T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Polis Akademisi 66. Dönem Mezuniyet Töreninde teşkilatın geçmişteki yapısıyla kıyaslama yaparak övdü. Erdoğan, demokrasi ve hukukun, artık güvenlik için heba edilmediğini belirterek, “'Türk Solunun Kürt Sorununa Bakışı' gibi bir konuyu ele alıp, bunu özgürce tartışabiliyor” diye konuştu.
Gölbaşı Kampüsünde düzenlenen Polis Akademisi 66. Dönem Mezuniyet Törenine katılan Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, Polis Akademisi'nden mezun olan tüm öğrenciler ile öğretmenlerini ve ailelerini kutladı.
Erdoğan, başka ülkelerden gelen misafir öğrencilerin, ülkeleriyle Türkiye arasında bir dostluk ve kardeşlik köprüsü olacaklarına yürekten inandığını ifade ederek, şunları söyledi:
''Burada şu hususu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum; Polis Akademisi, Güvenlik Bilimleri Fakültesiyle, Enstitüsüyle, Araştırma Merkezleri ve polis yüksekokullarıyla hem Türkiye'nin hem de dünyanın en önemli güvenlik eğitimi kurumlarından biri haline gelmiştir. Akademinin, uluslararası faaliyetleri, misafir öğretim görevlileri ve misafir öğrencileri, kurduğu ortaklıklar ve tesis ettiği işbirliği zeminleri esasında bu uluslararası boyutu somut olarak ortaya koyuyor.''Polis Akademisi'nin önderliğinde, Uluslararası Polis Akademileri Birliği'nin kurulma çalışmalarının tamamlandığına, yarın da imza töreninin yapılacağına işaret eden Erdoğan, ''Bundan da büyük bir memnuniyet ve gurur duyduğumu ifade ediyor, Sayın rektörümüzü, değerli yöneticilerimizi tebrik ediyorum. Hükümet olarak, Polis Akademisi'nin, Güvenlik Bilimleri Fakültemizin ihtiyaçlarını karşılamaya, her alanda desteklemeye devam edeceğiz. Böyle özel ve uluslararası boyutta bir eğitim kurumunu, bugün ulaştığı seviyenin çok daha ötesine taşımak için imkanlarımızı seferber etmeyi sürdüreceğiz'' diye konuştu.
Polis denildiğinde, cop ve biber gazı öne çıkıyordu
Erdoğan, akademinin ve fakültenin, 2010-2011 döneminde gerçekleştirdikleri bilimsel faaliyetleri ana başlıklarıyla inceleme fırsatı bulduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:''Yayınlar, sempozyumlar, paneller, araştırma, rapor, proje ve çalıştaylar vasıtasıyla güvenlik alanında çok derin, ayrıntılı ve son derece kapsamlı çalışmaların yapıldığını gördüm. Toplumda, polis denildiğinde, ne yazık ki sadece üniforma, sadece silah, cop, kelepçe, karakol, biber gazı gibi kavramlar öne çıkıyordu. Ne yazık ki, medyanın da bu noktada yanlış yönlendirmeleriyle güvenlik kavramı çok farklı bir imajla topluma sunuluyor. Elbette geçmişte yaşadığımız acı tecrübeler var ama bugün, güvenlik kavramının, polis kavramının, asayiş kavramının çok ama çok değiştiğini, imajının çok ötesinde bir derinlik ve kalite kazandığını görüyoruz.Örneğin; geçen yıl akademi bünyesinde bir öğrenci sempozyumu düzenleniyor ve 'Medeniyetler Çatışması, Meksika ve Uyuşturucu Sorunu, İslamofobi, PKK-Tamil Kaplanları Karşılaştırması' gibi konular özgür bir biçimde analiz ediliyor. Geçmişte böyle şeyleri görmek, dinlemek, takip etmek, gündeme almak mümkün mü? Değildi. Polis Akademisi, hiçbir komplekse, hiçbir sınırlamaya ve kısıtlamaya maruz kalmaksızın, 'Türk Solunun Kürt Sorununa Bakışı' gibi bir konuyu ele alıp, bunu özgürce tartışabiliyor. Üstelik tüm bu bilimsel çalışmalar, kapalı devre olarak değil; ulusal ve uluslararası sivil uzmanların, akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşiyor.''
Bunu gerçekten heyecan, gerçekten umut verici bir gelişme olarak değerlendirdiğini vurgulayan Erdoğan, ''Türkiye'de artık polis, kısıtlamanın, yasaklamanın, sınırlandırmanın bir aracı olarak değil, tam tersine, demokrasi ve hukukun teminatlarından biri olarak öne çıkıyor. Polis, devleti muhafaza eden değil, bunun altını çiziyorum, milleti, bireyi, hak ve özgürlükleri muhafaza eden; adaleti, mülkiyeti, can ve mal ve güvenliğini koruyan bir unsur olarak toplumda yerini alıyor'' dedi.
Kaydetmemiz gereken mesafeler var
''Sevgili gençler, şunu özellikle sizlere hatırlatmak durumundayım'' diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:''Bizim, ülke olarak son dönemde kaydettiğimiz ilerleme ve gelişme, dış politikadaki, ekonomideki başarılarımız kadar, demokratikleşme alanında ulaştığımız ileri standartların da bir neticesidir. Bugün artık, dün olduğu gibi, demokrasi ve hukuk, güvenlik için heba edilmiyor. Sanal birtakım tehditler bahane edilerek özgürlükler kısıtlanmıyor. Devletin bekası mazeretine sığınılıp, bugün fikirler, görüşler, düşünceler potansiyel suçlu olarak değerlendirilmiyor. İşkence bir insanlık suçu olarak görülüyor ve sıfır toleransla asla ve asla işkenceye müsamaha gösterilmiyor.Çok zor bir coğrafyada, terör mağduru bir ülke olmamıza rağmen, terörle, suçla mücadele, demokrasi ve evrensel hukuk çerçevesinde yürütülüyor. Elbette henüz kaydetmemiz gereken çok yol var ama işte burada biz bugün, umudun temellerini atıyoruz. Sadece bir mezuniyet töreni gerçekleştirmiyor, gelecek adına, aydınlık bir Türkiye adına bugün çok büyük bir gurur ve heyecanı paylaşıyoruz.Ben inanıyorum ki, bugün mezun olan her bir kardeşimiz, görev aldıkları her kademede, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü en üst seviyede gözeteceklerdir. Bundan endişe duymuyorum. Bugün mezun olan gençlerimiz, kendilerini millete efendi değil, millete hizmetkar olarak görecek, vazife aldıkları her şehirde ve her makamda milletin huzur, güvenlik ve refahı için ter dökeceklerdir.''