Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında söylediği sözlerin Saadet Partisi'nin tabanına yönelik olduğunu söyledi. Acet, "Erdoğan, geçmişte, mesela 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parti yönetimi başka telden çalmasına rağmen, Saadet tabanından ciddi miktarda oy aldığını bilerek bu sözleri sarf ediyor" dedi.
Erdoğam, “Bu çatının altında olmasını arzu ettiğimiz partiler, eğer kendilerine başka bir yol veya yol arkadaşı seçiyorlarsa, onlara da ‘Güle güle’ demekten başka elimizden bir şey gelmez. Biz ümmetin ve milletin birliğini ve beraberliğini sağlamanın adımını atıyoruz” demişti.
Acet'in "Saadet Partisi’nde asıl karar verici kim?" başlığıyla (8 Mart 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
CHP, 16 Nisan referandumunda sandıklarda 147 bin görevli bulundurmuş.
Ana muhalefet partisinin sandık görevlisinin bulunmadığı sandık sayısı ise 4 binde kalmış.
Bu 4 bin sandıktan nasıl bir sonuç çıktı dersiniz?
Yüzde 54 oranında hayır oyu.
CHP’nin 16 Nisan kuşkularını tekrardan köpürtmek için ‘gayrı meşru referandum’ söylemine yöneldiği bugünlerde bu istatistiği hayli dikkat çekici bulduğum için yüksek takdirlerinize sunmak istedim.
Geçen haftadan beri bir takım muhalefet partileri arasında “bu ülkede seçim güvenliği yok” denilerek yürütülen trafiğin ‘seçimlere güvensizlik’ iklimini beslemek amacıyla yürütüldüğüne dair tezimi daha önce yazmıştım.
Bugün konumuz başka bir şey.
Saadet Partisi…
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu yıllar boyu ve haksız yere Sivas olaylarının baş sorumluları arasında gösterenler, şimdi kendisini omuzlarda taşıyıp stadyum turu yapıyorlar.
Temel beye, yıllarca rakip takımda top koşturduktan sonra kendi takımlarına transfer olan futbolcu muamelesi çekiyorlar.
2019’a giden yolda, özellikle son bir haftadır Saadet Partisi’nin vitrine çıktığını görüyoruz.
Sözcü gazetesi tarafından seçimlerin anahtar partisi ilan edilecek kadar prestijli bir parti haline geldi/getirildi Saadet.
Dün konuştuğumuz Ak Parti’nin önemli bir yetkilisi, “Saadet Partisi’nin bizimle ittifak arayışı hiç olmadı” dedi.
Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP ile yürütülen ittifak görüşmelerine partisi adına başkanlık eden Mustafa Şentop’un Temel Karamollaoğlu ile yaptığı o görüşmelerin sonunda Ak Parti’de oluşan hava böyle imiş.
Yani, hem cumhurbaşkanı, hem genel başkanlık yaptığı partisi, Saadet’e “Sizi aramızda görmek istiyoruz” demiş olmalarına rağmen, karşı taraftan bu teklife sıcak bir karşılık gelmemiş.
Erdoğan’ın önceki gün grup toplantısında Saadet Partisi’ni işaret ederek sarf ettiği şu cümleleri Ak Parti’de oluşan iklimin bir yansıması olarak okuyabiliriz:
“Bu çatının altında olmasını arzu ettiğimiz partiler, eğer kendilerine başka bir yol veya yol arkadaşı seçiyorlarsa, onlara da ‘Güle güle’ demekten başka elimizden bir şey gelmez. Biz ümmetin ve milletin birliğini ve beraberliğini sağlamanın adımını atıyoruz.”
Bu arada, bu sözlerin asıl muhatabının Saadet Partisi tabanı olduğunu da atlamayalım.
Erdoğan, geçmişte, mesela 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parti yönetimi başka telden çalmasına rağmen, Saadet tabanından ciddi miktarda oy aldığını bilerek bu sözleri sarf ediyor.
Madem Saadet Partisi bu kadar gündem oldu, benim bu yazıda dikkat çekeceğim bir hususun da bundan sonraki tartışmalara bir ışık tutmasını ümit edebiliriz.
Önce kestirmeden şunu söyleyelim:
Saadet Partisi’nde her ne kadar Temel Karamollaoğlu Genel Başkanlık koltuğunda oturuyor olsa da, asıl belirleyici aktör Oğuzhan Asiltürk’tür.
“Bu da nereden çıktı şimdi” diye soracak olursanız azıcık daha sabır talep ediyorum.
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’nın hayatında Saadet Partisi için oluşturulan bir kurul var:
Yüksek İstişare Kurulu.
Bu kurula parti politikalarını belirlemek, hatta genel başkan ataması yapmak ya da mevcut genel başkanı görevden uzaklaştırmak gibi çok güçlü yetkiler verildi.
Hoca, vefatına kadar bu kurulun başında yer aldı.
Erbakan’dan sonra ise, bu kurulun başına doğal aday Recai Kutan’ı küstürme pahasına Oğuzhan Asiltürk geldi/getirildi.
Yani kendisi, bir nevi Erbakan’ın veliahtı olmuş oldu.
Demem o ki, şu anda Genel Başkan Temel Karamollaoğlu olmasına rağmen, orada son sözü söyleyecek kişi Oğuzhan Asiltürk’tür.
Yakın zamanlarda karşımıza çıkan temel meselelerde de bu böyle olmuştur zaten.
Örneğin 16 Nisan referandumuna gidilirken parti yönetiminin tutumunu Asiltürk’ün yönlendirmesi belirlemişti.
“Evet demek de hayır demek de uygun değil” anlamına gelecek bir tutumdu o.
Bu konulara neden girdik?
Bundan sonrası için de Saadet Partisi ile iş tutacak olanlara, orada temel kararları Oğuzhan Asiltürk’ün vereceğini hatırlatmak için.
Bu önemli bir şey mi?
Herkes için olmasa da, Saadet Partisi’nden 2019 cumhurbaşkanı adayı olmak için nabız yoklayanlar için bu önemli.
Özellikle de Asiltürk ile yıldızları hiçbir zaman barışmamış olan aday adaylarının bu konuda şimdiden kafa yormalarında fayda olabilir.