AKPli vekil Cevdet Erdöl, doktorluğunu yaptığı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sağlığına ilişkin iddiaları yalanladı. Erdoğan'ın bir sağlık probleminin bulunmadığını kaydeden Erdöl, "Dünya'nın en fit liderleri arasında Cumhurbaşkanımız da gösterilmiş. Başka bir şey söylemeye gerek var mı?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın doktoru ve AKP Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl, Kızılay ve Yeşilay gibi kuruluşların devlet tarafından desteklenmesini öngören kanuni düzenleme ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlığı konusunda yapılan yayınlar hakkında Vahdet gazetesinden Çınar Coşkunserçe’ye değerlendirmelerde bulundu.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sağlığı ile ilgili bir sorunu yoktur” diyen Erdöl şöyle devam etti: “Biraz önce bir arkadaşımız söyledi. Bir Amerikan dergisinde yayınlanmış. Dünya'nın en fit liderleri arasında Cumhurbaşkanımız da gösterilmiş. Bundan daha başka bir şey söylemeye gerek var mı?"
Erdoğan'ın sağlığı konusunda her zaman gerekli tedbirleri aldıklarını anlatan Erdöl, "Cumhurbaşkanımız için yurt içerisinde ve yurtdışı için acil senaryolarımız vardır. Gideceğimiz her yerde acil durumlarda başvuracağımız hastaneler önceden araştırılır. Eksiklikler varsa tespit edilir. Buralara gerekirse malzeme ve uzman götürülür. Ankara için gidilecek hastane Atatürk Hastanesi oluyor. Cumhurbaşkanımızın yanında sürekli olarak ya ben bulunuyorum ya da Prof. Dr. Serkan Topaloğlu oluyor" ifadelerini kullandı.
Erdöl şöyle devam etti: "Mesela, Afrika'ya gidiyoruz. Burada olacağımız yerlerde, gerekirse acil olarak başvuracağımız hastaneler belirleniyor. Varsa eksikliklerini tespit edeceğiz. Kan ihtiyaçları falan vs önceden düşünülüyor."
"Cumhurbaşkanımız bildiğimiz klasik çayı çok tüketmiyor. Ben şahsen çok çay içmiyorum. Eskiden çok içerdim. Sonra şekersiz içmeye başladım. Tadını alamadım. Bir müddet direndim ve alıştım. Şimdi şekerli içemiyorum. Şekersiz de çok canım istemedi. Cumhurbaşkanımızın özel bir kısıtlaması yok ne isterse onu içiyor. Özel olarak şunu içiyor diye bir şey yok."
Kanuni düzenlemeye yönelik olarak yapılan eleştirilerin haksız olduğunu söyleyen AKP Milletvekili Erdöl, "Bu kuruluşlarımıza kamu kuruluşlarından tahsisler yapılmasının önü açılıyor. Diyelim, Sağlık Bakanlığı’nın kullanmadığı bir bina var. Buraya tahsis edilecek. Kızılay burayı kullanabilecek. Ama Kızılay'a tamamen vermiyor. Kullanmasına izin veriyor. Bunun eleştirilecek ne tarafı var" dedi.
Bugün gençlerin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunun bağımlılıklar olduğunu ifade eden Erdöl, "Bağımlılık maddelerinin ismini vermek istemiyorum. Çünkü çocuklar bunlardan etkileniyorlar. Çocuk bunları bu nedir diye merak ediyor. Sentetik uyuşturucular diyelim, alkol diyelim, elektronik bağımlılık diyelim, uçucu madde bağımlılığı diyelim. Yeşilay bütün bunlarla mücadele etmesi gereken ata yadigarı bir kurumdur. Bunlara sahip çıkmak gerekir. Yoksa bunların altında başka bir şey yok. 1920’lerde kurulmuş. Ama atıl kalmış. Bu kuruluşumuz güçlü hale getirilecek" diye konuştu.
