CHP'nin Ermeni milletvekili Selina Doğan, milletvekili olarak ilk işinin nefret söylemiyle mücadele etmek olacağını ifade etti. İstanbul milletvekili Doğan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı hiçbir zaman affetmeyeceğini ve onu gördüğünde "Özür dilerim ama ben Ermeniyim" diyeceğini söyledi.
Sözcü gazetesinden Nil Soysal'a konuşan CHP’li Doğan, Ermenilerin her yerde var olma mücadelesi verdiklerine dikkat çekti.
TBMM’nin uzun yıllar sonra seçilen ilk Ermeni kadın milletvekili Doğan, adaylık sürecinde “soykırım propagandası” yaptığı yönündeki eleştirilere de "Benim bir şeyi söylemem ya da söylememem hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Hiçbir halk, hiçbir ırk, hiçbir din diğerinden üstün değildir" diye yanıt verdi.
Sözcü gazetesinde yayımlanan 06 Temmuz 2015 tarihli röportajın tamamı şöyle:
- İlk Ermeni kadın milletvekili olarak parlamentoya girdiniz. Aynı zamanda Meclis’in en genç milletvekilerinden de birisiniz değil mi?
- İlk vekil seçildiğimde acaba en genç ben miyim diye araştırdım. HDP’de benden daha genç milletvekilleri varmış. O nedenle yaş ortalamasını düşürdüğüm kesin olmakla birlikte en genç milletvekili unvanı bana ait değil.
- Aslında avukatsınız. Peki siyasete hep yakın mıydınız?
- Eğer siyaset dediğiniz şey toplumdaki bir takım sorunlara çözüm bulabilmek için elini taşın altına koymaksa, o anlamda herhangi bir siyasi parti ile organik bağım olmasa da her zaman gerek toplumsal konularda, gerek sosyal sorumluluk projelerinde ve özellikle de cemaat içinde hep duyarlı oldum. Ermeni Cemaati içinde Ermeni feminist kadınlarla ilgili çalışmaların içinde her zaman aktif olarak rol oynadım. Ayrıca, Avrupa Konseyi’nde, Birleşmiş Milletler’de azınlık hakları ve sivil toplum örgütleri ile ilgili eğitimler aldım. Yani hiçbir zaman siyasi konuların uzağında olmadım. Babam da zaten 30 yıldan fazla CHP içinde siyaset yaptı. Dolayısıyla aynı zamanda sosyal demokrat bir ailede büyüdüm.
- Zor bir dönemde Meclis’e girdiniz. Nedir öngörünüz, bir koalisyon hükümeti kurulabilecek mi?
- Hakikaten zor bir dönemden geçiyoruz. Ama bir yandan da çoğulcu demokrasi adına memnuniyet verici bir seçim yaşadık. Bu çatı altında ben inanıyorum ki bir hükümet kurulacak. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilkelerimizi ortaya koyduk ve tamamen çözüme yönelik bir siyasi sorumlulukla hareket ediyoruz. Bir enkaz devraldığımızı çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla sıfırdan değil eksiden başlayacağız.
- Peki siz, Selina Doğan olarak, CHP’nin hangi koalisyonun ortağı olmasından yanasınız?
MHP kapıyı kapattı. Dolayısıyla MHP ile bir koalisyon ihtimali artık yok gibi görünüyor. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 60 bloğundan yana… Farklı görüşler de var. Ama şurası çok net; cumhurbaşkanının dahil olmadığı, eski partisinin eş başkanı gibi hareket etmediği bir ortamda, teamüllere uygun olarak gerçekleşecek koalisyon görüşmelerine, CHP olarak her zaman tarafız.
- Sizin Meclis’teki önceliğiniz ne olacak? Yani önümüzdeki dönemde kişisel önceliklerinizde hukukçu kimliğiniz mi, feminist kimliğiniz mi, yoksa azınlıklar mı öne çıkacak?
- Öncelikle ifade özgürlüğü için mücadele edeceğim. Bu nefret söylemi ile savaşacağım. Yeni bir demokrasi kültürünün yeniden işler hale getirileceği bir anayasanın yapılması ve bu alanda kurulacak komisyonlarda görev alarak başlamak istiyorum. Feminist kimliğimin de öne çıkacağı kadın sorunu da benim ilk sıradaki gündem maddelerimden biri olacak. Kadının yaşam hakkının olmadığı bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Bu anlamda şimdi daha güçlüyüz, ama bu konuda sadece biz kadınların değil, erkeklerin de yapacağı çok iş var diye düşünüyorum. Ayrımcılıklarla mücadele ederken, kadın konusuna da mutlaka eğileceğiz. Azınlıklar meselesinde sadece Ermeniler için çalışmayacağım. Çünkü aynı mağduriyetlerden Aleviler de, Kürtler de, Romanlar da, farklı cinsel kimlikteki vatandaşlar da nasibini alıyor. Ama genel olarak gayrimüslim azınlıklarla ilgili söylemek gerekirse, bizim çok ciddi problemlerimiz var. Bu da nefret söyleminden kaynaklanıyor. Çünkü biz düşmanlaştırılıyoruz. Eşit vatandaşlık anlayışı bir türlü uygulanamadığı ve Ermeniler, Rumlar, Yahudiler küfür olarak algılandığı için çözüm önerilerimizi hayata geçiremiyorduk.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Affedersiniz bana Ermeni bile dediler” sözünü affedecek misiniz?
- Tayyip Erdoğan ile henüz karşılaşmadım ama ilk karşılaştığımda kendisine; “Özür dilerim ben Ermeniyim” demeyi düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’nı bu sözlerinden ötürü hiçbir zaman affetmeyeceğim.
- Kendinizi Türkiyeli Ermeni diye tanımlıyorsunuz. Neden Türk Ermeni değil de Türkiyeli Ermeni?
Bir kere ben Ermeniyim. Ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğum için; “Türkiyeli Ermeniyim” diyorum. Hrant Dink’le ilgili AİHM kararında anayasadaki vatandaşlık kavramının ayrımcı olduğu kabul edildi. Eşit vatandaşlık isteğimizin AİHM sözleşmesine göre revize edilmesi gerekiyor.
- Milletvekili adaylığı sürecinizde soykırım propagandası yaptığınız yönünde eleştirilere de maruz kaldınız. Peki; “Adaylığımın soykırımın 100’üncü yılına denk gelmesi manidardır” dediniz mi, demediniz mi?
- Benim bir şeyi söylemem ya da söylememem hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Hiçbir halk, hiçbir ırk, hiçbir din diğerinden üstün değildir. Bu şekliyle ben bu tartışmanın çok sığ bir tartışma olduğunu düşünüyorum…