CHP lideri Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında son gelişmeleri değerlendirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, İsrail'in Gazze saldırısından haberi olup olmadığını soran Baykal, şunları söyledi: Gazze’de yaşanan olaylar pek çok kişi tarafından önem taşıyor. Bir tartışma götürmez siyasetten önce insani boyutu vardık. Bu olaylar biz nasıl bir insanlık tablosu içinde bulunduğumuzu göstermiştir. Gerçekten insanlık tarihinin karanlık ve utanç verici sayfalarından birisi bu olay vesilesiyle Gazze’de yaşanmıştır, yaşanmaktadır. Durumu siyasetle diplomasiyle, hak hukuk anlayışıyla izah etmek mümkün değildir. Ortada herhangi bir biçimde makul hale dönüştürülemeyecek bir tablo vardır. Bir coğrafya parçası Gazze uzun bir süreden beri ambargo altında. Elektrik yok yiyecek yok ulaşım yok ilaç yok hastane yok. İnsanlar kendi kaderine terk edilmiş ve birdenbire önce günler süren bir hava saldırı arkasından bir kara harekatı teker teker evlere girerek işlenen cinayetler.. Tankların ateşleriyle ambulansların hedef alınması, alışveriş merkezlerinin hedef alınması, oralardaki çocukların kadınların bütün insanlar ölüme maruz bırakılması ve şu kısa 10 günlük dönemin sonucu 550’nin üzerinde ölüm ve 3000 civarında yaralı. Böyle bir tablonun sorumluluğunu hangi vicdan üstlenebilir, hangi yürek bu acıları yaşayabilir. Böyle bir acıyı yaşatmanın haklı görülebilecek hiçbir nedeni olamaz. Ama ne yazık ki bu oluyor ve dünyada 200’e yakın ülke, BM, sözleşmeler uluslar arası hukukun parmak taahhütleri, kadınlarla çocuklarla ilgili haklar özgürlükler, barışla ilgili taahhütler, diplomatlar, dış işleri bakanları, parlamentolar hepsi seyrediyor. Çok acı bir tablo çok net söylüyorum herkes için utanç verici bir tablo.. Bu olay hala devam ediyor. Ateşkes sözlerini telaffuz etmiyorlar. Böylesine bir topyekün imha teşebbüsünün dünyanın gözlerinin önünde sergilenmesine anlayış göstermek herkes için utançtır. Olayın bu boyutu çok açık ve net. Maalesef bu olabiliyor ve buna göz yumuluyor. Niçin insanların inançlarını değerlerini hukuku ahlakı dinlerin temel ilkelerini hiçe sayan bu durumda niçin sessiz kalıyoruz? Sanki ortada gizli bir mutabakat var, belki gizli olmayan bir mutabakat var. Belki orada birileri her şeyi mubah sayarak kendi amacına ulaşmak için bütün insanlık suçlarını işleyebilecek ve herkes bu sonucun ortaya çıkmasına sessiz kalarak yardımcı olacak. 10 gündür devam ediyor bu nereye getiriliyor bu süreç? Ortadoğu’da Filistin’de barışa daha yakın mı hale getririldi ? İsrail kendini daha mı güvende hissedecek? Ortadoğu istikrara doğru mu gelişiyor? Biraz daha sessiz kalmayı başarabilirsek ortaya çıkan tablo zannediliyor mu ki daha bir huzurlu güzel bir dünya olacak? İsrail için böyle olacak. Bunu düşünmek mümkün mü. Bu yolun sonu çıkmaz. Buradan kimseye huzur barış yok. Bu yolun sonu karanlık. Bu yola girildi. Bu bir politika değil bu politikayla bir yere varılması mümkün değil. Filistin halkı Ortadoğu halkları içinde en iyi eğitimli bir toplum idi. Çalışkan üretken başarılı aydınlık düşünceli insanlardı. Laik bir toplum düzenine en uygun duran insanlardı. Ne oldu peki? 61 yıllık bir sürecin sonucunda nereye getirdi bizi? Nedir bu tablo? Bu 61 yılın sonunda bu insanlar hangi noktadadır şimdi? Gelinen noktada şu açıkça gözüküyor. Şiddet çözümsüzlüğün ürünüdür. 60 yıldır çözüm yok Filistin sorununda. Şiddet terörü davet ediyor. Terör çözümsüzlüğü kaçınılmaz kılıyor. Böyle bir kısır döngü oturtuldu. Bunu kıracak tek yol Filistin’de bir çözümü hayata geçirmektir. Çözümün ne olacağı konusunda bir mutabakat var ama herkes bunu kabul etmiyor. Çözüm Filistin bağımsız bir devlet olacak. İsrail bir devlet olarak varlığını sürdürecek. İki devlet arasında bir çözüm. Bunu İran ve Hizbullah kabul etmiyor. Eğer süper güçler, eğer BM bunu hayata geçirmekten aciz ise hepimiz buna teslim olmak zorundayız. Yapılması gereken budur. İlk iş bu faciaya derhal son verilmelidir. Ateşkes artık siyasetin değil insanlığın bir talebi olmuştur. Bunu herkes görmelidir. 