Kendilerine “Yurtta Sulh Konseyi” adını veren cuntacıların darbe girişiminde, özel timlerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otele düzenlediği baskını yöneten eski Tümgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş suçunu kabul ettiğini belirterek "Suçumu kabul ediyorum ama FETÖ’cü değilim. Takiye yapmıyorum. 90 bin yılın üzerinde hapisle yargılanırken bana tahliye verilse terörist ve FETÖ’cü kisvesiyle çıkmam.Devletin elinde fazlasıyla bilgi var. Adalet önünde hepsiyle yüzleşeceğim. Maddi deliller üzerinde her şeye eyvallah." dedi.
Sönmezateş, sürecin sonraki aşamasında 'bir meczubun' kendilerini vuracağına da öne sürerek "Bizi getiren jandarma bizden daha risk altında bunun bir sonraki aşamasını görebiliyorum. Bizi meczup biri vurmaya kalkacak şu an o safhaya gelmiş durumdayız bir tane askere zarar gelmesini istemem. Bu zihniyete karşı hiçbir korkum yok. Cumhurbaşkanı’na bizden önce bir suikast girişimi oldu mu? Radar görüntüleriyle oynayan bunun bedelini öder. Yunanistan ve Bulgaristan ve Avrupa kayıtlarına bakalım. Hep birlikte içimiz rahatlasın." diye konuştu.
"Tutuklama talebime karşı çıkmıyorum. Sabırla delillerin toplanmasını bekliyorum" diyen Sönmezateş, "Ayrıca Bahattin Akgül ile Ali Yazıcı ile o meçhul seyahati yapan ve adının Emin Yarbay, Mr Emin her kimse bu kişinin dinlenmesini talep ediyorum” diye konuştu. Sönmeztaeş’ten sonra bazı sanıklar da tahliye talep etmediklerini kaydetti.
Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada sanık avukatlarının, "Salon çevresinde güvenlik zafiyeti var. Bilinçli olarak sanıklar halkın içinden geçiriliyor" demeleri üzerine Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, "Art niyetli bir şey olduğunu düşünmüyorum. Güvenlik konusunda gerekli yerlere yazı yazacağız" dedi. Sanık avukatları, halkın önünde hakaret ve küfürlere maruz kaldıkları ve güvenliklerinin tehlikeye sokulduğu gerekçesiyle dilekçe sundu.
Duruşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatlarından Halit Çokal söz aldı, müdahillik talebini iletti. Çokal şunları kaydetti: “Burada aynı zamanda tarihe tanıklık yapıyoruz. Günlerdir sabırla sanıkların savunmalarını dinliyoruz. Neden katılmak istediğimizi açıklamayla arz etmek istiyoruz. Eli kanlı bir ihanet şebekesi olan FETÖ bugün ortaya çıkmış bir örgüt değildir. 50 yıla dayanan bir örgüttür. Gizli sinsi ve sistematik şekilde devlete sızmayı amaçlamıştır. Yüce İslam dinini saptırmış kendi hain emelleri için motivasyon kanalı yapmıştır. 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün anayasal düzene karşı bir cinnet halidir.
Zaman zaman aklımızla izanımızla alay eden savunmaları sabırla dinlemeye çalıştık. Sanık savunmalarının giriş, gelişme ve sonuç olarak tek kalemden çıkmış olması ve hiçbir tutarlılığı olmadığı ortadadır. Hedef hakikati karartma; diğer sanık arkadaşlarını kollama ve FETÖ terör örgütünü korumaya yöneliktir. Darbe Ceza kanunumuzda ağır bir suç olarak düzenlenmiştir. Suç teşkil edilen emirin hiçbir şekilde yerine getiremeyeceği anayasada belirtilmiştir. Emri yerine getiren de emri veren de sorumludur. Konusu suç olan emri yerine getiren de sorumludur.
Sonuç olarak sanıkların bu yöndeki savunmalarının hukuki dayanağı olmadığı açıktır. Kaldı ki darbe girişiminin emir komuta zinciri olarak yapılmadığı da ortaya çıkmıştır. Bir komuta zinciri vardır ama bu FETÖ Terör Örgütü’nün TSK’daki yapılamasının emir komuta zinciri ile olmuştur. Sanıkların Çiğli’de darbeyi öğrendikleri ve iştirak ettiklerinden kuşku yoktur. Cumhurbaşkanına suikastle ilgili sanıklar Marmaris’e terör liderine yönelik operasyon için emir aldıklarını söyleyip kendilerini aklamaya çalışmış olsalar da bu inandırıcılıktan uzaktır.
