Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Moody's'in Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" düzeyin altına düşürmesine ilişkin olarak, "Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim, onlar da beni çok sever. ABD ziyaretinde çok önemli bir şirketin CEO’su 'Bu CEO’ların arası sizle iyi değil.' İsim vermeyeceğim kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili, 15 gün önce 'yatırım yapılabilir' gösterdiler. Ben buna inanmıyorum dedim. Sanki benden intikam alırcasına hop, notu düşürdüler" dedi. "Batmış, bitmiş bir ülkeye bir anda bakıyorsun, 4 kat büyümede bir derece vermeye kalkıyorlar. Bunların eline üç beş kuruş para koy, istediğin notu al" diyen Erdoğan, "Avrupa’dan 400 milyar Avro destek gören bir ülkeye bu desteği veriyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyor. Bu sefer durağan da demediler, puanı, notu düşürdüler. İstediğiniz kadar düşürün, Türkiye’nin gerçeği bu değil" diye konuştu. "Ah ah, keşke şu ülkede siyaset kendi içinde birlik beraberlik olsa. Kimmiş bunlar ya? Gerçek bu, gerçek bu" diyen Erdoğan, "Sanayicilerimize, tüccarlarımıza da sesleniyorum. Ya bir haykırın be. Sizin ürünlerinizi bu kredi derecelendirme kuruluşları mı satıyor? Ya bir dik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz, Türk" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 27. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
"Biraz önce de ifade ettiğim, ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor. Bunlardan biri de ekonomidir. Türkiye’nin önünü terörle, darbe girişimiyle, ayak oyunlarıyla kesemeyeceklerini görenler ekonomi kartını şimdi masaya sürdüler. Esasen Türkiye, bu tehditle ilk defa karşılaşmıyor. 2002’den beri sayısız kez ekonomik taarruza maruz kaldık, Allah’ın izniyle, milletin desteğiyle hepsini de boşa çıkardık. Küresel krizin ilk yılı 2009’a mahsus bir küçülme yaşadık. Hatırlarsanız “Teğet geçecek” demiştim ve teğet geçti. Birçok köşe yazarı kendisine göre dalgasını geçiyordu ama o kavramı kavrayamadılar. Neticede öyle oldu.
Gezi olaylarıyla, 17-25 Aralık darbe girişimiyle, ne yazık ki polisin içine sızmış olanlarla yargının müşterek yaptığı bir operasyondu. Geçen yıl yaşadığımız iki seçimle 20 Temmuz 2015’ten itibaren artan terör saldırılarıyla, son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle sürekli teyakkuz halindeyiz. Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. Ekonomimiz yaşamaya, büyümeye devam etti. 27 çeyrek biz hep büyüdük. 14 yıllık, 2 yıl cumhurbaşkanıyım, ondan önce başbakanlık dahil, hep büyüyen bir Türkiye var. Küçülme diye bir şey hamdolsun olmadı. Dünyada benim diyen ülkeler ekside, biz ise devamlı artıdayız. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından birileri yine kriz beklentisine girdi ama hayal kırıklığına uğradılar. Sadece meydanlara çıkıp kendini feda etmedi, darbe girişimi ertesi günü 2,5 milyar dolar bugüne kadar da 12 milyar dolar para bozduran bu millet döviz üzerinden bir oyun oynanmasına izin vermedi.
Zannettiler ki bunlar, Merkez Bankası kasasını boşaltır, bu işle öyle mücadele eder ve Merkez Bankası’na da gerek kalmadı. Eskiden beri siyasi saiklerle hareket ettiğini bildiğimiz kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben onları çok severim, onlar da beni çok sever. ABD ziyaretinde çok önemli bir şirketin CEO’su “Bu CEO’ların arası sizle iyi değil.” İsim vermeyeceğim kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili, 15 gün önce yatırım yapılabilir gösterdiler. Ben buna inanmıyorum dedim. Sanki benden intikam alırcasına hop, notu düşürdüler.
Türkiye’nin gerçeği bu değil ki. Batmış, bitmiş bir ülkeye bir anda bakıyorsun, 4 kat büyümede bir derece vermeye kalkıyorlar. Avrupa’dan 400 milyar Avro destek gören bir ülkeye bu desteği veriyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyor. Bu sefer durağan da demediler, puanı, notu düşürdüler. İstediğiniz kadar düşürün, Türkiye’nin gerçeği bu değil. Türkiye yatırımlarına, kalkınmaya devam ediyor.
Bunların eline üç beş kuruş para koy, istediğin notu al. Bunlar böyle çalışıyor. Talimatı nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah, keşke şu ülkede siyaset kendi içinde birlik beraberlik olsa. Kimmiş bunlar ya? Gerçek bu, gerçek bu. Sanayicilerimize, tüccarlarımıza da sesleniyorum. Ya bir haykırın be. Sizin ürünlerinizi bu kredi derecelendirme kuruluşları mı satıyor? Ya bir dik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz, Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir evladısınız. Bunu gösterin. Not ekonomik verilere değil de siyasi saiklere dayalı verilince kimse o notu dikkate almadı. Ne iç, ne dış piyasalarda. Not düşürmeden kaynaklanan ciddiye alınacak bir dalgalanma olmadı. Çobana hakaret olmasın da, bunların işi yalancı çobanın hikayesine dönmeye başladı. Türkiye’yle ilgili o kadar çok yalan yanlış adımlar attılar ki kimse onları ciddiye almadı. Biz reel ekonomiye bakıyoruz. Üretimi, istihdamı, ihracatı artıracak, markalaşmayı, yüksek teknolojiyi, kaliteyi teşvik edecek önlemleri alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Osmangazi Köprüsü’nü açtık mı, Yavuz Sultan Selim’i açtık mı, açtık. Şimdi de 20 Aralık’ta Avrasya Tüneli’ni açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem, misafirimiz olsunlar, tünelden geçiversinler. Biz üç aşamalı bir plan hazırlamıştık. Birinci aşama Meclis kapanmadan hemen önce kabul edildi. Özellikle geri kalmış bölgelerdeki yatırımlara ciddi teşvikler içeren bu düzenlemeyi yenileri takip edecek. İhracatta yavaş da olsa yukarıya doğru bir yükselişin olduğunu görüyoruz.
Rusya’yla charter seferlerinin başlamasıyla 60 bin turist geldi. Önümüzdeki sene için çok daha ümitliyiz. Ülkesini, milletini seven, çocuklarının geleceğini düşünen herkes üretimin, yatırımın, istihdamın artmasına destek vermelidir. Geminin bir tarafı su alırken, diğer taraftakilerin kendilerini güvende hissetme imkanı yoktur."