Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üniversiteli bir öğrencinin Kredi Yurtlar Kurumu'ndan (KYK) aldığı kredinin borcunun silinip silinmeyeceğine ilişkin soruya "Diğer adaylar, Allah selamet versin, biz diyor sileriz. Biz 'dürüst olalım' diyoruz. Yapamayacağımız bir şeyin sözünü vermeyelim" diyerek cevap verdi. Erdoğan, tıp fakülteleriyle ilgili olarak da "Kardeşim batırıyorsunuz bizi, maliyeti çok yüksek. Bunun altından kalkamayız" ifadesini kullandı.
Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın Twitter'dan yaptığı paylaşıma cevap vererek Külliye'deki sahur davetine katılan gençlerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan burada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın birleştirileceğini açıkladı. Erdoğan, "Şu anda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla birleştiriyoruz. Bu ikisi birleşeceği için —bunu daha sonra açıklayacaktım ama size kıyağım oldu- dolayısıyla burada yeni bir kadrolaşma olacak" dedi. Bu kadrolaşmayla gerek illerdeki gerek merkezdeki kadroların sayılarının artacağını dile getiren Erdoğan, öğrencilere kendilerini iyi yetiştirmesini tavsiye etti, devletin kapılarının onlara açılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı'nın resmi Twitter hesabı üzerinden de canlı yayınlanan sahur programında katılımcılara seslenen Erdoğan, bir öğrencinin, arkadaşlarıyla Erasmus'a nasıl gidiliyorsa Filistinlilerin barındığı mülteci kamplarına da gidip gönüllü çalışma talebine ilişkin, "O zaman sen listeyi hazırla. Listeyi hazırladıktan sonra kimler katılmak istiyorsa bunları öğrenelim. Ondan sonra da eşim, şahsım bununla ilgili girişimlerde bulunuruz" yanıtını verdi.
Erdoğan, bir öğrencinin öğrenim kredisi borçlarıyla ilgili sorusu üzerine şunları söyledi:
"Ben sana Erdoğan cevabı mı vereyim, İnce cevabı mı vereyim veya diğerleri gibi mi cevap vereyim? Eğer 'Erdoğan cevabı verin' derseniz, ben size en doğrusunu konuşurum. Burs karşılıksız. Biliyorsunuz kredi, belli devlet imkanlarının gençlerimiz için üniversiteyi bitirdikten sonra onlara yeni bir süreç açabilmek için temin edilmiş bir yöntemdir. Üniversiteni bitirdin, iş bulana kadar ödeme var mı, yok. İş bulduktan sonra faizsiz, çok düşük taksitlerle o krediyi ödemeye başlar ama o, onun için aynı zamanda iş bulma garantisidir. Bu devlet de olabilir, özel sektör de olabilir. Diğer adaylar, Allah selamet versin, biz diyor sileriz. Biz 'dürüst olalım' diyoruz. Yapamayacağımız bir şeyin sözünü vermeyelim."
Önceki yönetimlerin, kendilerinin verdiği sayıda kredi ve burs vermediğini söyleyen Erdoğan, şu anda müracaat eden tüm öğrencilere burs veya kredi verdikleri bilgisini paylaştı.
Bu konuda yalan söyleyemeyeceğini belirten Erdoğan, "Ne dedik? Harç, hallettik mi, hallettik. Niye bizden öncekiler harç meselesini halletmediler? Burada CHP de diğerleri de var" değerlendirmesinde bulundu.
Bakkal dükkanı yönetmenin bile bir izzet ve şerefi olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Devlet yönetmek çok daha başka. Siz, çırağa bakkal teslim eder misiniz? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, çırak bile olamayanlara teslim edilir mi?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümünde okuyan bir öğrencinin atanma talebine ilişkin şunları kaydetti:
"Ben, Bay Kemal değilim. Bay Kemal ne diyor? 'Atama bekleyen bütün öğretmen adaylarını atayacağım' diyor. İnanın iki kere iki dört, yalan söylüyor. Biz gelmeden önce, bunca yıldır iktidarda oldukları zaman, CHP'yi söylüyorum, acaba niye bizim okullarımızda sınıflarımız boştu, öğretmenlerimiz yoktu? Bizim nice derslerimiz boş geçerdi."
Bu sene 30 bin öğretmen atayacaklarını aktaran Erdoğan, "Bu yılda 30 bin, 40 bin, 50 bin olur ama 'Herkes atanacak' denirse, bu yalan olur" diye konuştu.