Cumhurbaşkanı’na suikast amacıyla hareket ettikleri açıkça ortadadır. Gökhan Şahin Sönmezateş’in Çiğli’de sanıklara sıkıyönetim ilan edildiğini söyleyerek güven aşıladığı ortadadır. Suikast yapmaya habersiz gittiklerini kabul etmek hayatın olağan akışıyla bağdaşmaz. Savunmalarındaki ifadeleri; ait oldukları örgütün jargonuna göre sayın Cumhurbaşkanını kast ettikleri ve terörist olarak onu adlettiklerini ortaya koymaktadır. TSK’nın en seçkin özel timleri olan SAT ve MAK ve Özel Kuvvetler daha önceden hiçbir örneği olmayacak şekilde müşterek operasyon timi oluşturulduğu, hedefin sayın Cumhurbaşkanı olduğu, kuşanmış oldukları teçhizat dikkate alındığında kendisini ölü ya da yaralı olarak almanın amaçlandığı, hakaret ve tehditlerden büyük husumet besleyerek FETÖ mensubu oldukları ortadadır.Kullandıkları sözler ve yaptıkları eylem dikkate alındığında Sayın Cumhurbaşkanı’na suikast için gittikleri açıkça ortadadır”
Çokal açıklamasında; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sadece şahsı adına değil devletin başı ve Türk milletini temsilen katılmak istediğini kaydetti.
Daha sonra Mahkeme Başkanı savcıdan mütalaasını sordu. Duruşma savcısı mütalaasında; “Halen haklarında yakalama kararı olan Burkay Karatepe ve Özcan Karacan hakkında kırmızı bülten çıkarılması Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi için gerekli yazışmaların yapılmasına karar verilmesine, tüm sanıklara bilgi ve belgelerin verilmesine bu konuda infaz kurumu ve ilgili savcılıkla gerekli yazışmaları yapılamasına, olayla ilgili olarak soruşturma aşamasında yapılan çalışmalar nedeniyle tüm kamera kayıtları konduğundan bu konudaki taleplerin reddine, tüm sanıklarla ilgili HTS kayıtlarının tamamı dosyaya konduğundan buna ilişkin tedbirlerin reddine, sanıkların mal varlıklarıyla ilgili tedbir kararlarının kaldırılmasına ilişkin taleplerin reddine, henüz tamamlanmamış dijital materyaller üzerindeki inceleme sonuçlarının beklenilmesine, BYLock kullanıcısı olduğu tespit edilen sanıklarla ilgili mesaj içeriklerinin incelenmesinin istenmesine, iddianamede isimleri geçen ve sanıkların da savunmalarında kendilerinden bahsettikleri Mustafa Turhan Ecevit, Yavuz Özfidan, Ahmet Çiçek ve Fethi Şahbazın tanık olarak dinlenmesine karar verilmesine, tüm müştekilerin katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesine, duruşmaya getirilirken sanıklarla ilgili güvenlik önlemlerinin artırılmasına, ayrıca halen tutuklu olan sanıkların üzerlerine atılı suçların nitelikleri ve bu suçların katalog suçlardan olmaları ve somut delillerin mevcut olduğu ve cezaların nitelikleri ve miktarı göze alındığında kaçma şüphesi oluştuğundan tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini" talep etti.
Savcı mütalaasının ardından mahkeme başkanı sanıklardan taleplerini almaya başladı. Gökhan Şahin Sönmezateş suçunu kabul ettiğini beyan ederek tahliye talep etmediğini söyledi. Sönmezateş, “Suçumu kabul ediyorum ama FETÖ’cü değilim. Takiye yapmıyorum. 90 bin yılın üzerinde hapisle yargılanırken bana tahliye verilse terörist ve FETÖ’cü kisvesiyle çıkmam. Devletin elinde fazlasıyla bilgi var. Adalet önünde hepsiyle yüzleşeceğim. Maddi deliller üzerinde her şeye eyvallah. Mahkemeye getirilirken kendim için vicdanen korkmuyorum. Bizi getiren jandarma bizden daha risk altında bunun bir sonraki aşamasını görebiliyorum.
Bizi meczup biri vurmaya kalkacak şu an o safhaya gelmiş durumdayız bir tane askere zarar gelmesini istemem. Bu zihniyete karşı hiçbir korkum yok. Cumhurbaşkanı’na bizden önce bir suikast girişimi oldu mu? Radar görüntüleriyle oynayan bunun bedelini öder. Yunanistan ve Bulgaristan ve Avrupa kayıtlarına bakalım. Hep birlikte içimiz rahatlasın.
Tutuklama talebime karşı çıkmıyorum. Sabırla delillerin toplanmasını bekliyorum. Ayrıca Bahattin Akgül ile Ali Yazıcı ile o meçhul seyahati yapan ve adının Emin Yarbay, Mr Emin her kimse bu kişinin dinlenmesini talep ediyorum” dedi. Sönmeztaeş’ten sonra bazı sanıklar da tahliye talep etmediklerini kaydetti.
Sanıklardan Haldun Gülmez mahkeme başkanını tarafsız davranmamakla itham edince mahkeme başkanı Emirşah Baştoğ hukuk devleti olmasaydı zaten burada bu şekilde yargılanamayacaklarını hatırlatarak 3 haftadır savunmaları için süre kısıtlaması yapmadığını kaydetti ve "El insaf" dedi.
Savcı Gülmez’e yaralı yakalandığında üzerinden çıkan FETÖ duasının sorulmasını talep edince Gülmez, duanın her kelimesinin tek tek mahkemede okunmasını talep etti.