ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA: YER YERİN DÖKÜLÜYOR ŞANLIURFA (A.A)

-ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA: YER YERİN DÖKÜLÜYOR ŞANLIURFA (A.A)- 21.05.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak, ''Yahu sen ne biçim devlet adamısın be? Senin her yerin dökülüyor'' dedi. Partisinin Topçu Meydanı'nda düzenlenen mitinginde vatandaşlara hitap eden Erdoğan, ''Bu ülkenin, bu milletin, edep ve adap timsali şairleri, şahsiyetleri varken, maalesef bunları görmeyen, bunları okumayan, bunlardan nasibini alamayan bazı siyasetçileri de var. İşte MHP liderini görüyorsunuz... Güya milliyetçi ama bu milletin dilini, üslubunu, adabını ne yazık ki öğrenmeye dahi gerek görmemiş. İşte BDP'yi görüyorsunuz... Onlar da kendilerine göre milliyetçi. Onlar da bir başka taraftan ırkçılık yapmaya çalışıyor. Ama onlar da bu milletin o güzel üslubunu öğrenme ihtiyacı hissetmemiş. Bunlar, Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Hacı Bektaş Veli'den, Ahmade Hani'den, Mela Ceziri'den, onların o güzel dilinden maalesef nasiplenememiş'' diye konuştu. Anamuhalefet CHP'nin durumunun daha da içler acısı olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Siirt'te yaptığı konuşmada saygısızlık yaptığını ifade etti. Kılıçdaroğlu'nun, ''Statükonun Allah'ı Ankara'dadır'' dediğini hatırlatan Erdoğan, buna rağmen CHP Lideri'nin özür dileme erdemini göstermediğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, ''Edebini de takın. Zaten 12 Haziran'da benim milletim sana edebini takacak ve taktıracak, merak etme. Alevi kültüründe böyle bir anlayış yok. Güya oradan geliyor ama bunun bile farkında değil. Hacı Bektaşı Veli'nin rahle-i tedrisatından geçse bu ifadeyi kullanmaz. Ama maalesef geçmemiş'' dedi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Siyaset, ilkeler üzerinden yapılır. Her partinin temel ilkeleri vardır, çizgisi vardır, sınırları vardır, karşı olduğu şeyler, kabul ettiği şeyler vardır. Elbette bir siyasi partinin içinde farklı renkler, farklı düşünceler, farklı değerler olabilir. Ama bunlar da en nihayetinde bir bütünlük, bir uyum, bir ahenk arz eder. Şimdi ben soruyorum; Allah aşkına, bu yeni CHP'nin çizgisi, ilkesi, programı, hedefi, derdi, davası nedir? Bu yeni CHP nasıl bir şeydir? 'Başörtüsüne özgürlük' diyeceksin, 'milletin değerlerine saygı' diyeceksin, ayete 'sinir bozucu' diyeceksin, başörtülü kızlarımızı rahibe gibi göstereceksin, yahu bunların hepsi nasıl bir araya gelir? Hadi orayı geçtik... Terör örgütünü savunacaksın, terör örgütü ile birlikte partinin kepengini indireceksin, Ergenekon'a avukatlık yapacaksın, genel af diyeceksin, çetelere kol kanat gereceksin, Dersim'de analar ağlasın deyip, anında çark edip, Tunceli'de milletin karşısına çıkacaksın... Yahu bunların hepsi bir arada nasıl olur?'' -''BİZ KENDİ KENDİMİZİ HER AN HESABA ÇEKERİZ''- Kendilerinin, büyük zatların rehberliğinde yürüdüklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Biz makamların, rütbelerin, payelerin peşinde değiliz. Biz koltukların, etiketlerin, sıfatların peşinde değiliz'' dedi. Erdoğan, Şanlıurfa'dan bir vatandaşın çıkıp 'Allah sizden razı olsun' demesi durumunda kendileri için en büyük paye ve rütbenin bu olacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Biz kendi kendimizi her an hesaba çekeriz. Kendimizi milletin önünde hesaba çekeriz. Her akşam başımızı yastığa koyunca, 'Bu millet için ne yaptın?' diyerek kendi muhasebemizi yaparız. Açık söylüyorum, birileri iktidar mücadelesi içinde olabilir. Birileri hırslarına yenik düşebilir. Birileri, kendi ikballeri için yetimin, öksüzün, yoksulun, yolda kalmışın üstüne basabilir. Biz, onlardan asla olmadık, asla olmayacağız. Biz illa da birilerini bu makamlarda sürekli tutmak için yokuz. Biz hiçbir zaman hırsımıza yenik düşmedik, Allah'ın izniyle, sizlerin hayır duasıyla, bundan sonra da hırsımıza yenik düşmeyeceğiz. Kibire, böbürlenmeye, yersiz gurura teslim olmadık, olmayacağız. Biz sorun çözmeye geldik. Biz yasakları ortadan kaldırmaya, yolsuzluklardan hesap sormaya, yoksulluğu yok etmeye geldik. 8,5 yıldır bunun samimi mücadelesi içindeyiz. 8,5 yıldır ben, arkadaşlarım, teşkilatım, bunun gayreti içindeyiz. Hani diyor ya şair; 'Vur kazmayı dağa Ferhat/çoğu gitti, azı kaldı...' Biz de aynen öyle diyoruz. Çoğu gitti, azı kaldı diyoruz. Çok şey yaptık, daha da fazlasını yapacağız diyoruz.'' Herkesin öleceğini söyleyen Erdoğan, ölünce musalla taşına konulduğunda imamın cumhurbaşkanı, başbakan, profesör, trilyoner, ağa, şeyh niyetine değil, er kişi ya da hatun kişi niyetine diyeceğini ifade etti.  Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu kavga, bu kibir, bu gurur niye? Gelirler seni iki metreküplük mezara korlar, bütün yakınların gider. Eğer hatırlarlarsa ne ala. Eğer güzel eserler bırakırsan iyi anılırsın. Bırakmazsan iyi ki gitti be. Bu adamdan kurtulduk derler. İşte biz bu ülkede hoş bir sada bırakalım diyoruz. Eserlerimizle, şehirlerimizle, yaptığımızla anılmak istiyoruz. ''Allah Başbakan'dan razı olsun' denilirse bu bize yeter. İşte biz bunun için varız. Daha çok şeyler yapacağız.''