Öğrencilere, "Kendinizi sadece öğretmenliğe kilitlemeyin" tavsiyesinde bulunan Erdoğan, bu meslek dışında da neler yapılabileceği üzerinde çalışılması gerektiğini belirtti. Kaliteli öğretmenlere ihtiyaç olduğunu dile getiren Erdoğan, bu başarılabilirse öğrencilerin kalitesinin de artacağını vurguladı. Kendisi üniversiteye girdiği dönemde, sınavlara katılan her 10 öğrenciden birinin üniversitelere kabul edildiğine değinen Erdoğan, şimdi bu oranın neredeyse 10'da 10'a yükseldiğini anlattı. Türkiye'de üniversite sayısının 75'ten 206'ya yükseldiğine dikkati çeken Erdoğan, 81 ilin tamamında üniversite olduğunu hatırlattı.
Diş Hekimliği Bölümü'nde okuyan bir gencin, stajlarda kullanılan malzemenin öğrenciler tarafından sağlandığını belirtmesi üzerine Erdoğan, "Ben bunu bilmiyordum. Bunu YÖK'le de görüşeceğim. Ondan sonra, sadece sizin üniversiteniz değil bütün üniversitelerde büyük ihtimalle var. Bunun takibini yapacağım. Öğrencinin orada kullandığı malzemenin ücretini öğrenciden almak kadar Türkiye bu kadar sefil duruma düşmedi" diye konuştu.
Erdoğan, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü'nden bir öğrencinin, uzay araştırmalarıyla ilgili çalışma yapılıp yapılmayacağına yönelik sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Şu anda uzay bilimleriyle alakalı, öncelikle uzaya uydu fırlatma çalışmalarını başlattık. Bu ne demektir; bizim size ihtiyacımız var. Bu dönem başladığına göre, bundan sonraki, bizzat belki sizler gibi gençlerimizi, uzaya belki biz de astronot gönderme noktasına geleceğiz."
Bazı ülkelerin bu alanda Türkiye'ye üye olmaya başladığını bildiren Erdoğan, "Bize üye olmak suretiyle, ilk üye olanlar daha ucuz bedellerle bizim bu imkanlarımızdan onlar da istifade eder hale geldiler" açıklamasını yaptı. Kısa zaman içinde uzay bilimleri noktasında Türkiye'nin ciddi bir yere geleceğini kaydeden Erdoğan, o zaman bu bölümde okuyanların değerlerinin artacağını vurguladı.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurdunda kalan bir öğrencinin yaz tatili döneminde yurtta kalmadıkları halde ücret ödediklerini söylemesinin ardından Erdoğan, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Sinan Aksu'ya seslenerek, "Sinan, ne bu iş? Şimdi Sinan Bey'e talimatı verdim. Onlar da bu düzenlemeyi yapmışlar. Bundan sonra yaz sezonunda sizlerden ücret alınmayacak" ifadelerini kullandı.
Başka bir soru üzerine Erdoğan, Rehberlik ve Psikoloji Bölümü'nün önemli bir alan olduğunu, bu bölümü okuyanların iş bulmada sorunu olmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, yeni yönetim sistemiyle Rehberlik ve Psikoloji alanının ne kadar önemli olduğunun ortaya çıkacağını kaydetti.
Bir başka öğrencinin, öğrenim gördüğü üniversitenin derslik ve amfi yetersizliğine dikkati çekmesi üzerine Erdoğan, "Yeni üniversitelerde böyle bir sorun yok. Bunlar maalesef eski dönemlerden kalma üniversitelerin sorunu ve bu üniversitelerde gerek dekanlarımızın, gerek rektörlerimizin çok büyük vebali var. Yani bunlara bizim tahsis ettiğimiz ödenekleri yerinde kullanamadılar" değerlendirmesinde bulundu.
Başarının sırrının insanı, parayı ve bilgiyi yönetmekte olduğuna değinen Erdoğan, üniversite yönetimlerine eleştirilerde bulunarak Tıp Fakültelerinin korkunç bir borç içinde olduklarını dile getirdi.
Üniversite Tıp Fakültelerinin devlete devredilmesi gerektiğini ifade ederek işin idari yönetiminin Sağlık Bakanlığına bırakılması çağrısında bulunduklarını aktaran Erdoğan, buna itiraz edildiğini anlatarak, "Kardeşim batırıyorsunuz bizi, maliyet çok yüksek. Biz bunun altından kalkamayız ki" dedi.
Erdoğan, soruyu yönelten öğrencinin şikayetini not aldıklarını, üniversite rektörüne bunu soracaklarını ifade etti.
Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası askeri okullardan atılan öğrencilerin durumuyla ilgili bir soru üzerine şunları kaydetti:
"Biraz gerçekçi olmam lazım. Türkiye bir hukuk devleti. O gece ölenler var, şehit olanlar var. O gece 2 bin 193 gazimiz var. Bu söyledikleriniz ya yargılanıyor veyahut da onlar suçlu bulunduğu için açığa alındılar veya onların okuldan alınması söz konusu oldu. Eğer biz kalkıp da bu tür FETÖ olayına öyle veya böyle karışmış olanlar, ya bakıyorsunuz işte ByLock olayına karışmış veya yeni yeni şimdi bazı bulaşma noktalarını görüyoruz. Hiç benim duymadığım şeyler var."
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde dün katıldığı programda da bir kişinin mağdur olduğunu iddia ettiğini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yargı böyle bir şeye asla müsaade etmez. Bu dedikleriniz de ya telefon görüşmelerinde veyahut da ByLock'taki telefon numaralarıyla bu işe karışmış olabilirler. Bundan dolayı da askeri okullardan alınmaları söz konusu olabilir. Konuyu ben tabii bilmediğim için konuşamam. Onun için de bu olaylarda lütfen acımayın çünkü acınacak hale geliriz" diye konuştu.
Gazetecilik bölümünde okuyan bir öğrencinin basının özgür olmasını istediğini söylemesi üzerine Erdoğan, "Bir Cumhurbaşkanına kendi mekanında böyle bir soruyu soracak kadar özgürsün" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin özgürlük alanının bir başkasının özgürlük alanına kadar olduğunu ifade ederek, "Benim ailemi her türlü hakarette yerin dibine sokan bir gazeteci yasalar içinde tutuklanıyorsa, siz ona hala 'gazetecinin özgürlüğü' mü diyeceksiniz?" diye sordu.
Tutuklanan veya mesleğinden atılan gazeteciler olduğunu belirten öğrenciye, "Gazetecilerin özgür olmadığını sana kim söylüyor, bana bunun ispatını yap" diyen Erdoğan, "Şu anda medya mensubu olup silah taşımaktan dolayı içeride olanları biliyor musun? Ama ne var elinde, sarı basın kartı var. Bankamatikleri soyanları biliyor musun, insan öldürenleri biliyor musun? Bunların hepsinin dosyası Adalet Bakanlığında var" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğer benim özgürlük alanıma giriyorsa, Cumhurbaşkanına hakaret ediyorsa, Başbakana hakaret ediyorsa, özgürlük olmaz bu. Kusura bakmasınlar, Türkiye bir hukuk devleti" değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bir öğrencinin üniversite yönetimlerine ve dekanlıklarına gençlerin atanması talebi üzerine Erdoğan, dekan olmanın her yiğidin veya her kadının işi olmadığını, dolayısıyla kendisini ispat etmesi gerektiğini dile getirdi.
"Şimdi illa bir genç bayan atayalım diye kalkıp da dekanlığı verirsek bu olmaz. Çünkü bu iş ilim ister, bu iş tecrübe ister, bu iş uygulama ister, bu iş başarı ister. Bunlar olmadıktan sonra kalkıp da 'Bak biz işte bir genci atadık' olmaz. Politika başka bir şey. Politikada seçme yetkisini ne yaptılar, 18 yaşa verdiler yıllar önce. Biz de dedik ki 'Seçme yetkisini veriyorsunuz da seçilme yetkisini niye vermiyorsunuz, bunu de verin.' 30'dan başladık, 25 yaptık, ondan sonra 18'e indik, iyi de oldu. Bu demek değil ki parlamentonun tamamını 18-25 yaş arasıyla dolduracağız. Yine kim hak ediyorsa onlara oraları inşallah açıyoruz. Güzel de oldu, güzel bir yarış çıktı. Şimdi bu dönemde belli sayıda belki girenler olacak. Hangi siyasi partinin gençlere nasıl yaklaştığının göstergesi bakımından bu önemli."
Erdoğan, bir öğrencinin FETÖ soruşturmaları kapsamında açığa alınanların suçsuz oldukları ortaya çıkmasına rağmen görevlerine iade edilmediğine yönelik iddiasına ilişkin, bu kişilerin birçoğunun işlerine döndüğünü belirtti. Bu kişilerin, Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile görevlerine iade edildiğini söyleyen Erdoğan, "Şu anda kesin sayıyı bilemiyorum ama yüzlerce kişi tekrar görevine döndü. Hala da geri dönmeler devam ediyor" dedi.