Erdoğan’ın “O iş bitti” dediği çözüm süreci için Akil İnsanlar ne diyor?

Erdoğan’ın “O iş bitti” dediği çözüm süreci için Akil İnsanlar ne diyor?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın muhtarlarla yaptığı toplantıda "Ne bölücü terör örgütü ne de onun güdümündeki parti ne de diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır. O iş bitmiştir” sözlerinden sonra Akil İnsanlar grubundan Nihal Bengisu Karaca, “Bu işte galibiyet yoktur. Sahada yenilen devlet masada bonkör olmaz, zaten o masaya oturmaz” dedi. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eski başdanışmanı Etyen Mahçupyan, “PKK’yı muhattap almak olanaksızlaştı” derken Oral Çalışlar, “HDP'yi toptan PKK ile aynı kefeye koayn ve bütün ipleri koparan bir tutumun sorunlu olduğunu ifade ettik” ifadelerini kullandı.

Habertürk’ten Mesut Toptan’ın haberine göre Akil İnsanlar’dan Nihal Bengisu Karaca, Sibel Erarslan, Oral Çalışlar ve Etyen Mahçupyan’ın açıklamaları şöyle:

 

Nihal Bengisu Karaca: Yenilen devlet masada bonkör olmaz

 

Erdoğan’ın sözü te’vile muhtaç olmayacak kadar açık. Belli ki bundan böyle silahlı PKK militanlarıyla mücadele edilirken, PKK’nın, KCK yapılanmasının tesirine kapılmış, yaptığı siyaset hendeğe yuvarlanmış HDP muhatap alınmayacak. Açıkçası bu devletin kararı olmaktan çok, HDP’nin kendi kendine ettiğidir. Örgütün hem Türkiye’ye hem kendi halkına yaptığıdır. Yapıp ettikleri ile muhataplık yetisini kaybetmişlerdir. Erdoğan’ın sözü malumu ilamdır. Ancak ortada bir parti kapatma yok. HDP Meclis'te temsil görevini sürdürür ama barış için, çözüme doğru adım atmak için Türkiye’nin gereksindiği donanımda olmadığını kanıtlamıştır. Örgütün beklentilerine uygun hareket edebilme kapasitesine ise diyecek yoktur.CİZRE'DE PKK OPERASYONU Cizre'de terör örgütü PKK'ya...  Çözüm süreci ‘Kürtlerle’ ama bu isim altında ama başka isim altında yine yürür, ‘Milli Birlik ve Kardeşlik’ adı altında yürür, ‘Demokratikleşme’ bağlamında bütün vatandaşların talepleri doğrultusunda, bütün Türkiye kapsamında yürür. İktisap edilen ve tahakkuk ettirilen hakların geri alınması söz konusu değildir. PKK ve HDP demokratik siyasete entegrasyon projesini istemediler ama Kürt halkının istediğini biliyoruz. Çözüm sürecinin devamından yana olduğunu biliyoruz.

Silahsız ve şiddet içermeyen siyaset imkanları doğduğunda nasıl bayram ettiğini biliyoruz. O halde bundan sonra, asgari güvenlik zemini tesis edilir edilmez, barış iradesinin bayrağını taşıyacak olan totaliter devlet replikası PKK’dan bağımsızlaşabilmiş Kürtler olacak. Şiddetin ve silahın meşru araçlar olmadığını anlamış, sivil, Türkiyeli Kürtlerle. Ancak bu dahi zaman alabilir.

Türkiye’nin sınırları ile ilgili endişeleri var ve bu durum haklardan, özgürlüklerden bahsedilmesini her konunun serbestçe tartışılmasını engelleyen bir zemine neden oluyor. Kimse kafasına silah dayanmışken özgürlüklerden bahsedemez. Konuşmak, diyalog kurmak, tartışmak; demokratik mekanizmayı işletebilmek, yeni bir durum değerlendirmesi, yeni bir süreç için asgari güvenlik zemini gerekiyor.

