T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP'ye yöneltilen "sivil dikta, sivil vesayet" eleştirilerine tepki gösterirken, Türkiye'nin "tek parti diktatörlüğü" yaşadığını söyledi. Atatürk ve İnönü liderliğinde 1923-1946 dönemine yayılan tek parti döneminde CHP il başkanlarının aynı zamanda vali ve belediye başkanı yapıldıklarını kaydeden Erdoğan, "Şimdi hangi yüzle kalkıp da, onların o düşünce grupları bunu söyleyebiliyor. Ayıp oluyor ayıp" dedi. Erdoğan "milletin emanetine uzanacak ellerin karşısında kendilerini bulacağını" vurgulayarak darbe hazırlığı tartışmalarına göndermede bulundu.Vicdansız saldırı varCHP TBMM memur yasama faşizm saldırı laiklik Anayasa Türkiye İstanbul Memur-Sen erken seçim Anayasa Mahkemesi anayasa değişikliği Recep Tayyip ErdoğanBaşbakan Erdoğan: Tek parti diktatörlüğü CHP döneminde yaşandı. Demokrasiyi kökleştiren bir hükümeti demokrasi karşıtlığıyla itham etmek haksızlıktır, tutarsızlıktır, daha ötesi vicdansızlıktır.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sivil dikta eleştirilerine tek parti diktatörlüğünün CHP döneminde yaşandığını belirterek yanıt verdi. Erdoğan, “Demokrasiyi kökleştiren bir hükümeti, demokrasi karşıtlığıyla itham etmek, haksızlıktır, tutarsızlıktır, daha da ötesi vicdansızlıktır” dedi. Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasayı iptal eden Anayasa Mahkemesi’ni de eleştiren Erdoğan, “Muhalefetin sadece TBMM içindeki muhalefet olmadığı iyi görülmelidir” diye konuştu.Erdoğan, Memur-Sen’in Rixos Otel’de düzenlediği Uluslararası Demokrasi Kongresi’nde sivil dikta ve darbe tartışmaları nedeniyle sert eleştirilerini dün de sürdürdü. Erdoğan, şunları söyledi:Diktatör CHP ile yaşandı: ‘Türkiye sivil diktatörlüğe gidiyor, tek parti diktatörlüğü, sivil vesayet, sivil faşizm var’ dediler. İbretlik tartışmalar. Bize ‘tek parti diktatörlüğüne Türkiye gidiyor’ iftirasını atanlar, önce aynaya baksınlar. Bu ülke, tek parti diktatörlüğünü yaşadı. Kiminle? CHP ile yaşadı. O dönemde CHP’nin il başkanları aynı zamanda o ilin valisi, belediye başkanıydı. Şimdi hangi yüzle onların o yandaş düşünce grupları bunları söyleyebiliyor? Ayıp oluyor ayıp. Biraz kendinize çeki düzen verin.Vicdansızlık: Yedi yıl boyunca kararlıkla, cesaretle demokrasi mücadelesi veren, demokrasinin standartlarını yükselten, demokrasiyi kökleştiren bir hükümeti, demokrasi karşıtlığıyla itham etmek, haksızlıktır, tutarsızlıktır, daha da ötesi vicdansızlıktır. Devamlı hayali tehditler üzerinden bize karşı bu vicdansız saldırıyı yürütüyorlar. Kitleler korkutuluyor; ‘Bunlar gelirse laiklik elden gidecek, yaşam şeklimiz değişecek’. İstanbul’da belediye başkanlığı yaptığımda da bunları söylediler. Hatta bunlar ‘trenden başı açık olanları atacaklar’ dediler. Aynı şeyi şimdi yapıyorlar. Ya yedi yıl oldu, neyin değişti? Yaşamında ne değişti? Sizi de yanaştırmayız: Peki bu ülkede anayasa sorunu var mı? Var. Hemfikiriz. Gelin çözelim. ‘Türkiye’ye yakışan bir anayasayı hep birlikte yapalım’ diyorsunuz. ‘Hayır biz yanaşmayız. Sizi de yanaştırmayız’ diyorlar. Niye çünkü bir 367, 411 deneyimi yaşandı. Çekiniyorlar. Çünkü bu ülkede yasama organının yetkisine müdahalenin