'Erdoğan'ın siyaseti bölücü'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetini 'bölücülüğe hizmet etmekle' suçladı. İşte Bahçeli'nin açıklamasından satırbaşları: - Kutladığımız Cumhuriyet Bayramı etnik farklılıkları aşan, bin yıllık kardeşlik hukukunun hain bir suikastın hedefi haline getirdiği, tahriklerin çok tehlikeli boyutlar kazandığı, terörün siyaset sahnesine taşındığı, kaos ortamında idrak edilmiştir. - Türkiye’nin getirildiği noktada karşımızdaki manzara, milli birliğin yaralanmasından iç huzur ve güvenliğe, ahlaki yozlaşmaya, siyaset kurumunun itibarından dış politikaya, işsizlik, yolsuzluk ve yoksulluğun her alana yayılmasından, çürüme ve çöküş tablosudur. - Ateşli imtihandan Türkiye’yi geçiren, ekonomi yönetiminde beceriksiz, dış politikada teslimiyetçi ve ilkesiz, siyasi kirlenme yolsuzluk ve soygunda pervasız AKP hükümeti olmuştur. - Bugün Türkiye’de siyaset kurumu ağır bir belirsizliğe sürüklenmiştir. İtibarı yara alan siyaset, sorun ve sıkıntı üreten bir istikrarsızlık kaynağı haline gelmiştir. - Siyasette gerginlikten beslenen zihniyet egemen olmuş, kısır çekişme ve polemikler siyasetin seviye kaybetmesine yol açmıştır. TÜRKİYE YENİ KRİZLERE GEBE - Son yolsuzluk skandalları kamu vicdanlarını derinden yaralamıştır. - Her yönden hain tuzaklarla çevrilen, kuşatılan, kısır döngü içine hapsedilen Türkiye, siyasi ihtirasların gemlenemediği bir kaos ortamında, yeni krizlere gebe çok tehlikeli bir dönemin arifesine gelmiştir. - Bölge belediyelerini kazanmak için başlayan yarış bölücülük ekseninde yapılıyor. Başbakan ve AKP’nin böyle bir zeminde, bölücülüğe hizmet olarak görülecek bir rekabetin tarafı olması, içten pazarlıklı tutumunu ortaya koymuş ve Türk milletinin AKP’nin gerçek hüviyetini tanımasını sağlamıştır. - Gerçek kimliğine ayna tutan bu yumak, ikiyüzlülük örneğidir. - Başbakan’ın şimdi çöp toplamama ve kepenk kapatmaya hiddetlenmesinin nedeni oy kaygısıdır. BAŞBAKAN'IN KARŞILAŞTIĞI MANZARA HEPİMİZİ ÜZDÜ - Bunlara rağmen Başbakan Erdoğan’ın ziyareti esnasında karşılaştığı bu manzaranın hepimizi derinden üzdüğünü belirtmek istiyorum. - Başbakan'ın muhatap olduğu taşkınlıkları kabul etmemiz mümkün değildir. T.C Başbakan’ı sıfatını taşıyor olması duyduğumuz kaygıları da daha da artırmaktadır. - Bu tepkiler ön görülerek devletin egemenlik kuvvetine, uygun tedbirlerin aldırılması da Başbakan'ın yetkisi içinde yer almaktadır. - Biz bunu düşünürken, sayın Başbakan bu hassasiyeti gösterememiş, etnik kimlikleri okşamaya bu şartlar altında bile devam etmiştir. - Başbakan'ın önce 36’ya böldüğü milletimizin içinden sonra yine tek millet çıkarmaya çalıştığı, tam bir zihniyet kargaşasının ortasında kaldığı görülmüştür. ERDOĞAN NEYİN SİYASETİNİ YAPIYOR? - Başbakan alt kimlik tahrikleriyle neyin siyasetini yapmaktadır? - Son dönemde AKP ve DTP arasında yaşanan gerilimin biçimiyle, Başbakan’ın siyasi bölücülüğe cesaret kazandıracak bazı beyanları, Türkiye