Tarhan Erdem
(Radikal, 27 Eylül 2012)
AK Parti ‘Büyük Kongresi’ toplantısında alınacak kararlar ve Genel Başkan Erdoğan’ın konuşması merakla bekleniyor! Bu toplantıda uygulanacak bir maddeyle ilgili önerimi, toplantının hedefi ve AK Parti’nin demokratikleşmesiyle ilgili görüşümü yazmak istiyorum. Başbakan, tüzük gereği son kez parti genel başkanı seçilecek ve 2015’te milletvekili seçilemeyecektir. Bu durumda, iktidar gücünü elinde tutmak için Erdoğan’ın iki yolu vardır: 1/Tüzükteki 3 dönem kısıtlamasını tamamen veya bazı kişiler için kaldırmak; 2/Cumhurbaşkanlığının yetkilerini mümkün olduğu kadar yükselterek veya bugünkü düzeyde kalmasına razı olarak cumhurbaşkanlığına aday olmak. Sayın Erdoğan’ın, üç dönem sınırlamasının kaldırılmasını kabul etmediği anlaşılıyor. İktidarda kalmanın az zararlı yolu, bana göre, açık ve belirli ölçüler konularak, üç dönem kuralının sınırlanmasıydı. Yürürlükteki sınırlamanın sonuçlarını hatırlayalım: AK Parti’de, Sayın Erdoğan’ın genel başkanlığında üç genel milletvekili ve iki yerel seçim yapılmış; ikinci yerel seçimde yüzde 2,5 azalma, milletvekili seçimlerinde önemli artış sağlanmıştır. Katıldığı ilk seçime göre, dokuz yıl sonraki seçimlerde partisinin oyunu yüzde 15 kadar attıran genel başkanı kapının önüne koymayı savunmak çok zordur. Diğer taraftan ülkenin parasal, sağlık, eğitim, altyapı ve diğer temel politikalarını uzun yıllar yönetmiş veya Meclis anayasa, adalet, bütçe ve benzer komisyonların başkanlığını iki dönemden fazla yapmış siyaset adamlarının deneyimlerinden yasama meclisinin mahrum bırakılmasının, siyasal hayatımıza az değil çok zarar vereceği açıktır. Demokratik toplumlarda, böyle biçimsel kurallarla sınırlama yerine teamüller yaratılmış, siyasal icapların gereği, partililerin, kurul ve kongrelerin idrakine bırakılmıştır. Teamüller, anlayış ve idrak, parti içi demokrasi varsa sonuç alır; bizde demokrasi olmadığından teamüller ve idrake güvenmek yerine, sorun yaratan zoraki sınırlamalar konulmaktadır. AK Parti gibi ulusal kurumlardaki hatalar halkın tamamını ilgilendirir ve etkiler. Bu sınırlamalar esnetilerek bir yanlışlık önlenmelidir. Bir yanlış diğer yanlışı doğurur derler, AK Parti’nin toplantısında da, tüzüğe konulmuş bulunan sınırlama yanlışı, Sayın Erdoğan’ı 2014 yılında cumhurbaşkanlığı adaylığı yanlışına taşımak üzeredir. Sayın Erdoğan’ın ikinci on bir yıla ait projesini ve hedeflerini anlatacağı duyurulan bu toplantıda, ‘2023 Türkiye hayali’, seçeneği bulunmayan, reddedilemeyecek ve gerçekçi bir proje olarak sunulacak; hatta projeyi ‘ulaşılamaz’ görenler de bulunacaktır. Anlaşılıyor ki, toplantının hedefi, halkta, 2023 projesi gibi büyük, geniş ve karşı çıkılamayacak projenin ‘ustası’ ancak Erdoğan olabilir algısı yaratmaktır. Bu toplantıda, uzun erimli benzer projesi olan siyasal lider bulunmadığı gibi; geniş ve birbirine bağlı pek çok alt projeyi kapsayan karmaşık proje yönetme deneyimi olan siyasal bir lider yoktur mesajı da verilmek istenmektedir. Bu algı, bir yandan Sayın Erdoğan’ın adaylığını ve seçimini kolaylaştıracak; diğer yandan yeni anayasanın, cumhurbaşkanı yetkilerinin yükseltilerek çıkmasına katkı yapacaktır. Toplantının asıl hedefi, ‘2023 projesinin büyük ustası Erdoğan’ algısı ve görüntüsünü hafızalara yerleştirmektir. Oysa Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığı, kendisi ve ülke için iyi sonuçlar vermez. Yazımı bitirmeden, toplantıda tarihi ve yararlı bir adım atılması önerimi tekraren yazmak istiyorum: AK Parti’nin demokratik bir parti olmasının geri dönülmez taşları bu toplantıda döşenebilir. AK Parti buna hazırdır! Sayın Erdoğan doğal olmayan sınırlamaları kaldırıp bu taşları yerleştirdikten sonra “Yola devam” diyerek kongreyi kapatmalıdır.