Cevdet Erdöl şöyle devam etti;
"Bağımlılıkla mücadele sadece kanunla düzenlenecek işler değildir. Toplumsal duyarlılık da gerekir. Anne baba duyarlılığı gerekir. Aile duyarlılığına, çevre duyarlılığına önem verilebilirse bunlarla mücadele edilir. Yoksa sadece kanun çıkarmakla olmaz. Sadece kanun koyarak bir sorunu çözmek mümkün değildir. Yeşilay’ın bu konudaki duyarlılığı ta Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren devam eder."
"Mesela, İsmet İnönü’nün alkol hakkındaki konuşmalarını dinleseniz. Tıp kongresinde konuşmuş. Acaba bu hangi partili dersiniz. Onların zamanında başlamış alkol ile mücadele."
"Ben Osmanlıca da biliyorum. Osmanlıca metinlerde okudum. Bunları inceliyorum. Enteresan şeyler var. Mesela alkolün yasaklanması, tütünün yasaklanması ilk defa 1920’li yıllarda kanun teklifi olarak verilmiş. Kırklareli mebusu Fuat Umay tarafından verilmiş. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun da kurucusudur aynı zamanda bu kişi. Kanun teklifini veriyor. Bu Hıfzısıhha kanununda var diye teklifi kabul edilmiyor. Hatta o dönemde Diyarbakır mebusu Cavit Bey diye birisi, 'otobüslerde tütün kullanımı yasaklansın' diyor. Kaç tane otobüs var? Ne kadar ileri görüşlü bir davranış. Maalesef o zaman bunlar kanunlaşmamış. Kanunlaşsa ne kadar iyi olurdu."
"Anne babanın ellerinden çocukları uçup gidiyor. Anne babalar bir şey yapamıyor. Çocuk o kadar bağımlı ki kendini kurtaramıyor. Çok annesini babasını öldüren çocuk duyuyoruz. Çocuk dışarıda arıyor. Bulamazsa annesinden babasından istiyor. Bulamazsa öldürecek. Çalacak, çırpacak. Bulamazsa af edersiniz namusunu satacak. Her şey var. Bu kapıları kapatmamız lazım. Bunları kapatacak olan da sivil toplum kuruluşlarıdır. Yeşilay’ı da bunların bir çatı örgütü olarak, bir şemsiye örgütü olarak düşünmek gerekir. Parti ile alakası yoktur. Yeşilay’ı böyle düşünmek lazım, Kızılay’ı böyle düşünmek lazım."
"Elektronik bağımlılığı en belalı işlerden birisi. Çocuğuna al şu bilgisayarı odanda çalış diyorsun. Bir de internet bağlantısı varsa yandın. Bu nedenle bilgisayarları ortak alanlarda kullanmak gerekir. Yoksa giriyor odasına Newyork’a mı gitti, Tokyo’ya mı gitti bilemiyorsun."
"İnternetteki zararlı oyunların mutlaka şikayet edilmesi gerekir. Dün gazetelerde vardı. Bir çocuk üç gün bilgisayarın başından kalkmamış ve ölmüş. Bağımlılık böyle bir şey. Emboli atmış olabilir, açlıktan ölmüş olabilir. Ama nihayetinde bağımlılık nedeni ile hayatını kaybetmiş. Gençlerimizi ve çocuklarımızı korumamız için ne gerekiyorsa yapmalıyız. Bir kişiyi de kurtarabilirsek bu gayreti göstermemiz gerekir. Hedefimiz budur."
"Alkol ile atılan adımlar yeterli ama uygulayamıyoruz. Bu beni çok üzüyor. Çocuğunun elinden tutup dışarı çıkıyorsun. Her yerde Efes Cafe, Tuborg Cafe görüyorsun. Çocuk bunları görüyor. Bonzai duyuyor. Bu nedir diyor? Çocukların dikkatini çekiyor. Denemek için de başlıyor. Esas konumuz kanuna gelirsek, bu kanunun esası, Kızılay Yeşilay gibi kurumlarımızın devlet eli ile desteklemektir. Devlet bunlara destek verecek. Onlarda gençliğin halkın korunması için hareket edecek."