için yeni bir senaryo çıkartılmaya çalışıldığını göstermiştir. - Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ının 'barış isteniyorsa silahlar susmalıdır' demesi, ya lafının nereye gitmediğini bilmediğini ya da buna alt yapı hazırladığını gösterir. - Başbakan barıştan ne anladığını anlatmalıdır. - Sözde demokratik çözüm projelerine bugüne kadar sessiz kalması manidardır. - Başkaldırı eylemleri, siyaset eylemleriyle yürütülen hain planlar tıpkı 89 yıl önceki gibi bir karar aşamasına getirmek üzeredir. - Ancak bizi teselli eden Başbakan’ın kimlik arayışına, aziz milletimizin destek olmamalıdır. - Vatan sevgisini ispat eden, sağduyu gösteren yöredeki vatandaşlarıma şükranlarımı sunuyor, hepsini kucaklıyorum. - Dileğimiz herkesin büyük Türk tarihinden bir ders çıkararak, gaflet içinde olanların bu yoluna son vermesidir. - AKP’nin yönetiminde geçen 6 yıl boyunca yaşanan tehlikeli gelişmeler, bölücü tahrik için meydanlar boş bırakılmış bu zaafiyet hükümetin önüne artan şehitler olarak ortaya çıkmıştır. - AKP ve Başbakan yıllardır ektiği rüzgarı şimdi fırtına olarak biçmektedir. - Hükümet aşiret reisleriyle ilişki kurulması girişimiyle dışarıdaki ilk adımı başlatmıştır. Ardından yerel yönetimin tanınması olacaktır. - Barzani ABD bakanlarınca kabul görmüş, bu konuda adım atmış olan hükümete sıcak mesaj verilmiştir. - İçteki ayak ise terörün gölgesinde yapılan pazarlıklarla, ayrışmanın topluma benimsetileceği bir başlangıç olacaktır. - Bir zamanlar AKP’lilerin konutlarında ağırlanan, bölücü mihraklara şimdi ülkeyi terk etmelerini söylemek, gaflet ve ihanet arasındaki bir itirafı, bunca can ve mal kaybının kabul edilmesi olarak yorumlanmalıdır. BU ACI KAYIPLARIN BEDELİ OLMALI - Ne üzücüdür ki, bu kayıp yılların faturası özür dilenerek telafi edilemeyecek kadar büyük, 'yanıldım' diyemeyecek kadar ağır bedellere mal olmuştur. - Bu acı kayıpların bir bedeli mutlaka olmalı. Sorumlu olan AKP bunu mutlaka ödemeli. LaflarI çarpıtmadan yaptığı yanlışları doğrudan itiraf etmelidir. - Ancak böyle bir samimi itirafın yapılması halinde, terörle mücadelede yeni bir safha başlayabilecek, Türkiye bu belayı zihniyet değişimiyle başından atabilecektir. - Parçalanma önerileri birer birer yürürlüğe konmaya çalışılacaktır. Böyle olursa üniter devlet kalmayacak. Bütün değerler bütünüyle ortada kalacaktır. - Bu durumun hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti bir sömürge artığı değildir. Verilen bir savaşın, dökülen kanların eseridir. Binlerce yılda kardeşlikle oluşan, milli kültürün, milli şuurun yükseldiği bir terkibin tanımıdır. - Türk milletine ihanet gibi bir hataya sürüklenmiş olanların aldığı derslerin hatıraları henüz canlılığını korumaktadır. - İhanet cephesi bilmelidir ki, birliğine uzanan elleri mutlaka ama mutlaka kıracaktır. EKONOMİK KRİZ - Türkiye ağır sorunların bütün belirtilerini her yönüyle yaşamaktadır. AKP’nin tutarsız yaklaşımı, kafa karışıklığı