Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 4 Mayıs’ta yapılan 20. Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri törenindeki konuşmasında, “Rumelihisarı Sahnesi’ne mescit yapmak isteyenlere izin vermeyelim. Hep beraber sesimiz yüksek çıkıyor. Beraber direnelim” diyen tiyatro oyuncusu Defne Halman'a tepki göstererek, " Siz kimin bağından kimi kovuyorsunuz ya. Orası zaten ibadet mekanı" dedi. "Fatih’in emaneti olan Rumeli Hisarı içerisindeki bu mescit tekrar inşa ediliyor" diyen Erdoğan, "İnşallah, ramazana değilse de bayrama yetişecek ve ibadete açılacak. Ne güzel bir hizmet değil mi?" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, TİKA açılış töreninde konuşma yaptı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, daha önce başkanlığını yaptığı TİKA'nın açılış töreninde en ön sırada olması dikkat çekti.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Hanımefendiler, beyefendiler sizi en kalbi hislerimle selamlıyorum.
Dünyanın dört bir köşesinde Türkiye'nin projelerini hayata geçiren TİKA personelini kutluyorum. TİKA bugün 5 kıtada insanların umudu,sevinci haline gelmiş durumda. TİKA Başkanı ve personeline teşekkür ediyorum. Sadece bugün açılışını yaptığımız eserlerin bile yapılan yerlere bakıldığında ne kadar yayıldığını görebiliyoruz.
Türk milliyetçiliği ile Orta Asya'yı ağzından düşürmeyenler biizm yaptığımız anıta hiç gitmişler mi? Ben önce gittim, gördüm, gezdim. Şimdi uğruna çalışmalar yapıyoruz. Nasıl Göktürk Anıtları'nın üstesinden geldiysek. Orayı da tüm insanların hizmetine sunduk.
Bunlar sadece istismar etmeyi bilir, bunların defterinde hizmetin yeri bile yok. Suriye'den gelen kardeşlerimize harcadığımı tutar bugün itibari ile 5.5 milyar doları buldu. Bizim töremizde misafire kapı kapatmak var mıdır? Eldeki imkanı esirgemek var mıdır? Biz kendimize yakışanı yapmak zorundayız. Atalarımız bundan yıllar önce İspanyol zulmünden kaçanlara kucak açmışlardır. Tarihin her döneminde bu topraklarda herkes kendine yer bulmuştur. Körfez'de nasıl sınırlarımızı açtıysak, bugün de aynısını yapıyoruz. Yarın da aynısını yapacağız. Bu insanlar bizim kardeşimiz olmanın yanında, komşumuz ve sınırda yaşan vatandaşlarımızın öz be öz akrabasıdır. Bugün Suriye'den, Irak'tan gleen misafirlerimizi göndermek isteyenler milli şeflerinin yolundan gitmek isteyebilir. Ama milletimiz buna izin vermez.
Batı ne yaparsa yapsın, biz ne yaptığımızdan sorumluyuz. Nasıl dünyanın 140 ülkesinde yardım faaliyeti yürütebiliyorsak, yanı başımızdaki kardeşlerimize kucak açabilecek durumdayız. Biz kapıları kapatan değil, kardeşleriyle kucaklaşan bir Türkiye için çalışıyoruz. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz.
Dünyanın en gelişmemiş 49 ülkesine yaptığımız 1.5 milyar dolarlık yardımımızı anlamanın yolu dönüp vicdanına bakmaktan geçer. Dünyanın dört bir yanında yaptığımız yardımlarda önce insan diyoruz. Kudüs'teki kutsal mekanlarda ve mezarlarda yaptığımız çalışmalarla şehrin devam eden Müslüman kimliğine sahip çıkıyoruz.
İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet'in yadigarı bir hisar var. Bu hisar fetihten önce yapılmıştır. Bu hisarın asıl adı 'Boğazkesen Hisarı'dır. Bugünki Rumeli Hisarı. Ecdadımız bu hisarın bünyesinde de hizmetliler için bir mescit inşa ettirmiş. Ben belediye başkanı iken bunu yaptırmak istemiştim. Fatih tarafından yaptırılan bu mescit depremden dolayı yıkılıyor ve geriye sadece minare kalıyor. İyi ki minaresi kalmış ki buranın mescit olmadığı iddia edilirdi.Fatih'in emaneti olan bu mescit tekrar inşa edilmeye çalışıyor, inşa şuanda sürüyor. Bayrama yetişecek ve ibadete açılacak. Yapanlardan Allah razı olsun.
