Ergenekon davasının ikinci duruşmasına usul tartışmaları damga vurdu. Sanıklardan Kemal Kerinçsiz’in avukatı, avukatların baskı altında olduğunu, telefonlarının dinlediğini, e-postalarının izlendiğini belirterek, “Mahkeme avukatlarının görevini sağlayacak önlemleri almalı” talebinde bulundu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Şengün “Hâkimin dinlenmediğini kim iddia edebilir" deyince, büyük alkış aldı.
Bu kez kargaşa yoktuSilivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki ikinci duruşmada, pazartesi günü yapılan ilk duruşmadaki kargaşa yaşanmadı. Salon büyütüldüğü için herkese yer vardı ve giriş çıkışlar daha düzen içindeydi. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ile eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Yalçın Alemdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu 46'sı tutuklu 86 sanığın yargılandığı ''Ergenekon'' davasının ikinci duruşması sabah saat 09.30'da başladı. Köksal Şengün'ün başkanlığındaki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın duruşmasına tutuklu sanıklar ile bu dava kapsamında tutuksuz yargılanan, ancak başka suçtan tutuklu bulunan Tufan Gülaltay ile sanık avukatları katıldı.
Müdahillik talepleri değerlendirildi Duruşmada, ilk oturumda müdahillik talebinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı Basın Yayın A.Ş'nin aralarında bulunduğu 6 kurum ve kişiyi temsilen avukatları da hazır bulundu. Oturumda söz alan tutuklu sanıklardan Bekir Öztürk, avukatının savcılar tarafından taciz edildiğini öne sürerek, bu durumu protesto etmek için duruşmaya avukatsız katıldığını söyledi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de zorunlu olarak avukat bulunması gerektiğini, avukatsız savunmasının alınamayacağını bildirdi. Bunun üzerine Öztürk savunmasının alınacağı zaman bir avukat temin edeceğini kaydetti. Duruşmada ayrıca avukat Özkan Yücel, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal için ayrı olarak müdahillik talebinde bulundu. Yücel, Birdal'ın daha önce uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşam tehlikesi geçirdiğini, bu saldırının sadece yaşam hakkına yönelik olmadığını, toplumun nezdinde insan hakları yöneticisine ''gözdağı'' verilmek istendiğini düşündüklerini kaydetti.
Bilgisayar ve F klavye istediler Oturumda söz alan bazı sanık avukatları da görüntülü diz üstü bilgisayarlarının duruşma salonunda kullanmak istediklerini ifade ederek, görüntülü olmayan bilgisayarlara belgeleri yüklemenin çok zor olduğunu, rahat çalışmaları için görüntülü olan kendi bilgisayarlarının duruşma salonuna alınmasını talep ettiler. Bazı sanıklar da duruşmaya konan yayın yasağının kaldırılmasını istedi. Tutuklu sanık Vedat Yenerer'ın avukatı Vural Ergül de duruşma salonundaki bilgisayarlarda bulunan iddianamenin word formatında olmasını ve ''F'' klavye konulmasını istedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmada geçen oturumda sunulan mahkemenin ve heyetin reddedilmesi yönündeki taleplerin kabul görmediğini hatırlattı.
Savcı taleplere katılmadı İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, müdahil taleplerinde bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP milletvekilleri Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel ile İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal'ın taleplerini ''suçtan zarar görmedikleri'' gerekçesiyle reddini istedi. Savcı yine müdahil talebinde bulunan Dicle Anter, Pervin Buldan, Sait Şirin'in de aralarında bulunduğu bazı kişilerin taleplerinin de kabul edilmemesi yönünde görüş bildirdi. Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesinin müdahillik talebinin de ilgili soruşturma kapsamında ele geçirilen dokümanların hedef gösterme olarak değerlendirilemeyeceği ve suçtan doğrudan zarar görülmediği gerekçesiyle reddini talep etti. Savcı Pekgüzel, İHD İstanbul Şubesi, Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nun da müdahillik taleplerinin reddi yönünde görüş bildirdi. Mehmet Ali Pekgüzel, Şebnem Korur Fincancı'nın talebinin ise kişisel bilgilerin kaydedilmesi ile ilgili davanın sanıklarından Ümit Sayın ve Behiç Gürcihan hakkında dava açıldığını ifade ederek, Fincancı'nın bu gerekçeyle davayla katılma talebinin kabulü yönünde görüş bildirdi.
