Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Mısır'ın El Ariş kentindeki bir camiye düzenlenen bombalı saldırıya tepki gösterdi. Birlik ve beraberlik mesajı veren Erdoğan, "Bunlara nasıl Müslüman deriz. Bunlar katil, bunların İslam'la yakından uzaktan alakası yok" dedi.
Erdoğan, ayrıca 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "TSK'yı 40 yıllık sinsi ve ince bir planla ele geçirmek isteyen ihanet çetesini milletimizle bir gecede başarısızlığa uğrattık. Bu neticeyi elde etmemizde FETÖ ihanet çetesine mensup olmayan subaylarımızın, askerlerimizin gösterdiği sağduyu ve ferasetin çok önemli rolü olduğunu biliyorum" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, muvazzaf astsubay adaylarının mezuniyet töreninde konuştu. Erdoğan, konuşmasında satır başları şöyle:
Milli Savunma üniversitemizi faaliyete geçirmiştik. Tüm askeri okulları aynı çatı altında toplama düşüncesi eskiden beri vardı. 15 Temmuzun ardından süratle gerçekleştirdik. Bu yıl hazırlık sınıflarına öğrenciler alarak yeni sistem işler hale getirildi. Ekim ayında özel kuvvetlerde görev yapacak üst teymenlerimizi mezun ettik. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi askeri okullarda 10 bin 328 öğrencimiz eğitim görüyordu. Şuan da 10 bin 348 öğrencimiz eğitim görüyor. Astsubaylarımızın ailelerini özellikle tebrik ediyorum. Maziden atiye bir köprü kurmaya çalışıyoruz. Geçmişini bilmeyen geleceğini göremez inancıyla kültürümüze sahip çıkıyoruz. Tarihi hakikatlerimizi bilmezsek Suriye, Irak, Balkanlar politikamızı nasıl oluşturabilirdik.
Okulumuzun eğitim öğretim kadrosunu emekleri için tebrik ediyorum. Biz her fırsatta binlerce yıla sahip medeniyetimize ve kültürümüze atıfta bulunarak maziden atiye bir köprü kurmaya çalışıyoruz. Şu anda mezuniyet töreninde bir araya geldiğimiz astsubay okulumuzun geçmişinde karşımıza çıkan manzara dahi tek başına bu hassaslığımızı teyit edecektir. Biz tarihi hakikatlerimizi bilmezse Suriye, Irak, Kafkaslar.. politikalarımızı nasıl oluşturabiliriz. Bölgemizde yaşanan hadiseler sebebiyle birilerinin çıkarları zayıflıyor olabilir ama bizim canımız yanıyor. Mustafa Kemal'in ifadesiyle Misak-ı Milli'yi bir tarafa atabilir miyiz? Fırat Kalkanı'nın ne olduğunu anlayabiliyor muyuz? Bizim oralara yönelik hassasiyetimizin altında tarihi gerçekler yatıyor.
Soçi'de düzenlenen zirve, Suriye konusunda insani trajedileri önlemeye ve bölgenin geleceğini mümkün olan en adil şartlarda oluşturmaya yönelik çabaların bir ürünüdür. Bir terör örgütü eliyle ve bu örgüt bahane edilerek yerle yeksan edilen medeniyetimizin kadim şehirlerindeki yıkımları durdurmak, oluk oluk akan Müslüman kanını engellemek için elimizden geleni yapmak boynumuzun borcudur. Bizden, gözümüzün içine bakıla bakıla 911 kilometre Suriye sınırı, 350 kilometre Irak sınırı boyunca bir terör koridoru oluşturulurken, kenara çekilip beklememizi isteyenler olabilir. Onların ne istedikleri değil, bizim ülke ve millet olarak ne istediğimiz önemlidir. İşte buyurun dün, Mısır'da Cuma namazında DEAŞ'ın yaptığı katliam... Bunlara nasıl Müslüman deriz?
Bütün bu bölgede yeni terör oluşumlarının engellenmesi için bu hamleleri yapmak zorundayız. Bir terör koridoru oluşturulurken kenara çekilmemizi isteyen olabilir. Bunlarla ilgili kararı birileri bizim adımıza veremez. Bizi oyundan çıkartıp sahanın tamamen dışına atmak isteyenlerin farkındayız. Biz bu oyunu kendimiz ve kardeşlerimiz için yönlendirmekte kararlıyız.