olduğunu görüyor halk. Statükoyla bu ülke nereye gidebilir? Herkesi sersem mi sanırsın?: Köşelerinde koalisyon dönemlerine methiyeler düzenler var. Koalisyon dönemlerine özlem duyduklarını dile getiren mütekait (emekli) siyasetçiler var. Erken seçim diye bağırıyorlar. Seçim zamanında yapılacak. Türkiye’de güçlü bir siyaset var. Artık olayları çok yakından takip eden... Ve Ziya Paşa’nın o meşhur bir sözü var ya; ‘sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?’ ‘Laiklik elden gidiyor gidiyor’ tutmadı: Yedi yıl bu malum koro aynı nakaratı tekrar etti. ‘Laiklik elden gidiyor’ dediler, tutmadı. ‘İrtica, takiyye’ dediler, tutmadı. ‘İhanet, hıyanet’ dediler, tutmadı. Bundan sonra da ne yaparlarsa yapsınlar tutmayacak. Anayasa Mahkemesi'ne eleştiri: Değişime direnen, her reforma ayak direten, aka kara diyen, statükodan beslenen, elitist bir muhalefeti karşısınızda bulunuyorsunuz. Hiçbir zaman mazeretlere sığınmadık, bahane üretmedik. Ama muhalefetin de sadece TBMM içindeki muhalefet olmadığı da iyi görülmelidir. Nelerle karşılaştığımızı sizler çok iyi biliyorsunuz. Yasa çıkaracağız, ‘hayır’. Cumhurbaşkanı seçeceğiz, ‘hayır seçemezsiniz’. Anayasayı değiştireceğiz, ‘hayır değiştiremezsin’. Direksiyonu kurcalıyorlar: Biz direksiyondayız gaza basıyoruz ama birileri frene basıyor, debriyaja basıyor. Direksiyonu kurcalıyor, müdehale etmek istiyor. Çağdaş demokrasilerde demokratik unsurların her birinin yeri, yetkisi, sorumluluğu bellidir. Ama bizde sorunların üzerine gittiğinizde statükoyla karşılaşıyorsunuz. Kirli senaryolar: Milletin emaneti kutsaldır o emanete uzanan ellere ‘dur bakalım’ demek, bunun da hesabını hukuk çerçevesinde sormak hepimizin ortak boynumuzun borcudur. Kirli senaryolarla, çirkin oyunlarla tahriklerle, kışkırtmalarla kimsenin varabileceği bir yer yoktur. Hani kuvvetler ayrılığı?: ‘Bu Meclis anayasa değişikliği yapamaz’ dediler, neden dedik? Halbuki anayasa değişikliğini yaptı, fakat ne yazık ki Meclis iradesi ile oluşan, halkın iradesiyle oluşan bu Meclis’e bu iradeyi kullanma noktasında ne yazık ki olumsuz yaklaşan zihniyetler siyaset yapıyor, muhalefet görevini üstleniyor. Yandaşlarıyla beraber böyle bir çalışmanın içine giriyorlar. Hani kuvvetler ayrılığı vardı, yasama, yürütme, yargı vardı. Söyledikleri şey şu; ‘Efendim bu erklerin birbirini denetleme yetkisi var’. Eyvallah, bizde aksini hesap etmiyoruz. Ama siyaha beyaz dendiği zaman da şaşırıp kalıyoruz. Kanadoğlu'na eleştiri: 367 garabetinin mucitleri, akıl daneleri çıkıyor akla ziyan iddialarla reformların önünü kesmek için yeniden sahne alıyorlar. Peki neden? Bu Meclis seçimle teşekkül etmedi mi? Uzaydan mı geldi?Bedeli göze alıyorum: Bu millete, ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyeceksin, ‘bidon kafalı’ diyeceksin. Milletin seçimini küçümseyip aşağılayacaksın, milletin iradesiyle oluşmuş Meclis’i yok sayacaksın, sonra kalkıp milletin iktidarını sivil diktayla suçlayacaksın (Yuh sesleri). Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Sivil dikta tartışmasını çıkaranlara bakın, sivil anayasaya, referanduma da karşı olduklarını görürsünüz. Ben siyasi olarak her türlü bedeli göze alıyorum.