Heyet, ara vermeksizin talepleri değerlendirdi Savcının müdahillik taleplerine ilişkin görüşlerini dile getirmesinin ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, duruşmaya ara vermeksizin talepleri değerlendirmek amacıyla heyetle birlikte odalarına çekildi. Mahkeme heyeti, yapılan değerlendirme sonucunda Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, Yeni Gün Haber Ajansı Basın Yayın A.Ş ile Şebnem Korur Fincancı'nın ''suçtan zarar gördükleri'' gerekçesiyle müdahillik taleplerinin kabul edilmesine karar verdi. Mahkeme, diğer müdahillik taleplerini ise kabul etmedi. Doğu Perinçek'in Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmaları yönündeki talebi de reddedildi. Mahkeme, daha sonra duruşmaya saat 13.30'a kadar ara verdi.
Avukatlardan itiraz Saat 13.30'da yeniden başlayan duruşmada, ara karar okunurken sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı, 'Lütfen karar vermeyin' diye bağırdı. Bu sırada diğer avukatlar da bağırmaya başlayınca mahkeme ara kararı okumayı bıraktı. Mahkeme, önce avukatların taleplerinin alınmasını kararlaştırdı. Avukatlar, pazartesi de dahil olmak üzere bugün de henüz iddianamenin kabul kararının açıklanmadığını, bu nedenle duruşmanın başlamış sayılamayacağını ve verilen tüm kararların geçersiz olması gerektiğini söylediler.
Hakime alkış Ergenekon davasında usul tartışmaları yapılırken Kemal Kerinçsiz’in avukatı, avukatların baskı altında olduğunu, telefonlarının dinlediğini, e-postalarının izlendiğin belirterek, “Mahkeme avukatlarının görevini sağlayacak önlemleri almalı” talebinde bulundu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Şengün “Hâkimin dinlenmediğini kim iddia edebilir” yanıtını verdi. Şengün’ün bu yanıtı salonda büyük alkış kopmasına neden oldu.
TRT yayınlasın talebi Sanık avukatları Ergenekon davasının TRT’nin bir kanalında yayınlanması talebinde bulundular. Tutuklu sanık Oktay Yıldırım da terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a tanınan yargılama koşullarının kendilerine tanınmasını isteyerek şunları söyledi: “Yanımda getirdiğim evrakları kullanamıyorum. Ailem buraya gelemiyor. Eli kanlı terörist bir avukat ordusu ile savunulurken, ömrünü vatanına adamış, bu uğurda yaralanarak gazi ünvanı almış olan bana bu hak verilmiyor. 16 ay sonra savunma hakkımı kullanacakken yapılan bu kısıtlamalar yargılanma aleniyetine gölge düşürüyor. Tutuksuz sanıklara soru sormak, tanık gösterme ve suç duyurusunda bulunma hakkım elimden alınıyor. Bir taraftan müebbet hapisle yargılanırken diğer tarafta kendimi savunacağım şartlar oluşturulmuyor."
Tuncay Güney kim? Tutuklu sanık Kerinçsiz’in avukatı Kadir Kartal iddianamede adı geçen Tuncay Güney’in kim olduğunu sordu. Kartal, “Tuncay Güney kim CIA mi yoksa MOSSAD ajanı mı? Neden burada yok. Burada hukuk iğfal edilmiş durumda” dedi
Ergenekon sözcüğü kullanılmasın Kadir Kartal, mahkemenin "Ergenekon" kelimesinin bu davayla birlikte anılmasının önlenmesi için bir karar alınmasını istedi. Kartal, sözcüğün şuurlarda olumsuz bir etki, bir görüş olarak yer almaması için alınacak kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasını da istedi.
