ERDOĞAN: KOMPLOYLA GELEN BEDELİNİ ÖDER İSTANBUL (A.A)

-ERDOĞAN: KOMPLOYLA GELEN BEDELİNİ ÖDER İSTANBUL (A.A) - 16.01.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletin desteğiyle, tercihiyle, hayır duasıyla gelenin, bedelini millete ödeyeceğini, ama komployla, üfürmeyle, medyanın şişirdiği yelkenle gelenin de bedeli gidip, oralara ödeyeceğini belirterek, ''Aramızdaki fark bu. Şimdi, ufaktan ufaktan o bedel ödeniyor'' dedi. Erdoğan, Sinan Erdem Spor Spor Salonu'nda düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, 28 kavşak ve yol, 3 spor salonu, 2 metro istasyonu ve 3 adet stadın bağlantı tüneli toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, dün akşam saatlerinde Seyrantepe Stadı'nın açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlattı. ''Biz bütün bunları yaparken anamuhalefet partisi ve muhalefet ne yapıyor, onlar da bol bol laf üretiyor. Onlar laf, biz eser üretiyoruz. Farkımız bu'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:  ''Şunu çok açık daha önce söyledim, 'Manşetle gelen, manşetle gider' demiştim. Yine aynı şeyi söylüyorum. Bizi manşetler getirmedi, 'Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz' dedik. Milletin desteğiyle, milletin tercihiyle, milletin hayır duasıyla gelen, bedelini millete öder. Biz buyuz. Ama komployla gelen, üfürmeyle gelen, medyanın şişirdiği yelkenle gelen de, bedeli gider, oralara öder. Aramızdaki fark bu. Şimdi, ufaktan ufaktan o bedel ödeniyor.'' Anamuhalefet partisinin kurultayında, bazı gazetecilerin ayakkabılarını çıkararak, masaların üzerine çıkıp gözyaşları içinde alkış tuttuklarını ifade eden Erdoğan, ''Bu gazeteciler, alkışla kalmadılar, sonra da tıpkı genel başkanları gibi iftirayla, hakaretle, hatta sokak ağzı küfürlerle, partizanlıklarını gösterdiler. İşte geçen hafta da ödüllerini aldılar. Bu ülkenin Başbakan'ına, bakanlarına, hükümetine, en ağır hakaretleri eden, bunu da köşesinde yazacak kadar ileri giden, aynı zamanda Basın Konseyinin de başında olan şahıs, anamuhalefet partisinden rozetini aldı. Bu nasıl Basın Konseyinin başkanı. Kimmiş candaş medya, kimmiş yandaş medya, hepsi ortaya çıkıyor. Dökülmeye başladılar lime lime. Hayırlı olsun... Bunların hepsi bizim hareketimiz için güzel gelişmeler.'' -CHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞINA YAPILAN ATAMA- Ragıp Nebil İlseven'in CHP İstanbul İl Başkanlığına atanmasını da değerlendiren Erdoğan, ''İl başkanlığına getirdikleri şahıs, 2001-2004 yılları arasında TMSF'de görev almış. TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, bu şahısla ilgili yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle yargılanması için rapor hazırlamış. Raporun altında kimin imzası var biliyor musunuz? O dönem CHP Milletvekili olan, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu üyesi olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun'' dedi. ''Dün 'yolsuzluk yaptı, yargılansın' diyorsun, bugün partisinin en önemli ili olan İstanbul'un il başkanlığına aynı kişiyi getiriyorsun ve Türkiye'nin medyadaki en önemli grubunun CEO'sunu oraya koyuyorsun. Kim candaş medya, yandaş medya, bunlarla pazarlıkta ortada'' diye konuşan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunların ortaya attıkları yolsuzluk iddialarının ne kadar ciddi, ne kadar samimi olduğu işte bu olaydan belli. Siyaset tarihimizde, rekor sürede çark etme başarısı CHP Genel Başkanı'na aittir. Öyle görünüyor ki bu rekor bir daha kolay kolay kırılamayacak. 'Başörtüsü' dedi, akşam çark etti. 'Genel af' dedi, 'U dönüşü' yaptı. 'Dersim'de analar ağlasın' diyen arkadaşı için, 'gereğini yapmalı' dedi, sonra geri vitese taktı. 'Genel başkan adayı değilim' dedi, çıktı ertesi gün genel başkan adayı oldu. 'Havuzlu villa' dedi bize saldırdı bir de baktık ki beyefendinin, kendi havuzlu villası çıktı. 'Çarşaf liste' dedi, blok liste uyguladı. 'Suçludur, yargılansın' dedi, getirdi İstanbul'a il başkanı yaptı. Halk oylamasında herkesi 'hayır' demeye çağırdı, kendisi gidip oy kullanamadı.'' CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, RTÜK Kanunu'nun 25'inci maddesinden dolayı, hızını alamadığını ve kendilerine hakaret ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''25'inci maddenin CHP'nin koalisyon ortağı olduğu dönemde yasaya konduğunu bilmiyor. Anamuhalefet partisinin lideri, arkasındaki tüm o yapay rüzgara, tüm o üfürmelere rağmen, hiçbir konuda tutarlılık görüntüsü vermiyor, veremiyor. Biz her zaman söylüyoruz, Türkiye'de bir muhalefet boşluğu var. Muhalefet, siyaset üretemediği için iftira üretiyor, yalan üretiyor, hakaret üretiyor. Biz her zamanki gibi takdiri yüce milletimize bırakıyoruz. Benim milletim, haziran geldiğinde, sandık kurulduğunda, kendisine hizmet üretenle, iftira üreteni en iyi şekilde ayırt edecektir.''