Ergenekon duruşmasında tutuklu sanıklar soruları yanıtladı

İstanbul 13. Ceza Mahkemesince görülen "Ergenekon" davasının bugünkü duruşmasında tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım ve Mehmet Demirtaş, mahkeme heyetinin sorularını yanıtladı. Savunmaları sırasındaki bazı açıklamalarına yönelik sorular yöneltilen tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin, Osman Yıldırım'ı tanıyıp tanımadığı sorusuna, "Hayatımda görmedim" cevabını verdi. Tekin, mahkeme heyetinin, "Danıştay saldırısının öncesinde sabaha karşı saat 01.00-01.50 arasında telefonundan 64 mesaj çekilmesinin nedenini sorması" üzerine, bunun arkadaşından gelen ve hoşuna giden bir mesaj olduğunu, bu nedenle tanıdıklarına bu mesajı gönderdiğini söyledi. Mesajın içeriğini tam hatırlayamadığını, ancak "yine mor dağlara bulut çöküyor, o dağlarda kalanlar bilir" şeklinde ifadeler bulunduğunu, kendisi de asker kökenli olduğu için bu ifadelerin hoşuna gittiğini anlatan Tekin, "Ben de ne kadar aynı görüşte olduğum insan varsa bu mesajı gönderdim. Danıştay saldırısının bir gece öncesine gelmesi ise bir tesadüf olmuştur" diye konuştu. Muzaffer Tekin, Özel Harekat Dairesi Eski Başkanvekili İbrahim Şahin'le bağlantısına yönelik de Tekin, Şahin'in ismini Tuzla Piyade Okulu'nda Özel Harekat Kursunda eğitim alanlardan biri olarak tanıdığı bir teğmenden duyduğunu, aynı dönemde Hüseyin Kocadağ'ın da burada eğitim aldığını bildiğini belirterek, daha sonra 1999 yılında bir arkadaşının vesilesiyle şahsen de tanıştığını bildirdi. Tekin, "Vatansever bir insandır. Ölene kadar arkasında olacağım" dedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün, "Neden sizin büronuza geldi?" sorusuna da, "Aynı düşüncede olanlar bir olmak istiyorlar. Murat Karayılan mı gelecekti efendim?" yanıtını verdi. Tekin, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Aslan'ı tanıyıp tanımadığı yönündeki soruya karşılık Tekin, "Ben Alparslan Aslan'ı Danıştay saldırısından 1,5 yıl önce görmüştüm en son. Büromun olduğu handa hukuk bürosu vardı. Saldırıyı duyduğumda 'acaba bu avukat Alparslan, o avukat mı bir arıyayım' dedim. Daha sonra bunu söylediğim kardeşim, 'iyi ki aramamışsın' dedi" ifadesini kullandı. Oktay Yıldırım Tutuklu sanıklardan Oktay Yıldırım da bilgisayarından elde edilen bir dosyada Muzaffer Tekin'den neden "Albay" diye bahsettiği yönündeki soruya ilişkin, Tekin'den asla albay diye bahsetmeyeceğini, kendisinden gıyabında "Muzaffer Paşa" diye söz ettiğini, yüz yüze görüşmelerinde de "komutanım" dediğini söyledi. Kuvayı Milliye 1919 Derneği ile bağlantısının sorulması üzerine Yıldırım, derneğin düzenlediği, iddianameye de konu olan pikniğe gittiğini, bu piknikte "Türkiyeli" adlı bir derginin çıkarılmasıyla ilgili görüşüldüğünü, ancak bu derneğe herhangi bir üyeliğinin bulunmadığını öne sürdü. Yıldırım, bir yazısında geçen, "Yeni operasyonlar gelebilir" ifadesinin sorulması üzerine de, Hrant Dink cinayetini işleyenlerin esas amacının "Dink'i değil Türkiye'deki ulusalcılığı ve milliyetçiliği yok etmek" olduğunu savunarak, "Hrant Dink'i öldürdüler. Karşı görüşten de birini de öldürüp iki grubu sokaklara dökebilirler, karşı karşıya getirebilirler şeklinde bir projeksiyon yazısıydı o yazı" diye konuştu. Tutuklu sanıklardan Mehmet Demirtaş da Ümraniye'deki bir evde bombaların bulunduğu gün niye güvenlik güçlerinin kendisini aradığı ve sorguladığına ilişkin yöneltilen soruları yanıtladı. Demirtaş, bu evin kendisinin 3 yıl önce ikamet ettiği bir ev olduğunu ve bazı resmi evrakların ve mektupların hala bu eve geldiğini söyledi.