Yetkisizliğe red, duruşma Silivri'de Mahkeme Başkanı Şengün, yetkisizlik talebine ilişkin sanıkların yapmış olduğu itirazların reddedildiğini, mahkeme salonunun değiştirilmesi istemini de sanıkların adil yargılanma haklarına zarar gelmemesi için kabul edilmediğini açıkladı. Mahkeme, yetkisizlik talebinin yanısıra, sanık avukat Kemal Kerinçsiz’in müdafilik talebinin de reddine karar verdi. Tutuksuz sanık İlhan Selçuk’un avukatı Uğur Alacakaptan’ın önceki duruşmada Ergenekon davasının Silivri dışında daha büyük bir mahkeme salonunda yapılması gerektiği yönündeki talebi de karara bağlandı. Mahkeme Başkanı Şengün, bu talebi sanıkların haklarına ve yargılanmasına zarar gelmemesi açısından reddettiklerini belirterek şunları söyledi: “Sanıkların halen 1.5 yıldır tutuklu olması, sorgularının bu süre zarfında yapılmamış olması, istenen şartlarda bir duruşma salonunun yapılmasının uzun bir süre alacağı, bu durumun sanıkların haklarına adil yargılanmalarına zarar vereceği, bu nedenle taleplerin reddine oy birliğiyle karar verildi" dedi.
Sizi kimse terbiye edemezDaha sonra duruşmada tutuklu sanıkların kimlik tespiti işlemine geçilmesi kararlaştırıldı. Kimlik tespiti öncesi mahkeme sanıkları müdahil avukatlarının yanına oturttu. Müdahil avukatları buna tepki gösterdi. Sanık avukatları yer sorunu çıkartan müdahil avukatların sanıkların yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirterek, “Burada geçen her dakika sanıkların zamanından çalıyor. Meslektaşlarımı, dünden beri maraza çıkaranları terbiyeye davet ediyorum” diye uyardılar. Bunun üzerine müdahil avukatları “Bizi kimse terbiyeye davet edemez” yanıtını verince Mahkeme Başkanı Şengün’ün, “Efendim, sizi kimse terbiye edemez” diye müdahale etmesi salonda gülüşmelere neden oldu.
Bilgisayar tartışmasıSanık avukatı Hüseyin Buzoğlu, savcıların önünde bilgisayar bulunduğunu ve kimsenin onların bilgisayarında kamera olup olmadığını kontrol etmediğini, beş sanık avukatına ise bir bilgisayar düştüğünü belirterek, “Bize güvenilmiyor mu?” diye tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı Şengün, “Sizin talebinizi yetkililerle görüşüp karara bağlayacağız” dedi.
İLGİNÇ DİYALOGLAR YAŞANDIMahkemede tutuklu sanıkların kimlik tespiti sırasında da ilginç diyaloglar yaşandı. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e sıra geldiğinde mahkeme kayıtlarını alan CD’nin bitmesinin üzerine duruşmaya ara verildi. Sanıkların ortalama gelirinin bin ile bin 500 YTL olduğu gözlendi. En fazla gelire sahip olan sanık ise Semih Tufan Günaltay oldu. Günaltay, aylık gelirinin 21 bin YTL olduğunu söyledi.
Maaşıma zam geldi, onu da ev sahibi istiyorTutuklu sanık Sami Hoştan ticaretle uğraştığını aylık 8-9 bin dolar geliri olduğunu söyledi. Tutuklu sanık Doç. Dr. Emin Gürses aylık gelirinin tutuklanmadan önce 3 bin YTL olduğunu, tutuklandıktan sonra maaşlara yapılan zamla maaşının 3 bin 400 YTL’ye çıktığını, onu da ev sahibinin istediğini söyledi. Sanıkların çoğu sabıkasız olduğunu söylerken, Semih Hoştan, Semih Tufan Günaltay, Ümit Oğuztan sabıkalı oldukları belli oldu.
