ERDOĞAN'DAN THE ECONOMİST'E ELEŞTİRİ KONYA (A.A)

-ERDOĞAN'DAN THE ECONOMİST'E ELEŞTİRİ KONYA (A.A) - 03.06.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Uluslararası bir dergi (The Economist) bir yorum yayınlıyor. Yorumda, öyle dolaylı filan değil doğrudan doğruya 'Oyunuzu CHP'ye verin' deniyor. Ya bu nasıl bir pervasızlıktır, bu nasıl bir densizliktir? Seçim analizi yapmak başka bir şeydir, 'Şu partiye oy verin' diye çağrıda bulunmak başka bir şeydir'' dedi. Erdoğan, partisince Konya Hükümet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap etti ''Ne diyor CHP'nin sanal genel başkanı 'Biz olsaydık, Mavi Marmara'nın yola çıkmasına izin vermezdik'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Ne diyor CHP'nin proje genel başkanı 'Biz olsaydık, İsrail'le ilişkilerin bozulmasına izin vermezdik' diyor. Biz sizin dönemlerinizi biliriz. Biz, CHP dönemlerindeki dış politikayı biliriz. Biz, CHP'de, monşerlerin çizdiği dış politikanın ne olduğunu çok iyi biliriz. İnönü CHP'sinin, hem Hitler'in doğum gününü kutlamaya heyet gönderdiğini, hem de İsrail'i ilk tanıyan hükümetlerden biri olduğunu da biz çok ama çok iyi biliriz.'' -''THE ECONOMIST'İN YORUMU-  CHP Genel Başkanı'nın İsrail'e verdiği selamın, karşılığını bulduğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Uluslararası bir dergi (The Economist) bir yorum yayınlıyor. Yorumda, öyle dolaylı filan değil doğrudan doğruya 'Oyunuzu CHP'ye verin' deniyor. Ya bu nasıl bir pervasızlıktır, bu nasıl bir densizliktir? Seçim analizi yapmak başka bir şeydir, 'Şu partiye oy verin' diye çağrıda bulunmak başka bir şeydir. Bu dergi çıkıp, 'AK Parti'ye oy verin' deseydi, açık söylüyorum buna da karşı çıkardık. Uluslararası bir yayın organının, bu kadar açık şekilde çağrı yapması, esasında CHP'nin nasıl bir proje olduğunu da ortaya koymuştur. Neymiş, (CHP, demokrasinin teminatıymış)'' -''CHP'Yİ ZERRE KADAR TANISALAR...''- Alandakilerin bu gazetenin yorumlarına tepki göstermesi üzerine Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Biz, birlikte konuşacağız. Bizde ne otoriter, ne totaliter bir anlayış olmayacak. Hep birlikte konuşacağız. Anlaşılan bunlar, sadece Türkiye'ye değil, CHP'ye de Fransızlar. Eğer CHP'yi zerre kadar tanısalar, demokrasi ile CHP kelimelerinin yan yana gelmeyeceğini, tarih boyunca gelmediğini görecekler. Ey The Economist, sen bilir misin bu ülkede CHP'nin il başkanları, illerde valilik yapmıştır. Sen bilir misin milli egemenliğin ancak CHP'nin eliyle yürütülebileceğini yasal hale getirenin bir CHP olduğunu... The Economist, sen bu ülkeye, CHP'ye çok Fransızsın.  Hesap başka. Meğer, CHP'nin yeni genel başkanı, sadece ulusalcı bir proje değil, uluslararası bir projeymiş. Biz, CHP'nin yeni genel başkanını, Türkiye'deki çetelerin projesi biliyorduk, meğer sadece onların değil, küresel çetelerin de projesiymiş.'' Konyalıların da desteğiyle iktidara geleceklerini belirten Erdoğan, ''Bu manşetlere, bu malum medyaya rağmen bir kez daha iktidara geleceğiz. İmam hatip düşmanı, başörtüsü düşmanı, Allah'ın ayetine 'sinir bozucu' diyen, 'statükocunun Allah'ı Ankara'da' diyen CHP'ye rağmen, MHP'ye rağmen inşallah iktidara geleceğiz'' diye konuştu. Seçime dokuz gün kaldığını anımsatan Erdoğan, kapı kapı, köy köy dolaşacaklarını söyledi. Erdoğan, ''Sandıkların patlaması lazım. Konya'dan bunu bekliyorum. İnanıyorum ki Konya bizi mahcup etmeyecek'' dedi. CHP, MHP, BDP'ye gönül verenlerin de bu oyunu görmelerini