Ahmet Altan (Taraf, 8 Mayıs 2012)
Önce inanamadık.
Bir hata vardır herhalde dedik, baktık hata yok.
Belki dili sürçmüştür, dedik, arada bir oluyor, sonra toparlıyor.
Yoo, ertesi gün aynı lafı aynı biçimde yeniden söyledi.
O zaman anladık ki ciddi bir sorunla karşı karşıya Türkiye.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bizim inanmakta zorluk çektiğimiz lafını “devletin kırmızıçizgilerini” sıralarken söylemişti.
“Tek millet, tek devlet, tek bayrak” diye başlamış ve “tek din” diye bitirmişti.
Diğer “tek”ler tartışılabilir.
Ama “devletin kırmızıçizgisi tek din” dedin mi ağır bir suç işlemiş olursun.
Bu, laiklikten çıkmak demektir, Anayasa’yı ve yasaları çiğnemektir.
Adam öldürmek nasıl suçsa, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin kırmızıçizgisi tek din” demek, devleti “din”le bağlamak, tek dinin dışındaki her inancı “suç” kabul etmek, vatandaşlarını “devletin”seçtiği dini benimsemeye mecbur bırakacağını açıklamak da öyle suçtur.
Hatta bana sorarsanız daha da ağır suçtur.
Çünkü böyle bir keyfilikle tek başına devletin “laik” yapısını değiştirmeye kalktığında bu toplum bölünür ve burası Lübnan’dan beter olur.
Çok adam ölür.
Çok kan dökülür.
Bir başbakanın arkasında yüzde elli oy da olsa ülkenin laik yapısını değiştirmeye kalkması, bunu söylemesi, buna kendi başına karar vermesi mümkün değildir.
Arkasında yüzde elli var ama karşısında da yüzde elli var.
Başbakan “laiklikten” çıkmaya kalktığında arkasındaki yüzde ellinin hepsini bulamaz.
Ama şu anda birbirleriyle hiçbir şekilde anlaşamayan kitleler, Kürt’üyle Türk’üyle, Müslüman’ı gayrımüslimiyle, Sünni’si Alevi’siyle, Kemalist’i demokratıyla, sağcısı solcusuyla “laiklik” etrafında birleşir.
Büyük bir cephe oluşturur.
Biz, “laiklik yetmez, demokrat da olmalıyız” derken, ilk başlarda bu görüşü destekleyen Başbakan şimdi “demokrasiyi boşver, laiklikten de vazgeçeriz” demeye getiren laflar ediyor.
Ne söylediğinin farkında mı yoksa şuursuzca mı konuşuyor, bunu bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, “laiklik” konusu, Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda rüzgârına fazla kapıldığı şımarıklığını aşar.
Ne Başbakan Erdoğan ne de başka birisi, Türkiye’de çok kanlı bir iç savaşı göze almadan Türkiye’yi laik bir düzenden çıkartacak adımı atabilir.
Başbakan’ın medyası ve AKP’nin “muhafazakâr” tabanı, Başbakan’ın her tavrını, her sözünü hiçbir eleştiri süzgecinden geçirmeden alkışlıyorlar ama bu sınırsız destek bizi bir kaosa doğru sürüklüyor.
Bugün Erdoğan’ı destekleyen Anadolu sermayesi bir daha düşünsün bence, bu iç savaş patlarsa ortada ne sermaye kalır ne Türkiye.
AKP yöneticisi Hüseyin Çelik dün Lale Kemal’in sorusu üzerine, “Beşer şaşar, dil sürçmesi olabilir... Laik bir ülkede tek din iddiasında ve imasında bulunmak eşyanın tabiatına aykırıdır” diye bir açıklama yaparak durumu toparlamaya çalıştı ama Çelik’in açıklaması durumu toparlamaya yetmez.
Erdoğan bunu bir defa söylemedi, “dil sürçmesiyle” açıklanabilecek bir durum yok ortada.
Biliyorum AKP yöneticilerinin çoğu koltuklarını kaybetme kaygısıyla Erdoğan’ın keyfilikleri karşısında ezildikçe eziliyorlar ama eğer bu dizginsiz gidişe dur diyemezlerse oturacak koltuk da bulamazlar.
Ciddi bir tavır almak, ciddi bir açıklama yapmak, Başbakan’ı da açıklama yapmaya zorlamak mecburiyetindeler.
Başbakan açıkça suç işliyor.
Korkarım Başbakan Erdoğan nerede duracağını kestiremeyecek bir coşma içinde, bir tür “kendi kendine tapınma” ayinleriyle akıl ve mantıktan kopuyor, her şeyi yapabileceğini, her şeyi söyleyebileceğini sanıyor.
Kendi kendine hayranlığın yarattığı zehirli buğulanma onun gerçekleri görmesini zorlaştırmaya başladı.
Tabii karşısında ciddi bir muhalefet olmaması da bunu kolaylaştırıyor.
Sadece CHP’yi söylemiyorum, BDP de bu keyfiliğe ciddi ataklarla karşı çıkamıyor.
Muhalefetin bu zebunluğu, Erdoğan’ın şuursuzlaşmaya başlayan keyfiliğine çok geniş bir alan açıyor ve Başbakan sonunda “tek din” diyebilecek bir cürete kavuşuyor.
Siz, Başbakan “devletin kırmızıçizgileri” arasında “tek din”i de sayınca muhalefetten güçlü bir ses çıktığını duydunuz mu?
Eğer böyle durumlarda baştan kuvvetli ve etkileyici bir şekilde karşınızdakini uyaramaz ve onu durduramazsanız, sonra iş hiç kimsenin durduramayacağı bir yere varır.
Başbakan freni patlamış kamyon gibi gidiyor.
Başta AKP yönetimi, tabanı, medyası olmak üzere herkes susarsa, bu gidişe engel olmazsa, uyarmazsa, durdurmazsa öylesine korkunç biçimde çarparız ki tarihimizde bir eşine rastlanılmamış bir hercümerç yaşarız.
Laikliği terketmeye kalkan bir Türkiye, sadece bölgenin değil dünyanın dengelerini altüst eder.
Bunun sonuçlarını tahmin edemiyor musunuz gerçekten?
Gördüğünüz şey sizi ürpertmiyor mu?
Bela geliyorum diyor.
Ama bu bela, görülmemiş derecede kanlı olur, bugün susmaktan yana olan herkes de bunu aklına yazsın bence.