Küçük'ün aylık geliri 3 bin 200 YTLTutuklu sanıklar arasında yer alan emekli Tuğgeneral Veli Küçük aylık 3 bin 200 YTL emekli maaşı bulunduğunu, oturduğu evin banka kredisiyle satın alındığını ve halen krediyi ödediğini söyledi.
Şu anda bir evim yokTutuklu sanıklardan Aydın Yüksek soruşturma kapsamında televizyonlarda ‘terörist’ olarak gösterildiği, ev sahibinin bu nedenle kendisini evden çıkarttığını, şu anda oturduğu bir evi bulunmadığını söyledi. Sanıklardan Fikret Emek ise, tutuklanmadan önce Ankara’da oturduğunu, olaylar nedeniyle ailesinin duyduğu rahatsızlıktan dolayı, ailesinin Eskişehir’e taşınmak zorunda kaldığını ifade etti.
Poyraz: Evim Silivri CezaeviTutuklu sanık Ergün Poyraz, mahkemeye vereceği bir ev adresi bulunmadığını belirterek, “Evim artık Silivri Cezaevi” dedi. Mahkeme Başkanı Şengün, “Evinizi kapattınız mı?” diye sorunca Poyraz, “Dağıldı, eşyalarım fakirlere verildi. Bir ev adresi veremiyorum” yanıtını verdi. Poyraz daha sonra annesinin ev adresini verdi.Tutuklu sanıklardan Mahmut Öztürk, mahkeme başkanının “Sabıkan var mı” sorusuna, “Şu anda yok” yanıtını verdi.
Başkan şaşırdıGazeteci Vedat Yenerer de kimlik tespiti sırasında, "Gazeteci yazarım. Kitaplar yazıyorum. Prodüksiyon şirketim var. İnternet sitem var. Eşimin konfeksiyon şirketinde yöneticilik yapıyorum" deyince, mahkeme başkanı, "Bunların hepsi bir arada oluyor mu?" diye sordu.
Görüm dışarı çıkarıldıDuruşmada, iddianamenin okunmasına geçilmeden önce sanık ve avukatlarına söz verildi. Söz verilen tutuklu sanık Hüseyin Görüm'ün avukatı Mithat Gökçe, müvekkilinin tahliyesini talep etti. Bu sırada Hüseyin Görüm ayağa kalkarak, "Desene benim davam hak davası" şeklinde bağırdı. Bunun üzerine salondaki askeri görevliler Görüm'e müdahale ederek, ağzını kapattı. Görüm sarf ettiği sözler nedeniyle mahkeme heyetince salondan çıkartıldı. Tekrar söz alan avukat Gökçe, müvekkilinin sağlık durumunun kötü olduğunu ve "paranoyak" davranışlar sergilediğini söyledi.
Tahliye istemlerine redDuruşmada, tahliye taleplerine ilişkin görüşünü bildiren savcı, bu istemlerin reddine karar verilmesini istedi. Heyet, tahliye taleplerini görüşmek için duruşmaya ara verdi. Mahkeme heyeti daha sonra yaptığı açıklamada tahliye taleplerini reddederek, duruşmayı 27 Ekim Pazartesi gününe erteledi.