ve bozmalarını isteyen Erdoğan, şunları söyledi: ''Dikkat edin MHP Genel Başkanı şu anda AK Parti'ye karşı ağzına geleni söylerken, BDP'ye tek kelime söyleyemiyor, CHP ile ilgili ağzını açamıyor. CHP, Hakkari'de miting yapıyor, bu mitingi BDP ile gizli sözleşmeler yaparak gerçekleştiriyor. Beş maddelik bir sözleşme yapıyorlar aralarında. Hadi çık açıkla, niye açıklayamıyorsun, neden? Bakınız, çok enteresan, CHP'nin Hakkari'de aldığı oy 157, karşısında 2 bin kişi filan var. Nereden geldi bu insanlar? Nereden buldular bu insanları? BDP ile anlaştılar, her birinin eline birer tane CHP bayrağı verdiler. Yoksa BDP'li hayatında eline CHP bayrağını almaz. Aldı ama bir tane Türk bayrağı tutuşturamadılar ellerine. Sayın Kılıçdaroğlu hala bunun hesabını veremedi. Madem Türk bayrağı ile ilgili bu kadar rahatsın, diğer illerde aynı rahatlığı niye gösteremiyorsun?'' -''HİÇBİR KAVİM BİR DİĞER KAVİME ÜSTÜN DEĞİLDİR''- Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bize bundan dolayı milliyetçilik yapıyorlar diyenler varsa evet, biz bu anlamda milliyetçiyiz ama biz MHP'nin anladığı anlamda değil, çünkü biz kafatası milliyetçisi değiliz. Biz ırkçı milliyetçiliği kabul etmiyoruz. Biz toplumun kavimlere, kabilelere bölünmesini asla... Hiçbir kavim bir diğer kavime üstün değildir. Bunu kabul edemeyiz ama insanlar çeşitli ırklarda, kabilelerde yaratılmışlardır. Birbirleriyle iyi anlaşsınlar, tanışsınlar diye. Kimse doğarken 'niye öyle doğdun, niye böyle doğdun' denilemez. 'Niye şöyle konuşuyorsun, niye böyle konuşuyorsun' denilemez. Bunlara saygı duymak gerekir. İşte biz bunu önemseyen bir partiyiz.'' ''Biz bu makamlara medya ile gelmedik medyaya rağmen geldik'' diyen Başbakan Erdoğan, ''Biz bu makamlara sermaye ile gelmedik, sermayeye rağmen geldik, biz bu makamlara sizinle geldik, milletin desteği ile geldik. Milletin çabaları ile geldik, milletin hayır duaları ile geldik. Biz bu makamlara uluslararası çetelerin, ulusalcı çetelerin değil, milletin takdiri ile geldik. Arkamıza biz sizleri aldık, milletimizi alarak, hamdolsun bugünlere geldik. Biz manşetlerle çarpışarak büyüdük, biz muhtar bile olamaz diyen zihniyete rağmen bugünlere geldik. Muhtar bile olamaz diyen medyaydı biliyorsunuz. Sür manşet, bu manşetleri atmışlardı...'' ifadelerini kullandı. -''13-14 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARI YAKANLARI GÖRMÜYORLAR''- Son günlerde bir kampanya başlatıldığını belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''O malum medyada bazı yazarlar bizi BDP'ye karşı sert bir dil kullanmakla eleştiriyorlar. En son Diyarbakır'da yaptığımız konuşmanın BDP'ye karşı çok sert olduğunu ifade ediyorlar. Bu yazanlar Kastamonu'da şehit olan Recep Şahin polisimizi görmüyorlar, bu yazanlar Silopi'de şehit olan polislerimiz Gökmen Şimşek ve Muharrem Ünlü'yü görmüyorlar. Bu yazarlar bizim 150'den fazla seçim büromuza molotof atıldığını görmüyorlar. Milletvekillerimizin nasıl saldırıya uğradığını görmüyorlar. Hakkari'de sabah namazından çıkarak evine giden benim Kürt kökenli kardeşim imam efendiyi görmüyorlar, Cizre'de imam hatip yurduna molotoflar atmak suretiyle 13-14 yaşındaki çocukları yakanları görmüyorlar. Zorla kapattırılan kepenkleri görmüyorlar, bu medya, Hopa'da atılan taşlar neticesinde bulunduğum otobüsten aldığı isabetle taş başına gelince düşen ve şu anda da beyin ameliyatından sonra şuuru kapalı olarak hala hastanede yoğun bakımda yatan benim koruma polisim Servet yavrumu