Bunun için de açık söyleyelim, devletin terörle mücadeleden yenilgi ile ayrılmaması gerekiyor. Bu yolda Kürtler için en kesin mağlubiyet PKK’nın galibiyeti olur. Dolayısıyla bu işte galibiyet yoktur. Bu unutulmamalı. Zira sahada yenilen devlet masada bonkör olmaz, hatta zaten o masaya oturmaz. Yenerse, oturur.

 

Etyen Mahçupyan: PKK’yı muhattap almak olanaksızlaştı

 

O sözlerden sürecin biteceğini değil, aktörlerin değişeceğini anlamalıyız. AK Parti'nin zaten söylediği bir şey. Özellikle Suriye'de örgütün farklı stratejiye doğru yönelmesiyle Türkiye ikinci plana düştü. PKK'yı muhatap almak olanaksızlaştı.

Buna karşılık HDP de giderek PKK'nın parçası olarak işler görmeye başladı. Sadece Cumhurbaşkanı'nın görüşü olarak almamak lazım. Hükümetin bakışı artık bu aktörlerle yürüyemeyeceği şeklinde.

Bir tür çoğulculaşma stratejisi var. Bölgenin bütün aktörleri muhatap alınacak: Sivil toplum kuruluşları ve diğer siyasi partileri kapsayan...

Bölgeyi bilenler bilir, kanaat önderleri kurumu var. O kurum kadük edilmişti. O kurumu yeniden canlandırmak mümkün olabilir. HakPar gibi partiler masaya oturabilir, hatırlarsak bir oy artışı yaşadı. Bu ufak bir şey ama bir eğilim gösteriyor. Öte yandan kapıyı da açık tutmakta yarar var. AK Parti'nin bu meselede pragmatik davranmayı bilen, vizyonu geniş bir parti olduğunu da biliyoruz.

 

Sibel Erslan: Aciliyetimiz can tehlikesinin sona ermesi

 

Sayın Cumhurbaşkanı'nın o sözleri terörle mücadele bağlamında söylediğini düşünüyorum. Kamu güvenliği ile ilgili söylediği bir mesele. Demokratikleşme adımlarının, sosyal barışın gerek AK Parti vizyonunda gerekse Sayın Erdoğan'ın bakış açısında süregelen bir siyasi anlayış olduğunu düşünüyorum.

Şu anda kamu güvenliğinin acil bir önceliği var. Maalesef HDP terör örgütü tarafından rehin alındı. Daha sonra da siyasi imkanlarını kaybetti. Şu anda bir çılgınlık içinde, siyasi söylem imkanlarını yitirmiş durumda. Şu an aciliyetimiz bu can tehlikesinin sona ermesi. Toplumsal barış için tekrar bütün Türkiye görüşecektir. İkisi birbirine zıt şeyler değil.

 

Oral Çalışlar: HDP ile PKK’yı aynı kefeye koyan tutum sorunludur

 

Cumhurbaşkanlığı Sofrası'ndaki görüşmemizde HDP'yi toptan PKK ile aynı kefeye koyan ve bütün ipleri koparan bir tutumun sorunlu olduğunu ifade ettik. Mümkünse yeniden bir diyalog kapısının açılması gerektiğini söyledik. Leyla Zana ile görüşülmesi gerektiğini söyledim, olumsuz cevap vermedi.

HDP'nin tavırlarının da değişmesini gerektiğini düşünüyorum. PKK'nın silahlarını susturması gerektiğini söyleyen açıklamalarını devam ettirmediler. Hendek siyasetinin kahramanlık olduğunu gösteren tavır göstermeye başladılar. Bunlar diyalog imkanını zorlaştıran şeyler. O nedenle diyalog kapısının açılması gerekir. Açılması için de tarafların tavırlarını gözden geçirmesi gerekiyor.