Geçen hafta kazandığı Avrupa şampiyonluğuyla tüm Türkiye'yi sevindiren Milli Atletimiz Almitu Bekele Degfa, Başbakan Erdoğan'a "gözlerinden öperim" dediğini anlattı Vatan gazetesinde yayımlanan röportajda Almito Bekele Degfa için 'aslında tam bir aşk kadını' denildi. İşte o röportaj: onun şampiyonluğa giden yolunda aşk ve özlem dolu bir hikâyesi var. 10 sene önce geldiği Türkiye'den, nişanlısının hasretine dayanamayıp Etiyopya'ya dönen Degfa, yıllar sonra atletizm aşkı için Türkiye'ye geldi. Ve Türkiye'ye ilk kez Bayanlar 3 bin metrede Avrupa Salon Şampiyonluğu'nu getirdi. Üstelik bu defa arkasında bir de 5 yaşındaki oğlunu hasretle bırakarak...10 sene önce Etiyopya'daki nişanlısı ağlıyordu telefonda, dön diye... Dayanamadı döndü, evlendi, anne oldu. Şimdi ise 5 yaşındaki oğlu ağlıyor ama o tüm Türkiye'yi sevince ve gurura boğdu... Bayanlar 3 bin metrede, 8 dakika 46.50 saniyelik derecesiyle Avrupa Salon Şampiyonası'nda zafere ulaşan ilk Türk atlet oldu. Ailesi ve arkadaşlarının Aleks dediği Almitu Bekele Degfa 31 yaşında... 10 yıl önce ertelediği hayallerini gerçekleştiriyor. Ama geçen yıllar için hiç pişman değil; "Koşmayı bıraktığımda gençtim, aşıktım o yüzden spordan vazgeçtim. Kocama hâlâ aşığım ama 10 sene önce daha farklı düşünüyorsunuz" diyor. Kadınlık ve atlet olmak arasında kalsa da o ikisine birden yetişmeye çalışıyor. 2 yıldır Etiyopya'yla Türkiye arasında mekik dokuyor. Yıllar önce kendisini ağlayarak Etiyopya'ya dönmeye ikna eden kocasını bu defa o gözyaşlarıyla Türkiye'ye dönmek için nasıl ikna ettiğini anlatıyor... İşte Milli Atletimiz Aleks'in aşk, hasret ve başarı dolu hikayesi...Çocukluğunuz nasıl geçti?Şhawa köyünde doğdum. 7 kardeşiz. Küçükken annem benden "Kızım şunu oradan getir" dese yürüyerek gitmezdim. Koşarak gider getirirdim. Hiç yerimde duramazdım, neresi olursa olsun koşardım.Evde çok koşunca anneniz kızar mıydı?Hayır hiç kızmazdı. Ben koşunca bana "Benim kelebeğim, kelebek gibi uçuyorsun" derdi. Bizim köyde otobüs, araba yoktu. Okula başlayınca koşarak gidip gelirdim. Spor dersinde yarış yapıyorduk. Ben hep birinci oluyordum. Çok zayıftım ve bu koşmama yardımcı oluyordu. Öğretmenim benim yetenekli olduğumu gördü. Kulüpler de benimle ilgilenmeye başladı. Öyle başladı; 13 yaşındaydım o zamanlar.Türkiye'ye gelişiniz nasıl oldu?1999'da bir kulübün teklifiyle geldim. 2001'de geri döndüm. 2006'da hocam tekrar çağırdı. Ben de zaten istiyordum, Türkiye'ye tekrar geldim.Alışmak zor oldu mu, neler farklı geldi?Farklı olan havanın soğuk olması, buna alışmak zor oldu. Bir de Türkçe'yi öğrenirken zorlandım. 3 ayın sonunda az az konuşmaya başladım. İnsanlar aynı. Türkler ve Etiyopyalıların sadece ten renkleri farklı. Onun dışında tamamen aynıyız. Karakterlerimiz, cana yakınlığımız, sıcaklığımız... O yüzden insanlara alışmakta zorlanmadım.Bütün gözler bu bacaklardaEşofman giymediği zamanlarda blue jeanleri şık bluzlarla tamamlamayı, topuklu ayakkabılar giymeyi seviyor. Saçları boyalı ve fönlü, tırnakları ojeli, bakımlı ve güzel bir kadın... Michelle Obama'ya benziyor... Diyet yapmıyor, nohut dışında her şeyi yiyor. Buna rağmen sadece 46 kilo. Bu arada antrenörü Ertan Hatipoğlu'nun eşi Öznur Hanım'ın verdiği uğur kolyesini boynundan hiç çıkarmıyor. Koşarken bile yanından ayırmadığını söylüyor. İstanbul'da sık sık gittiği alışveriş merkezi Capitol'de buluşuyoruz... Bütün meraklı gözler hemen bacaklarına bakıyor.Nişanlımın ağlamasına dayanamadım ona döndüğümde inanamamıştı1999 yılında Elvan'la birlikte gelmiştiniz Türkiye'ye. Aranız nasıl, dost musunuz, rakip misiniz?Tabii ki rakibiz, eskiden arkadaştık ama şimdi aynı yerde oturmadığımız için, aynı hocayla çalışmadığımız için pek görüşmüyoruz...Siz şampiyon olunca arayıp tebrik etti mi?(Sessizlik) Hayır.Neden?Bilmiyorum. Zaten beklemiyordum tebrik etmesini. Konuşmuyoruz. Anlatmak istemiyorum.2001 yılında parlak bir kariyer sizi beklerken aşık olduğunuz için Etiyopya'ya döndünüz. Nasıl böyle bir karar verdiniz, çok mu aşıktınız?Ben Türkiye'ye gelirken Taşome çok üzüldü. Hep ağlıyordu, ben de ağlıyordum. Dayanamadım onun ağlamasına. Geri döndüm.Pişman oldunuz mu Etiyopya'ya döndüğünüz için?Hayır hiç pişman olmadım. Bir sene sonra evlendik.Her şeyi bırakıp onun yanına dönmenize nasıl tepki gösterdi?