"Erdoğan'ı öldürmeye giden cuntacılar, telsiz konuşmasında 'İnlerimize gireceklerdi, inlerine gidiyoruz' demiş!"

Yunanistan'a kaçan darbeci olduğu ileri süren askerlerin kullandığı helikopter

Eski Özel Kuvvetler Komutanlığı Mensubu emekli Binbaşı Mete Yarar, darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik gerçekleştirilen helikopterli operasyona ilişkin olarak, "4 helikopter Marmaris’te Sayın Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye gidiyorlar. Bu Ayrıntı çok önemli. Telsiz MİT’e takılıyor. İnlerimize gireceklerdi, inlerine gidiyoruz" diye konuştu.

Güvenlik Uzmanı Mete Yarar'in CNN Türk'teki konuşmasından satır başları şöyle: 

"Akıncılar’a ilk artık kapısına polislerin gittiği noktada Akıncı Üssü’ne götürüyorlar. Eş zamanlı olarak iki hareket daha sürüyor. Bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanı’nın ele geçirilmesi için yapılan operasyon. Hepsi aynı anda yapılıyor. Zekai Aksakal Paşa, karargahın ele geçirildiğini anlayınca güvendiği 20-30 kişilik ekip topluyor. Bu silahlarla saldırıp karargahı ele geçiriyorlar. 20 adamı yakalıyorlar. Özel Kuvvetler Komutanlığı birkaç önemli yerden biridir. Bu olunca karargâh bir anda darbeyi engelleyecek merkez haline geliyor. 4 helikopter Marmaris’te Sayın Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye gidiyorlar. bU Ayrıntı çok önemli. Telsiz MİT’e takılıyor. İnlerimize gireceklerdi, inlerine gidiyoruz.

"MİT’teki üst düzey kişiler koruma müdürünü arıyorlar. Diyorlar ki, size gelen dört helikopter var. Muhtemelen Cumhurbaşkanı hedefte. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bölgeden ayrılması kişilerin gelmesi arasında 15 dakika var.

"Ne kadar acemiler dedik. Burada önemli şeylerden birisi şu. Neden karargahlara ya da diğer yerlere önlem alınamadı? Tanklara niye kimse müdahale edemedi? Bir defa, cuma akşamı. Askerliğini yapanlar bilir. Subay, astsubay normal adamlar gibi nöbet biter, evine gider. Taburda bir subay, astsubay kalır. Bütün tedbirler dışarıdan içeriye birinin girmesidir. Nöbetçilere kendi ekiplerini koyuyorlar.

"İstanbul’da köprü üzerindeki tank sayısı 3. Emir komuta zinciri içinde yapmadıkları için subay – astsubay birlikte değil. Sayın Cumhurbaşkanı’na saldırı ortaya çıkınca deşifre oldu. Yoksa,  sabaha karşı yapacaklardı.

"Bütün subay – astsubay dışarıda, kışlaların kontrolünü ele geçiren cuntacı bir grup var. Otomatikman o insanlardan önce içeri girip, o silahları çıkaracaksın. Gidelim mi gitmeyeceğiz ikilemi yaşıyor herkes. Girebilecek miyiz diye. Sabaha karşı olaya müdahil olmalarının sebebi bu.

 

Neden diğer illerde yaşanmıyor?

 

"Deşifre olduğu için önce İstanbul ve Ankara’yı almak istiyorlar. Benim bildiğim 1. Ordu Komutanı’na teklifte bulunuyorlar. Ben bunu bir düşüneyim diyor, reddetmiyor, ama Sayın Cumhurbaşkanı’na bilgi veren o oluyor.

 "Tek başına bir şey yapamazsın. Ordu komutanı tek başına değil, tugay komutanlarına emir verecek, onlar altlarına emir verecek. Darbenin büyümesini engellemiş. 1. Ordu Komutanı durduramazdı. İstanbul’u tek başınıza kontrol edemezsiniz, dışarıdan zırhlı birlikleri getirmek gerek.

"Ankara’da bir tek özel kuvvet karargahı var. Diğer hepsi bastırılmış durumda. Komutanlar da dışarı çıkan tank sayısını engellemeye çalışıyorlar. Bütün merkez ele geçirilmiş durumda.

"Bu arada önemli bir şahsiyet Jandarma Genel Komutanlığı’na çağırıyorlar. Terörle Mücadele Daire Başkanı, polis. Başından vurulmuş şekilde bulundu. Ne kadar olayı engelleyecek kişi varsa bastırmaya çalışıyor. Bütün birimlerde muhbirleri var ve ne olup ne bittiğini çok iyi biliyorlar.

"Tam toplanıyorlar özel harekatçılar, iki F16 Gölbaşı’ndaki tesisi vurdu. Bir beyin takımı var, besleyen muhbirler var, kripto adamlar var ve devamlı dışarıya bilgi sızdırıyor.

"Bunlara giren ve kalan adam sayısı az. Öyle kritik yerlerde hamleler yapıyorlar ki, pilotların pozisyonları, generallerin pozisyonları. İstedikleri zaman nefes borusunu tıkayabiliyorlar. Özel kalem müdürleri, yaverler, neredeyse hepsi bunlara ait.