15 Temmuz gecesi FETÖ'nün emirlerine uymayan, darbecilerimize direnen tüm askerlerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Bize durmak dinlenmek yok. Ecdadımız ülkemizi bize vatan olarak miras bıraktı. Bizde bu vatan topraklarını gerektiğinde kanımızla yoğurarak torunlarımıza bırakacağız. Orman kanunları sadece ücra köşelerde değil devletlerin bulunduğu yerlerde de geçerli olabiliyor. Zulüm düzenlerinin hiçbir zaman kalıcı olmadığını biliyoruz.
Şimdi başka birileri farklı görünümler altında aynı misyonu yüklenmeye çalışıyor. Biz bu milletin sinir uçlarıyla oynayıp iflah olanı hatırlamıyorum. Rabi olarak ifade ettiğimiz 4 ilke geleceğimizin teminatıdır.
Türkiye'nin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine yönelik her saldırı, bu iklimi bozmaya yönelik her söz, ister içeriden olsun ister dışarıdan her kutup, her adım doğrudan bizi canevimizden vurmayı hedefliyor. Ha ülkemizin ortasına bir atom bombası atmışsınız ha milletimizin birliğine, beraberliğine yönelik bir fitneyi ateşlemişsiniz. Bizim gözümüzde ikisi arasında fark yoktur. Bu vatan toprakları üzerinde kimse operasyon düşünmesin, aklından böyle bir şey geçirmesin. İşte o zaman Tendürek'te F16 oluruz, Cudi'de F16 oluruz, Bestler Deresi'nde F16 olur bombalarla onların üzerine yağarız.
Maruz kaldığımız çok yönlü saldırıların, bizi oyundan çıkartıp yedek kulübesine bile değil sahanın tamamen dışına atmaya matuf hamleler olduğunun farkındayız. Varsın onlar kendi hesaplarını yapsınlar. B iz ülkemize güvenimizle, milletimizin desteğiyle ve ordumuzun gücüyle bu oyunu kendimiz ve kardeşlerimiz için en hayırlı neticeye ulaşacak şekilde yönlendirmekte kararlıyız.
Yaşadığımız her hadise bize bir kez daha gösteriyor ki, Türkiye güçlüdür, güçlü olmaya mecburdur. Siyasette, diplomaside, uluslar arası ilişkilerde güçlü olmak zorundayız. Geçmişte en çok kaybettiğimiz alanların bunlar olduğunu görüyoruz. Geçmişte bize hep 'Savaş alanlarında kazanıp masa başında kaybeden bir ülke olduğumuz' söylendi. Bunun doğru olmadığını biliyoruz. Ama artık kimsenin aklına böyle bir ihtimali dahi getirmemesini sağlamakla da mükellefiz. Uluslararası siyasette güçlü olmanın yolu güçlü bir ekonomi ve yüksek teknolojinin imkanlarıyla desteklenmiş güçlü bir orduya sahip olmaktan geçiyor. Türkiye geçtiğimiz 15 yılda güçlü bir ekonomi olmak yolunda çok büyük bir mesafe kat etti.
Ordumuzu daima güçlü tutmak zorundayız. Maalesef geçmişte darbe, cunta ve vesayet gölgesi sebebiyle ordumuz çok yıprandı. Ordumuz zaman zaman siyasi tartışmaların tarafı ya da hedefi haline getirildi. Bu konuda ordumuzu yönetenlerin sorumluluğu yanında onlara bu ortamı sağlayanların ihmalini de sorgulamamız gerekiyor. 15 Temmuz 2016'ta ülkemizin yöneticileri ve milletimiz dik durduğunda darbecilerin, cuntacıların ne kadar aciz, çaresiz olabileceklerini gösteren en çarpıcı örnektir. TSK'yı 40 yıllık sinsi ve ince bir planla ele geçirmek isteyen ihanet çetesini milletimizle bir gecede başarısızlığa uğrattık. Bu neticeyi elde etmemizde FETÖ ihanet çetesine mensup olmayan subaylarımızın, askerlerimizin gösterdiği sağduyu ve ferasetin çok önemli rolü olduğunu biliyorum.
Aynı şekilde polislerimizin, güvenlik güçlerimizin çok önemli rolü olduğunu biliyorum. Pek çok yerde darbecilere karşı koyup, ölümü göze alıp ele geçirilen emir komuta mekanizmalarından gelen talimatlara uymayarak darbecilere direnen tüm subaylarımıza, askerlerimize buradan şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Ömer Halisdemir astsubayımız başta olmak üzere, Bülent Aydın astsubayımız aynı şekilde, bu mücadelede şehit olan tüm askerlerimize, sivil vatandaşlarımıza rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Yaralanıp gazilik sıfatına erişen tüm askerlerimize, tüm sivil vatandaşlarımıza sağlık ve esenlik diliyorum.