ERDOĞAN: DEMOKRASİYE GEÇİŞ KOLAY DEĞİL BERLİN (A.A)

-ERDOĞAN: DEMOKRASİYE GEÇİŞ KOLAY DEĞİL BERLİN (A.A) - 01.03.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tunus'ta başlayan, Mısır ve Libya'da devam eden gelişmeleri endişe ile izlediklerini belirterek, otokratik düzenlerden demokrasiye geçişin kolay olmadığını, bu sürecin mutlaka sıkıntılarının olacağını söyledi. Başbakan Erdoğan, Alman RTL televizyonuna verdiği demeçte, Tunus'ta başbakanlık görevini üstlenmiş olan Muhammed Gannuşi'nin görevini bıraktığını haber aldıklarını, bunun da geçiş döneminin ne kadar sıkıntılı olduğunu gösterdiğini ifade etti. Bu süreçte başbakanlık görevini üstlenecek insanların önemli bir liderlik mücadelesi vermesi ve hassasiyet göstermesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, halkın güvenini kazanmanın önemli olduğunu, güven olmadığı takdirde neticeye ulaşılamayacağını söyledi. Erdoğan, otokratik düzenlerden demokrasiye geçişin kolay olmadığını, bu sürecin mutlaka sıkıntılarının olacağını söyledi. Libya'daki gelişmelerin farklı olduğunu, bu ülkedeki petrol kuyularının ele geçirilmeye başlandığını belirten Erdoğan, kendilerinin ise en hızlı bir şekilde Türk vatandaşlarını bu ülkeden tahliye etmek konusuna yoğunlaştığını, şu ana kadar Türkiye'nin 17 bin Türk vatandaşını ve 600 yabancıyı bu ülkeden tahliye ettiğini bildirdi. Erdoğan, Libya'da petrol kuyularını ele geçirme çabasından çok bu ülkeye demokrasi getirilmesi çabası içinde olunması gerektiğini ifade ederek, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin görevde kalıp kalamayacağının sorulması üzerine de Kaddafi'nin kendisini halkının lideri olarak gördüğünü ve ölünceye kadar mücadeleye devam edeceğini söylediğini hatırlatarak, Kaddafi'ye zorla bir şey yaptırılamayacağına, kendisine iktidardan ayrılması için cazip tekliflerin sunulması gerektiğine inandığını kaydetti. Libya'ya bir NATO müdahalesini gerekli görüp görmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, böyle bir şeyin çok yanlış olacağını, çünkü burada ne NATO'nun ne de NATO ile ilgisi olan bir ülkenin tehdit altında olduğunu belirterek, Libya'ya yönelik yaptırımların Libya halkını da sıkıntıya sokacak yaptırımlar olmaması gerektiğini söyledi. Arap ülkelerindeki gelişmelerin İslamiyet'te bir kriz yaşandığına dair belirtiler olup olmadığı sorusuna karşılık da Erdoğan, bunun İslamiyet ile yakından uzaktan bir ilgisinin olmadığını ifade ederek, bunun halkları baskı altında tutan rejimlerin yarattığı sıkıntıların bir sonucu olduğunu kaydetti. -''HEPİMİZ BİRBİRİMİZE MUHTACIZ''- Türkiye'nin AB üyeliği konusunda önerilen ''imtiyazlı ortaklık'' konusundaki düşüncelerinin sorulması üzerine Erdoğan, bunu üzücü bulduğunu, Alman ve Fransız hükümetlerinin bunu gündeme getirdiğini belirterek, AB müktesebatında böyle bir şeyin olmadığını, Türkiye'nin ilk AB üyeliği müracaatını 1959 yılında yaptığını, şimdi önüne böyle bir önerinin getirilmemesi gerektiğini söyledi. Türkiye müzakereci bir ülke olmasına rağmen önüne hala engellerin çıkartıldığını, Kıbrıs adasının bölünmüşlüğüne rağmen AB hukukuna aykırı olarak Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye alındığını ifade eden Erdoğan, ''Yapılması gereken ne idi. Önce birleşme sağlanmalıydı. Birleşme sağlandıktan sonra AB'ye alınması gerekirdi. Ama şimdi bakıyorsunuz Kıbrıs Rum kesimi fasılların 6 tanesini bloke ediyor. 