Erdoğan'dan Demirtaş'a: Ben değil, sen özür dile

Erdoğan'dan Demirtaş'a: Ben değil, sen özür dile

Diyarbakır'da HDP mitingine düzenlenen saldırının ardından, telefonla ulaşmaya çalıştığı Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın "Beni niye arıyorsun, halktan özür dile" sözlerine yanıt veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Dün Diyarbakır'da iki vatandaşımız öldü. Asla tasvip etmeyeceğimiz bir olay gerçekleşti. Dün eşbaşkana ulaşmaya çalıştım. Açıklma yapıyor, benden değil vatandaşlarımızdan özür dile diye. Ben değil  sen  özür dile" dedi.

Erdoğan, "6-7 Ekim olaylarında Kürt kardeşlerimizi öldüren sendin. Bizim siyasi hayatımızda kan yoktur. Senin kimliğin belli. Bütün güvenlik güçlerimiz bu olayın incelemesini yapıyorlar" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ağrı'da halka seslendi.

Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle:

İnşallah yakında Ağrı doğalgazla buluşuyor. Soruyorum sizlere, 12 yıl önce Ağrı'da üniversite olacak deseler inanır mıydınız? Biz geldik 76 üniversite vardı, şimdi 193 üniversite var.  Yeni hizmetlerle  Ağrı'yı 2023 dönemine hazırlamaya devam edeceğiz.

Yalancının torbası hep deliktir diye bir laf vardır. Bu seçim torbası delik yalancıların seçimine döndü. Anamuhalefetin genel başkanı vvatler verir, bizim yaptığımız işleri söyler. Eş başkanların partisi demokrasiyi, barışı dilinden düşürmez ama bölgede milleti canından bezdirir.

 

HDP mitinginde meydana gelen patlama

 

Dün Diyarbakır'da iki vatandaşımız öldü. Asla tasvip etmeyeceğimiz bir olay gerçekleşti. Dün eşbaşkana ulaşmaya çalıştım. Açıklma yapıyor, benden değil vatandaşlarımızdan özür dile diye. Ben değil  sen  özür dile. 6-7 Ekim olaylarında Kürt kardeşlerimizi öldüren sendin. Bizim siyasi hayatımızda kan yoktur. Senin kimliğin belli. Bütün güvenlik güçlerimiz bu olayın incelemesini yapıyorlar.

 

‘Doğan Grubu'yla beraber yürüyorlar’

 

Bunlar Doğan Grubu'yla beraber yürüyorlar. Kimin ne olduğu ortada. Eşbaşkan dedikleri doğuda başka, batıda başka. Doğan Medyası ilk günden beri bunlarla birlikte hareket ediyor. Biz milletimizle birlite çarpışa çarpışa bu günlere geldik. Tuzakların üstünde bir tuzak var, kaderin üstünde bir kader var. İlk defa karşımızda bu kadar geniş bir cephe görüyoruz. Bir araya geleceğini asla düşünmeyeceğimiz birlikler bir araya geliyor.

 

‘Kürt vatandaşların üstünde baskı vardı’

 

Kürt kardeşlerimin üzerinde bir baskı vardı. Çözüm süreciyle bunları bir bir ortadan kaldırıyoruz. Boşaltılan köyleri, yaylaları yeniden şenlendirdik. Dindarlara yönelik baskılar vardı.

Cumhurbaşkanlığı makamındaki zırhlı Mercedes'lerimizden birini Diyanet Başkanımıza tahsis ettim. Vatikan'ın babası uçaklarla seyahat ediyor da benim diyanet başkanım neden bunu yapamasın?

 

‘Diktatörlerin olduğu bir ülkede buna izin verirler mi?’

 

Şu anda 91 siyasi parti var. Bunlardan 20 tanesi seime girmeye hak kazandı. Diktatörlerin olduğu bir ülkede buna izin verilir mi? Hep bir yarıl içine girdik ve galibiyetle çıktık. Bu ülkenin insanları baskıdan, korkudan dolayı yurt dışına gidiyordu, şimdi aynı sebepten Türkiye'ye geliyor. Eskiden partler kapatılıyordu. Ey bana karşı bildiri yayınlayan 200 sözde aydın, bu ülkede aydınların kendi vatanında can vermesine, gömülmesine izin verilmiyordu. Nazım Hikmet nereye gömüldü? Ahmet Kaya için Doğan medyası "vay alçak" diye başlık attı. Size bugün br araya gelip cumhurbaşkanına istediğiniz dille yazı yayınlıyorsunuz.  En büyük başarımızın bu devleti herkesin devleti yapmak olduğuna inanıyorum. Eski Türkiye bir avuç seçkin ve elitin avucunda kıvranıyordu.

 

‘Gün Türkiye'ye sahip çıkma günüdür’

 

Gün Türkiye'ye sahip çıkma günüdür, bu millete hizmet yolunda yeni bir yol açma günüdür. Hiçbir kızgınlık bu yolu sekteye uğratmanın gerekçesi olamaz. Elbette hatalarımız oldu ama yapılan bunca şeyi görmeyip yanlışlara odaklanmak doğru değil.

40 yıldır devlet içinde devlet kurma hayalinde olanlar var. 99'da Türkiye'den kaçıp gitti. Sözde inzivaya çekilmiş. Şimdi küçük imamlar da peşlerine takıldı, onlar da kaçıyor. İnlerine gireceğiz dedim, girdik. Kovalamaya da devam edeceğiz.