"Ergenekon davası çöktüyse, iktidar hangi 'askeri vesayeti bitirmek'le övünüyordu?"

"Ergenekon davası çöktüyse, iktidar hangi 'askeri vesayeti bitirmek'le övünüyordu?"

Habertürk yazarı Umur Talu, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin, 274 sanıklı Ergenekon davasında, "Örgüt yok, hukuka aykırı delilller var" hükmüne vararak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını hem usul, hem de esas bakımından bozmasına ilişkin olarak, "Yargıtay kararıyla 'Dava esastan çökmüştür' deniyor. İktidar, bu dava(lar) sayesinde 'Askeri vesayeti bitirmek'le övünmedi mi? Madem dava esastan çökmüştür, o vakit İktidar nasıl hiçbir şey olmamış gibi ayakta dik durabilir? Hiçbir utancı, özrü, özeleştirisi, hesap verme ameliyesi olmaz mı?" diye sordu.

Umur Talu'nun Habertürk'te "Dava çökmüştür… İktidar ayaktadır!" başlığıyla yayımlanan (23 Nisan 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:

“İktidar”ın ilk 5 yılını “darbe ihtimali” ile geçirdik.

2007’den 2013’e “darbecilere darbe”yle geçirdik.

2013’ten itibaren “darbecilere darbe yapanların darbeci olduğu”yla ve“darbecilerin başka darbeciler tarafından yapılan darbe teşebbüsünün kumpas kurbanı olduğu”yla geçirmeye koyulduk.

Bu arada gördüğünüz gibi “İktidar” hiç yanılmıyor.

Hep her şeyi bilen, her şeyin en iyisini ve doğrusunu bilen, öteki herkesi cehaletle, müsveddelikle, hainlikle suçlayan o.

Yanıltılmış, yanılmış, yanıltmış ama her zaman hiç yanılmaz olduğuna inanmamızı bekleyen o!

Nitekim Ergenekon’da “Savcıysa savcı” olanlar artık “Hakim!”

Ergenekon savcıları ise “Hain!”

Yani savcılar milleti yanıltmış, kumpas kurmuş, artık “terör örgütü üyesi” bile sayılıyorlar; lakin o gün “Ben de savcıyım” diyenler daha da terfi etmiş!

***

Yargıtay kararıyla “Dava esastan çökmüştür” deniyor.

Fakat “esas” ne?

“Esas”ın içinde “İktidar esansı” da yok mu?

“İktidar” da milleti bu davaya inandırmadı mı, inandırmak için uğraşmadı mı?

Bu dava(lar) sayesinde “Askeri vesayeti bitirmek”le övünmedi mi?

Şimdi “kumpasçı, darbeci, casus, hain, terör örgütü üyesi” denen hakim, savcı ve polis şeflerini o makamlara bizzat getirmedi mi?

Madem dava esastan çökmüştür, o vakit İktidar nasıl hiçbir şey olmamış gibi ayakta dik durabilir? Hiçbir utancı, özrü, özeleştirisi, hesap verme ameliyesi olmaz mı?

***

Bugün “darbeci” dediklerinle işbirliği yapıp dün “darbeci” dediklerini halledeceksin…

Sonra bugün ikincileri “kumpas kurbanı” ilan edip birincileri halletmeye soyunacaksın…

Ama hiç utanmayacaksın!

Ya herkesi bir ötekine karşı kullanıp çöpe atacak, perişan edecek kadar zeki, çevik, ahlaklı ve de pişkin olmak lazım…

Ya durmadan kandırılacak, yanılacak, yanıltılacak, yanıltacak kadar ne yaptığını bilmez, şaşkın, saf, naif olmak şart.

Normal hukuk devleti ve demokrasiye ikisi de bir noktadan sonra çok ağır gelir ama zeytinyağı gibi hep su üstüne çıkınca İktidar hafifliyor olmalı!

(Şahsi kanaatim, adı, planı, hiyerarşisi ne olursa olsun 2002’den beri “darbe tasavvur, heves, plan ve tasarıları” olduğu yönünde. İnancım hep böyle. Bu tabii ki yargılamanın eksik, geçersiz; hele hele yargılanan, mahkum edilen kimi insanın tamamen masum olduğu gerçeğini değiştirmez. İktidarın, ortağının ve dönemin hayatını, hayatından yıllarını çaldığı, haysiyetiyle oynadığı herkese tazminat ve hesap verme yükümlülüğünü de!)

Yazının tamamı için tıklayın