5 tanesini de Fransa bloke ediyor. 8 tanesini de tümüyle hep birlikte bloke ediyorlar ve şu anda Türkiye'nin önünü kesiyorlar. Ben şunu söylüyorum, eğer Türkiye'yi AB'ye almayacaksanız, gelin kesin bir açıklama yapın. Deyin ki, Türkiye'yi AB'ye almıyoruz. Biz de rahat edelim, siz de rahat edin. Birbirimizi yormayalım. Birbirimizi üzmeyelim. Birbirimize karşı dürüst olalım. Çünkü bu dünyada hepimiz birbirimize muhtacız'' diye konuştu.   -''ALMANYA'DAKİ TÜRKLERE MESAJ''- ''Almanya'da bir kaç yıl önce asimilasyon insanlık suçu şeklinde bir açıklama yaptınız. Entegrasyon konusunda bu yıl nasıl bir mesaj vermek istersiniz Türklere?'' şeklindeki bir soruya karşılık da Erdoğan, ''Mesajım tabiİ bu noktada yine aynı. Ben olaya şöyle bakıyorum. Bir defa şunun altını çizmem lazım. Biliyorsunuz bu ifadeler teknik tabirlerdir. Bunu kimse saptırmasın. Özellikle ben bunu kendi medyama da söylüyorum. Tabii Alman medyasına da söylüyorum. Bir defa benim vatandaşımın Alman toplumuna entegre olması şarttır. Alman toplumunun huzursuzluğuna vesile olmamalıdır. Bunun için de Alman toplumunun hassasiyetlerini, süratle çabuk kavramalıdır'' dedi. Almanya'da yaşayan Türklerin tüm kurallara riayet etmesi gerektiğini ancak asimilasyon konusunda da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne bakıldığı zaman hiç kimsenin, doğuştan insanlara verilmiş olan haklarını bu kişilerden almaya hakkı olmadığını ifade eden Erdoğan, her insanın, diğer insanların din, dil ve kültürüne saygı duyması gerektiğini söyledi.  Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarından hem Almanca'yı hem de kendi dillerini çok iyi bir şekilde öğrenmelerini isteyen Erdoğan, Almanya'nın bugüne kadar bu konuya gerekli hassasiyeti tam olarak göstermediğini, kendi dilini iyi bir şekilde öğrenen insanların ikinci bir dili daha iyi öğrenebildiğini bilim adamlarının söylediğini kaydetti. Çifte vatandaşlık konusunda ne düşündüğünün sorulması üzerine de Erdoğan, Fransa'da ve birçok AB ülkesinde çifte vatandaşlığın kabul edildiğini, çifte vatandaşlığın insanların hayatını kolaylaştırdığını belirtti. Erdoğan, kendilerinin bu konuda bir sorunu olmadığını, Almanya'nın bunu neden istemediğini ise anlayamadığını, bu sıkıntının giderilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade etti. Brezilya, Paraguay, Bolivya gibi ülkeler AB ile hiç bir ilişkileri olmamasına rağmen Schengen vizesinden muaf tutulurken Türk vatandaşlarına vize uygulanmasına da bir anlam veremediğini kaydeden Erdoğan, ''Olay geliyor her zaman söylenen bir şeye, AB yoksa bir Hristiyan kulübü müdür, yoksa bir medeniyetler ittifakının adresi, merkezi midir?'' şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan, AB'nin bir Hristiyan Kulübü olup olmadığının sorulmasına karşılık da mevcut görüntünün bunu yansıttığını belirterek, ''Bunu aşmak lazım. Eğer Türkiye girerse AB güç kazanır, kaybetmez. Biz buraya hem güç katmaya geliyoruz hem de güç almaya geliyoruz. Ama bilesiniz ki 1 buçuk milyarlık İslam dünyası Türkiye'nin AB'ye girmesini arzuluyor, istiyor. Girerse AB kaybetmez, kazanır. İnsanlık kazanır, dünya barışı kazanır. Bunu başarmak için biz bu mücadeleyi veriyoruz'' diye konuştu.