkla karşılıyor.
"Bu yıl olumsuz hava aşrtları nedeniyle buğday üretim ve kalitesinde bir düşüş söz konusu. Aslında tüketimi karşılayacak üretimimiz yine var.
Ezan evrenseldir. Türkiye'de de Allahuekber Malezya'da da Arabistan'da dünyanın neresine gidersen git namaz vakti girdi bunu anlarsın.
"Döviz kuru faizde ibre sürekli aşağıya doğru iniyor. Ekonomimizin geleceğinden ümitli olmak için gereken her türlü sebebe sahibiz. Siyasette muhalefet anlayışımızın değişmesi gerekiyor.''
"Patatesleri soğanı stokluyorsunuz dedim, bundan sonra aldığımız ihbarlar sebebiyle bütün bu stokların yapıldığı depoları basacağız. Kimse benim halkıma pahalı ürün yedirme hakkına sahip değildir. Ondan sonra 'hastalıklı çürüdü' diyorlar. Sen çürüttün bunlar havasız kalırsa tabii ki çürüyecek.''