görmüyorlar.'' -''KONYA'YA HIZLI TRENİ GETİRİYORSAN, BUNUN ADI DEVRİMDİR''- Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu sabah bakıyorum bir televizyon kanalında Ankara'da bir polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem. Ve oradan, panzer yetmiyormuş oradan hızını alamıyor, kalkanla yerinde duran polisimize elindeki sopayla saldırıyor, vuruyor, polis yerinde sabrediyor... Gelecek polisin kalkanına vuracak, panzerine saldıracak ne işe yarıyor bunlar, ne yapmaya gidiyor? Bunların görevi ne? Neymiş Hopa'nın hesabını sormaya geliyorlarmış. Bu ülkenin meydanları boş değil. Ama bakıyorsun anamuhalefet partisi polisi savunmuyor, polise saldıranları bu ülkenin başbakanına saldıranları savunuyor, çünkü CHP'nin pankartının yanında, hemen bir inşaatta dev bir CHP pankartı, yanında Halkevleri'nin afişleri yine bez pankart. Onda şu yazıyor, 'Tek yol sokak, tek yol devrim' bundan ne anlıyor benim milletim, ben biliyorum ne anladığını. 'Tek yol sandık' demiyor. Tek yol demokrasi demiyor, biz bunların devrimden ne anladıklarını, ne anlatmaya çalıştıklarını biliriz. Eğer sen Konya'ya hızlı treni getiriyorsan, bunun adı devrimdir. İşte biz bunu yapıyoruz. Bizim farkımız bu.'' MHP'nin seçim beyannamesinde Ankara'dan Konya'ya hızlı tren yapılacağı vaadinin yer aldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:  ''Sayın Bahçeli seçim beyannamesine ne koymuş biliyor musunuz? 'Ankara'dan Konya'ya hızlı tren yapacağız' diyor. Günaydın Sayın Bahçeli, günaydın. Sayın Bahçeli, günaydın. Hızlı tren bitti be. İnşallah ticari seferlerine başlıyor. Fakat tabii Kılıçdaroğlu ne diyor, 'ben Eskişehir'e hızlı trenle gitmeyeceğim.' Niye gitmiyorsun, 'AK Parti'nin reklamı olur' diyor. Yahu, Kılıçdaroğlu, neyle gideceksin, uçakla mı gideceksin? Eğer uçakla gideceksen, ineceğin Eskişehir Havaalanı'nın bütün terminallerini yine biz yaptık. Eğer 'Yok, karadan giderim' diyorsan, bütün o bölünmüş yolları da biz yaptık. Anlaşıldı, Kılıçdaroğlu, sen yaya gideceksin. Çünkü bunlar mürteci. Bunlar mürteci. Bunlar, birinci boğaz köprüsüne karşı çıkanlar. Bunlar, ikinci boğaz köprüsüne karşı çıkanlar. Her ikisi de yapıldı mı, yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu, kaç kere o köprünün köprünün üzerinden geçtin söyle bakalım. Bunun bedelini ver, siyasi bedelini ver. Şimdi, CHP açıklama yaptı, 'üçüncü köprüye de karşıyız' dediler. Sayın Kılıçdaroğlu, istesen de istemesen de, biz milletimiz için üçüncü köprüyü de yapacağız.'' -''SÖZLEŞMELİ 200 BİN KİŞİYİ İLGİLENDİRECEK''- SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin maaşlarında yapılan iyileştirmelere işaret eden Erdoğan, ''Emeklinin derdinden biz anlarız. Onun sorununu biz çözdük, yine biz çözeceğiz. İntibak sorunlarını biz halledeceğiz'' dedi.  Erdoğan şunları kaydetti: ''Sözleşmeli kardeşlerimle ilgili de söylüyorum. Onlara o yolu biz açtık. Sözleşmeli öğretmeni biz aldık, sağlık görevlisini biz aldık. Şimdi çalışmaların talimatını çoktan verdim ve büyük ihtimalle pazartesi-salı gibi sözleşmelilerle ilgili o sorunu da çözüyoruz ve sözleşmelilerin 4B kadrosundan 4A kadrosuna geçmeyi de inşallah bitireceğiz. Yaklaşık 200 bin kişiyi ilgilendiren bir konu, bunu da halledeceğiz.'' Başbakan Erdoğan, 2002'de verilen 146 trilyonluk tarım desteğini, 2010'da 336 trilyona çıkardıklarını, Konya'da hayvancılık desteği olarak ise 309 trilyonluk destek verdiklerini anlattı. Erdoğan, ''Bunları yapan biziz. Daha iyi olacak'' dedi.