İnanamadı. Türkiye'ye döneceğimi sandı. Dönmeyeceğimi, evleneceğimi söyledim. Çok mutlu oldu. Sonra da anne oldum. Yusias Eyonas adında bir oğlum var. Şimdi 5 yaşında.Hamile kalınca "Zayıflayamayabilirim, ya bir daha hiç koşamazsam" dediniz mi?"Doğumda her şey olabilir, bir daha koşamayabilirim" dedim. Ama bunu düşünmedim. Önemli olan tek şey çocuğumu sağlıklı bir şekilde doğurmaktı.Koşamadığım için üzülüyordum kocam beni öyle görmek istemediÇocuğunuzu bıraktığınız için üzülüyor musunuz?Yanımda olsalardı, beraber paylaşsaydık diyorum.Ona nasıl anlattınız bu durumu?"Sana güzel şeyler alacağım, benim başarılı olmamı istiyor musun? Beni seviyor musun?" dedim. "Evet seviyorum" dedi. Benden bir şey istemiyor sadece "Sen gel yeter" diyor. O da sporu seviyor, mecburen "Tamam koş" diyor. Şampiyon olamama çok sevindi. Rakiplerimin benden korktuğunu söylüyor.Peki ne oldu da tekrar Türkiye'ye dönmeye karar verdiniz? Aşkınız mı bitti?Hayır bitmedi. Kocama hâlâ aşığım. Karar veren sadece ben değilim. Eşim de istedi. Birlikte karar verdik. Hocam Ertan Hatipoğlu ile konuşuyorduk. 2 sene önce "Kesin dönebilir miyim?" dedim. Hocam tamam deyince ben de kararımı kesin olarak verdim.Eşiniz nasıl kabul etti bu durumu? Evinizden uzak kalacaksınız, bu yüzden Etiyopya'ya dönmüştünüz zaten... Üstelik şimdi bir de çocuk var. Çünkü ben çok üzülüyordum koşamadığım için. Ağlıyordum, sinirli oluyordum. O da beni öyle görmek istemedi. "Gidebilirsin, başlayabilirsin" dedi.O ne yapıyor?O eski bir koşucu. Sakatlanınca bıraktı ve şimdi polis. 4 aydır görüşmedik ama4-5 ayda bir gidip geliyorum. 2 yıldır böyle. Tabii ki çok zor.Koşmayı neden bu kadar sevdiğinizi düşündünüz mü?Ben de bunu kendime çok soruyorum, bir cevap bulamıyorum. Ama spora bir kere başlayınca aşık oluyorsun. Bu da aşk. Onu bırakmak... Bir gün bile antreman yapamasam yemek yiyemiyorum.Doğum yapmak performansımı düşürmedi hatta şimdi daha iyiyimOğlunuz için zor olmadı mı annesinden ayrılmak, ne yaptı siz gidince?Hep ağlıyor (gözleri doluyor).Daha ne kadar böyle devam edeceksiniz?Onların da buraya da gelmesini çok istiyorum. Oğlumu Etiyopya'daki Türk okuluna göndereceğim şimdiden alışması için.Kadın olmakla sporcu olmak arasında kalmışsınız. Siz sporu kadınlığa tercih mi ettiniz? İyi bir sporcu olmak için kadın olmaktan vazgeçmek mi gerekiyor?Evet bıraktım aslında... Bunu nasıl cevaplayabilirim ki! (gülüyor) Bunu sormayın evet kadınlığımdan vazgeçtim spor için. Koşmayı bıraktığımda gençtim, aşıktım; o yüzden spordan vazgeçtim. Küçüktüm. 10 sene önce daha farklı düşünüyorsunuz. Şimdi her şeye yeniden başladım.Hamile kalmak performansınızı etkiledi mi?Doğum yapmasaydım da performansım aynı olurdu. Doğum yapmak performansımı düşürmedi. Hatta şimdi daha iyiyim.Başbakan'a yanlışlıkla ‘Gözlerinizden öperim' dedimBarack Obama'yı nasıl buluyorsunuz?Onun hakkında bir şey hissetmiyorum. Ben bizim Başbakanımız Tayyip Erdoğan'ı daha çok seviyorum; temiz, iyi bir adam bence.Tanıştınız mı?Hayır, telefonda konuştuk.Ne konuştunuz?Tebrik ettiler: "Gurur duyduk. Eşim ve ben tebrik eder gözlerinizden öperiz" dediler. O kadar heyecanlandım ki heyecandan karıştırıp "Ben de sizi gözlerinizden öperim" dedim. Sonra hemen düzeltip "Ellerinizden öperim" dedim.Güçlü bir kadınım kıskançlık ve baskı istememŞampiyon olduktan sonra eşiniz ve oğlunuzla ne konuştunuz,?Eşim çok ağladı. Konuşamadı bile.Eşiniz de atletmiş ama bırakmış; siz daha başarılı olmuşsunuz. Kıskanmıyor mu?Allah onu benim için yarattı. Biz birbirimize çok güveniyoruz. Önceden sevmediğim şeyleri anlattım. Kıskançlık ve baskıyı asla kabul etmeyeceğimi söyledim. Beni anlıyor, karakterimi biliyor. Hatta ne düşündüğümü, ben söylemeden bir bakışta anlıyor.Siz nasıl bir kadınsınız?Tabii ki çok güçlü bir kadınım. İyi bir anneyim ve iyi bir kadınım.