CHP'li Engin Altay'a Cumhurbaşkan Tayyip Erdoğan'ın FETÖ yargılamalarında tek tip kıyafete geçilmesi önerisinin Meclis'e getirilmesi halinde CHP'nin tavrının ne olacağı da soruldu. Altay, "Kimsenin devlete meydan okumaya hakkı ve haddi de yoktur. Devletin bekası büyük devlet olmanın özelliğini de dikkate alarak yapılacak uygulamalar önümüze geldiğinde değerlendiririz" dedi.
CNNTürk'te yer alan habere göre Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Engin Altay, 15 Temmuz'un yıl dönümünde bir GSM operatörü tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sesli mesajlarının okutulmasını eleştirerek "Erdoğan'ın millete sesli mesajlarının okutulması şarlatanlıktır. 112 arandığında da Erdoğdan'ın mesajı otomatik dinletiliyorsa bu milleti sersem yerine koymaktır" dedi.
Engin Altay, Meclis'teki 15 Temmuz anma törenine ilişkin şunları söyledi: "15 Temmuz törenleri nedeniyle TBMM'yi yürütme organının Erdoğan'ın çiftlik bahçesine çevirmek Meclis Başkanına yakışmamıştır. Meclis'ten gelen ilk davetiyede genel başkanların konuşma yapacağı bildirilmiş ve bunun üzerine anma toplantısına katılacağımızı bildirmişken Erdoğan'dan gelen talimatla gece anmasında sadece Erdoğan'ın konuşacağının açıklanması parlamenter sisteme saygısızlığın açık göstergesidir. Erdoğan TBMM bahçesinde şov yapacak faturayı millet ödeyecek. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. 15 Temmuz şov yapma aracı olarak kullanmak şehitlere yapılacak büyük saygısızlıktır. Sayın Erdoğan pişkinlik yapma haddini bil. 15 Temmuz'da millet, siyasi partiler, medya görevini yaptı ama görevini yapmayan sensin. Siyasi ayağını gizleyen sizsiniz, hangarda saklanan sensin, tünelde saklanan sizsiniz."
Engin Altay, Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu darbe girişimi gecesi evine gittiği için korkaklıkla itham ettiğini savunarak şöyle devam etti: "Genel başkanımızı korkaklıkla itham etmek Erdoğan'ın haddi değildir. Bir korkan varsa Erdoğan'dır . 300 korkan varsa AKP yöneticileri ve vekillerdir. Korkak arıyorsa dönüp aynaya bakacaktır. Sen tankın üstüne çıkmayı boşver o gece televizyona çıkamadın. Face time üzerinden saklandığın delikten milleti meydanlara çağırdın. Darbe karşıtlığı cesareti gerektirir, darbe karşıtlığı kahramanları soyunmak gülünç ve komiktir. 15 Temmuz gecesi hepimizin adresi belliydi. Belediye başkanı hangi gecekondudaydı, başbakan hangi tünelde, cumhurbaşkanı İstanbul'a indiğinde uçağın içinde hangarda kaç saat bekledi. Havaalanından çıkıp evine gitti diye genel başkanı eleştireceğine sen hangarın içindeki uçakta saklandın. Kontrollü darbe konusunda AKP anlamaza yatıyor. Duymaza görmeze yatıyor. Muradımız şudur buradan; Siz ey AK Parti, bu darbe duyumunu aldınız, bunu sezdiniz ve öngördünüz ama siz önlem almak yerine bu darbeyi bu teröristleri silaha sarılmadan derdest etmek yerine onların açığa çıkmalarını beklediniz. Açığa çıksınlar enseleyelim mantığıyla hareket ettiniz. Kendinizi 3 uçakla garantiye aldınız, 250 kişini şehit olmasına neden oldunuz. Bir cumhurbaşkanının ana muhalefet lideri için söylediği ahlaksız terbiyesiz ifadelerini kendisine aynen ifade ediyorum. Kötü söz sahibine aittir."
Engin Altay,FETÖ yargılamalarında tek tip kıyafet konusuna ilişkin Meclis'e bir düzenleme gelmesi halinde CHP'nin tavrının ne olacağını sorusunu şöyle yanıtladı: "Türkiye büyük bir devlettir, güçlü bir devlettir. Konumu, durumu, pozisyonu ne olursa olsun kimsenin devlete meydan okumaya hakkı ve haddi de yoktur. Ancak darbe girişiminde bulunmuş terörist sıfatıyla ceza evinde bulunan birinin öyle bir tişörtle girmesi kamu vicdanında zaten olumsuz refleks almıştır. Türkiye büyük devlettir, devlete zarar getirmeyecek şekilde kimi tedbirler alınır. Teklif geldiğinde bakarız, şu anda neyi getireceklerini bilmediğimiz için bir şey söyleyemem. İnsan hakları, temel hak özgürlükler önemli ve önceliklidir. Ama devletin bekası büyük devlet olmanın özelliğini de dikkate alarak yapılacak uygulamalar önümüze geldiğinde değerlendiririz."
Engin ALtay, OHAl'in uzatılmasına ilişkin şöyle konuştu: "15 Temmuz darbesi yaşandığında CHP olarak iktidara 3 şey önerdik; Dedik ki şüphesiz darbe girişiminde bulunanlarla katı ve kesin mücadele içinde olun ama bununla beraber süratli bir şekilde normalleşmeli ve hızlı bir şekilde demokrasiyi güçlendirmeliyiz. Aksi halde demokrasinin güçlü olmadığı ülkeler bu tarz müdahalelere açıktır. Biz sanki böyle dememişiz hükümet gerçek darbecilerle hesaplaşmak yerine kendilerinin FETÖ'nün kucağına ittiği insanları mağdur etmeyi bir marifet haline getirdiler. Bu çerçevede 20 Temmuz'da 15 Temmuz'u fırsat bilerek ilan edilen OHAL'in 3 ay daha uzatılması vahim bir durumdur. Türkiye'de esasen önce Erdoğan'ın dilinde sonra ülke genelinde olağanlaşmaya acil ihtiyaç var. OHAL uygulandığı bir yıl içinde ekonomiyi felç etmekte, 80 milyonu kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Gerçekte 15 Temmuz darbecileriyle hesaplaşılmak isteniyorsa yapılması gereken şey dürüstçe çıkıp darbenin siyasi ayağıyla hesaplaşıp bunu açığa çıkarmaktır. "