zaten hissedilmekte olan ekonomik krizin derinleşmesine neden olmaktadır. - Türkiye ekonomisi, adeta zembereği bozulmuş bir saat gibi... Bütün göstergeleri bozulmuştur. Ancak bu nafile girişimler hiçbir işe yaramamış. Milletimiz açlık, yoksulluk kör kuyusunun dibine itilmiştir. - Türkiye ekonomisi kontrolden çıkmıştır. - Vatandaşlarımız günlük ihtiyaçlarını karşılamak için gelirlerinin üzerinde borçlanmaktadır. - AKP döneminde ortaya çıkan ekonomik büyüme, tüketici borçları tarafından satın alınmıştır. - Resmi rakamlarda yüzde 9,4’e ulaşan işsizlik, yükselen döviz karşımızdaki en temel sorunların göstergesidir. - 2008 Eylül ayında şirket ve kooperatif sayısı geçen seneye göre 4,321’den 3,609’a düşmüştür. - Kurulan işyeri sayısı yüzde 4,3 azalarak 3,646’dan 3488’e gerilemiştir. Kapanan işyerleri sayısı ise yüzde 70 artmıştır. - Reel kesim güven endeksi 2008 yılı ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 34,40 oranında azalmıştır. - Reel sektörün sipariş miktarı ise yüzde 36,9’a düşmüştür. VATANDAŞ DAHA ÇOK KEMER SIKACAK - Toplam dış borcun 284,4 milyar dolar olduğu göz önüne alındığında vatandaşlarımızın daha çok kemer sıkacağı anlaşılmıştır. - 2009 yılında büyüme rakamının yüzde 5’ten yüzde 4’e çekilmesi ufukta ümit verici bir gelişme olmayacağının bir kanıtıdır. - Siyasi yaşamında dünüyle bugünü arasında bir uyum olmayan Başbakan Erdoğan rest çektiği IMF’yi daha önce kutsamış, 'IMF’siz yerinizden kıpırdayamazsınız' diyerek IMF ile ne kadar yakın olduğunu göstermiştir. - IMF ile içli dışlı olan AKP, IMF sayesinde ayakta kalmıştır. Bu ani dönüşün içinde bulunduğumuz kriz ikliminde, güvensizliği daha da artıracağından şüphemiz yoktur. - Elbette katılımcı ülke olarak IMF’de kotası yaklaşık 1,8 milyar dolar olan Türkiye’nin IMF’ye ihtiyacı olabilecektir. BAŞBAKAN VATANDAŞIN NEFESİNİ KESTİ - AKP hükümeti yapılan uyarı ve ikazları hiç dikkate almamış, oyalama ile bugünkü aşamaya gelmiştir. - Beklentimiz Başbakan’ın bu davranışını gözden geçirmesi, geciken tedbirleri bir an önce almalıdır. - Bütün bunlara rağmen hükümet üyelerinden gelen çelişkili açıklamalar, IMF ile ilişkilerde tam olarak ne yapılacağının kararlaştırılamadığını göstermektedir. - IMF’ye ümük sıktırmayacağını söyleyen Erdoğan, zamlarla vatandaşımızın nefesini kestiğini anlayamamaktadır. DOĞALGAZ ZAMMI - Yılbaşından bu yana 5 kez zamlanan doğalgazdaki toplam artış yüzde 82.15’e ulaşırken, bu zamlar enflasyonu ona katlamıştır. - Petrol ve döviz fiyatlarındaki gerilemedeyken bu zammın neden yapıldığı anlaşılamamıştır. - Doların ateşi azalıyorken, petrol fiyatı azalıyorken vatandaşımızı soğuğa mahkum edecek bu zammı hükümet açıklamak zorundadır. - Kış bittikten sonra indirim yapılacağını söylemek sakat bir görüştür. - Başta BOTAŞ olmak üzere herkes bunun hesabını vermelidir. Sattığı gazın parasını tahsil edemeyen bir kurum haline gelen BOTAŞ, borçları için kredi kullanmak zorunda kalmaktadır.