Bakıyoruz bir ödül töreninde sanatçı iddiasında olan biri çıkıyor diyor ki "biz buna izin vermeyiz". Sen kimin bağından kimi kovuyorsun? Orası zaten ibadet mekanı. Bir süredir amacına aykırı kullanılıyordu. Paralel Yapı'nın gazetesi de bunlara destek oluyor. Fatih'in emanetine ihanet konusunda milletin değerlerinden bir haber olanlardan ve bunların istismarı yapanlar Gezi olaylarındaki işbirliklerini alenileştirdiler. Bunlar kendi ülkemizde hem de Fatih'in mirasını engellemeye çalışıyorlar. Geçmişine sahip çıkmayanın geleceği olmaz.Tarihine kültürüne sahip çıkmayan milletlerin yıkılması mukadderdir.Ecdadımızın emanetlerini heryerde ihya etmeye devam edeceğiz. Buna kimse mani olamayacak.
Ana muhalefetin genel başkanı çıkmış, “bizim dört büyük başkentte büyükelçimiz yok” diyor. Bu başkentler nereler ve büyükelçilerimiz niye yok? Birincisi İsrail. Yüreğimizin sızısı Filistinlilere hayatı zindan eden İsrail. Buraya bir tavır koymayacak mıyız? İyi yaptın, hayırlı olsun mu diyeceğiz.
Diğeri Suriye. Bugüne kadar 350 bine yakın sivili öldüren zalimin ülkesi. Burada hala büyükelçi mi tutacağız? Bir diğeri Mısır. Hükümeti askeri darbeyle indiren, siyasetçiler idamla yargılayan bir ülke. Ötekinde neyin ne olduğunu kendi de bilmiyor. Filistinlilerin değil İsrail’in yanında yer almayı, Suriye halkının değil Esed’in yanında olmayı, halkın değil darbecilerin yanında olmayı dış politika sanıyor.
Irak’ta mezhepçilik yapıp ülkeyi bölenlerin yanında yer almayı tercih ediyor, Libya’da olup bitenden haberi olmadığı o kadar belli ki, arkasında bölücü örgütün desteklediği parti ve paralel yapıyı alıp eski Türkiye koalisyonu kurmaya çalışıyor.
Şunu hiç unutmayalım, önce bunların kendi milletinin tarihiyle barış, kültürüyle barış, medeniyetiyle barış noktasına gelmesi lazım. Sen önce bu milletin bağrından çıkan kurumlara, imam hatiplere, Diyanet’e saygı duymayı bir öğren.
Kayseri’de “benim imam hatiplerin kapanması diye bir gündemim yok” diyor. Seçim bildirgende var. Hangisine inanacağız, ağzından çıkana mı, beyannameye mi. Orada ne diyor, 1+8+4 diyor. Bu ne anlama geliyor, imam hatiplerin orta kısmının kapatılması demek. Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz. 8 yıllık eğitim faciasını diriltme sözünü vereceğine, bu milletin tarihi için ne yapacaksın, onu söyle.
“Taksim bizim Kabe’miz” diyor. Şu ifadeye bak ya. Geçmişte bunu ana muhalefetin milli şefi de söylüyordu. Ne diyordu, “Kabe Arabın olsun, bize Çankaya yeter” diyordu. Al birini vur öbürüne… Fakat benim Kürt kardeşlerim, dindar Kürt kardeşlerim, ben inanıyorum ki bu yaklaşıma gereken dersi, gereken cevabı verecektir. Hiç şüphem yok, verecektir. Bizim kutsallarımıza saldıranları inanıyorum ki bunlar ayakta bırakmayacaktır.
Bakınız, İtalya koalisyonlardan o kadar çekmiş ki tek parti iktidarını zorunlu kılan bir yasa çıkardı. Bunların millete sözü ne, eski Türkiye koalisyonu. Diğer ülkeler daha güçlü demokrasi için, istikrar için başkanlık sistemini seçiyor, bunlar monarşinin gölgesindeki sisteme sarılıyor.
Bu düşüncelerle açılışını yaptığımız 6 ülkedeki 6 hizmetin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. TİKA’ya çalışmalarında başarılar diliyorum, Allah yar ve yardımcımız olsun.