Kim, ne ile suçlanıyorDuruşmaya yeni salonİstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Ergenekon davasının görüldüğü Silivri Cezaevi’ndeki duruşma salonunda yapılan değişiklikleri basına tanıttı. Salondaki kalabalık yüzünden yaşanan kargaşayı hatırlatan Çolakkadı, “İlk günkü tecrübeye göre yeni düzenlemeler yapıldı. Şimdi sıkıntı olmayacak” dedi. İşte Çolakkadı’nın verdiği bilgilere göre duruşma salonunda yapılan düzenlemeler:
Telefonlar bina dışına taşındı “Duruşma salonunun hemen dışındaki ikinci salon, duruşma salonuna dahil edildi. İlk duruşmanın yapıldığı iç salonda sanık ve avukatların oturması için 243 kişilik yer var. İç salonun bitişiğindeki dış salonda ise 162 kişi oturabilecek. Dış salondakiler iddia makamını ve ön salonu görebilsin diye bir LCD ekran konuldu. Artık toplamda 405 kişinin oturabileceği bir imkan var. İç ve dış salon birlikte ‘L’ şeklinde bir duruşma salonu olarak kabul edilebilir. Duruşma sırasında 2 bölüm arasındaki kapı da mahkemenin takdirine göre açık bırakılabilir. Ancak dış salonda da duruşma sırasında uygulanan kuralların geçerli olacak. Bu nedenle duruşmanın düzeni dikkate alınarak daha önce dış salonda bulunan ankesörlü telefonlar bina dışına çıkarıldı. Salondaki çay ocağı da hizmet vermeyecek.”
6 ajans ve her sanığa 3 avukat Kargaşa yaşanmaması için farklı önlemler de alındı. Duruşmayı salonunda sadece Anadolu Ajansı, Doğan Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Cihan Haber Ajansı, Dicle Haber ajansı ve ANKA Haber Ajansı’na izin verilecek. Diğer basın kuruluşları ise salon yanındaki alana kurulan LCD ekrandan duruşmayı izleyebilecek. Ayrıca her sanık için de duruşma salonuna sadece 3 avukat girebilecek.
Şahin: ‘Yeni spor salonu yapalım’ Adalet Bakanı M. Ali Şahin de yeni bir duruşma salonu yapılabileceğini söyledi: “Bunu hemen yapabiliriz. Ancak, Silivri Ceza İnfaz Kurumları içinde bir ilköğretim okulumuz var. Burada, orada görev yapan personelimizin çocukları eğitim görüyor. Önümüzdeki yıllarda, buraya bir spor salonu yapmayı düşünüyorduk. Bu salonu öne çekip duruşma için kullanabiliriz. Ama bunu 2-2.5 ayda yetiştirmek koşuluyla.”
Eski büyük davalarda da aynı kargaşa yaşanmıştı Ergenekon duruşmaları kargaşayla başladı. Geçmişte de bazı büyük davalarda kargaşa yaşanmıştı. Kimisinde avukatlar mahkeme salonunu terk etti, kimisinde sanıklar mahkemeye güvenmediklerini açıkladı.
Avukatlar salonu terk etti 24 Aralık 1981 tarihinde yüzlerce sendikacının yargılandığı ’DİSK Davası’ başladı. Aylarca süren duruşmaların sonucunda sanıkların çoğu beraat ederken diğer sanıkların hakkındaki suçlamalar da zaman aşımına uğradı. Duruşmanın ilk günü mahkeme heyetinin aldığı bir karar duruşma salonunu gerdi. DİSK davası avukatların protestosu ile başlayan duruşmada savcı, 52 sanıklı davada 78 avukat bulunmasına karşı çıktı ve avukat sayısının sanık sayısına indirilmesini istedi. Mahkeme de bu yönde karar verince, avukatlar salonu terk etti. Mahkemenin ilk gününde askeri savcılığın daha önce salıverdiği 10 sanığın tutuklandığını ve sanıklardan Abdullah Baştürk’ün reddi hakim talebin reddedildi.
Güvensizlik tartışması 16 Temmuz 1971’de Ankara 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde başlayan ve Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmesi kararıyla sona eren davada sanıklar Sıkıyönetim Mahkemesi’ne güvensizliklerini bildirmiş, talepleri reddedilmişti.