11 Eylül olayları yaşanınca ABD’deki o büyük terör saldırısı ortaya çıkınca ben umut ettimki, bu ortam birden bire dünyada terörü besleyen ana bataklıkları temizleyen bir fırsat olarak kendilerini kabul ettirilir, sorumluluklarını kavrarlar diye umut etmiştim ve demiştim ki eğer yöneticilerin bir vizyonu varsa yapmaları gereken ilk iş Filistin sorununun çözümünü mutlaka hayata geçirmektir. Hala olmadı ve olay giderek çığırından çıkıyor. Alınması gereken tedbirlerden birisi Filistin sorununu çözmek ve Türkiye’yi AB’ye almak idi. Ama görüyorum ki her iki noktada da duyarsızlık egemen olmuştur. Kimse bu konularla ilgilenmiyor. Dünyada nükleer silahla yaygınlaşıyor. İran ya ulaştı ya ulaşıyor. Pakistan’da nükleer silah var. Böyle bir silahlanma ortada büyük tehlikeler var. Bu konulara bir an önce harekete geçmek ve çözümleri kararlılıkla takip etme ihtiyacı vardır. Bizim hükümetin tavrı konusunda altı çizilmesi gereken bazı konular var. Türkiye Ortadoğu sorunlarıyla ilgili olarak ABD’nin yakın çalışma ortağıdır. BOP’da eşbaşkanlık türkiye’ye verilmiştir. Türkiye bir yandan da bu uluslar arası platformda Ortadoğu adına projelerin sorumluluğunu üstlenmiştir. Türkiye’nin İsrail’le çok yakın ileri ekonomik askeri istihbarat niteliğinde çalışmaları var. Türkiye bütün sorun alanlarında aktif bir rol oynamaya hevesli bir ülke konumunda. Türkiye bu bölgenin askeri ekonomik siyasi gücü en yüksekte olan bir merkez. Suriye ile İsrail arasındaki sorunların çözümünde Türkiye bir arabulucu konumunda. Bu büyük facia yaşanmadan 5 gün önce İsrail Başbakanı Olmert, Başbakan ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmeden hemen sonra bu büyük insanlık faciası ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan olmert ile bu görüşmeyi yaptığı sırada acaba Olmert, yani arabulucusu olduğumuz ülke, Ortadoğu’nun eşbaşkanı olan Türkiye’nin Başbakanı bu konuda bildilendirildi mi? Olmert bu konuda Başbakan Erdoğan’a bilgi verdi mi? Bizim hükümet çevreleri böyle bir şey konuşmadık diyor. Mısır basını Mısır’a İsrail’in bilgi verdiğini söylüyor. Şimdi biz merak ediyoruz. Bilgi verildi mi verilmedi mi? Başbakan diyor ki, “Biz bize karşı bir saygısızlık yapıldığını düşüyoruz” diyerek sanki o görüşmede bu konuşma ele alınmadığı izlenimini vermeye çalışıyor. Ya görüşüldü ya görüşülmedi? Görüşülmediyse büyük bir saygısızlıktır. Türkiye Ortadoğu’da böyle bir operasyon konusunda kendisine bilgi vermeden kendisiyle konuşmasını kabul edilemez. Eğer bilgi vermediyse çok acı bir tablo var demektir. İkinci ihtimal bilgi vermiş olması. Eğer böyleyse bütün bu süreç boyunca, İsrail hakkında nutuklar atması samimiyetten yoksundur. Bunun hangisi doğrudur? Bunu anlamak ihtiyacımız bunu talep etmekte hakkımızdır. Başbakan İsrail – Türkiye ilişkileri konusunda bugün söylemiş. “Ülke yönetmek bakkal dükkanı yönetmeye benzemez” demiş. Şimdi bunu söyleyen başbakan bugün Can Dündar Milliyet’te bizi hatırlatıyor. Şunları söylüyor idi İsrail ile ekonomik ticari ilişkiler konusunda. Diyordu ki “Bu terör karşısında Türkiye’nin İsrail ile imzaladığı M-60 modernizasyonuna ilişkin anlaşmayı derhal askıya almalıdır” ondan birkaç süre sonra yine diyor ki “700 yıllık Türkiye tanklarını modernizasyonu için 50 yıllık İsrail'e gönderiyor" Türkiye bir yandan al gülüm ver gülüm, içli dışlı. Öte yanda bir bakıyorsunuz böyle olaylar olunca Başbakan veriyor veriştiriyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. İsrail yetkilileri bırakın konuşsun aldırmayın diyor. Öyle anlaşılıyor. Başbakan maalesef Türk dış politikasına böyle bir güven kaybı tablosu hediye etmiştir. Her alanda buna tanık olmaya başladık. Gürcistan olaylarında da Kafkasya istikrar projesi ortaya attı. Putin, Saakaşvili kabul etti dedi. Buraya dönünde gördük ki Rusya Osetya’yı bağımsız olarak tanımıştır, Abhazya’yı tanımıştır ve Gürcistan’ı bölmüştür. Gürcistan Devlet Başkanı hakkında da ilginç planlar ortaya atmıştı. Başbakan Gürcistan’ı toparlayacağız diye oraya gitti Gürcistan bu hale geldi. Başbakan Mısır’a gitti geldi kara harekâtı başladı. Biz ne söyleyecek diye açıklama yapacak diye bekledik o konuşmasını iptal etti. Maalesef bizim hükümetimiz bütün insanlığı ilgilendiren bu olaylar konusunda konuşuyor ama uygulama tersi oluyor. Başbakan gök gürültüsü gibi gürlüyor ama yağmıyor. Biz İsrail haber vermiş midir vermemiş midir? Haber vermişse biz ne yapmışızdır? İsrail saldırısı konusunda asıl etkileyici olması gereken güçler Atlantik ötesinde ve onlara anlatılması gereken ciddi gerçekler var. Bunun için üzerimize düşeni yapmalıyız. Türkiye bütün ülkeleri devreye sokarak bir yardım kampanyası başlatmalıdır. Filistin halkına sahip çıkmak teröre sahip çıkmak değildir. Masum halkın maruz kaldığı durum karşısında onların yanında olduğumuzu göstermemiz lazımdır.