Ergenekon Savcısı: Tehdit ediliyorum!

Ergenekon Savcısı: Tehdit ediliyorum!

 Sabancı Center cinayetlerinin tetikçisi Mustafa Duyar, uzun süre kaçtıktan sonra Türkiye'ye nakledilmek üzere Suriye'de teslim oldu. Ancak Duyar, konulduğu Afyon Cezaevi'nde açıklamalar yapmaya hazırlanırken öldürülerek susturuldu. Bu derin cinayeti üstlenen Vedat ve Nuri Ergin kardeşlerin, isyan çıkardıkları Afyon Cezaevi'ndeki koğuş penceresine çıkarak “Bu devlet bize Mustafa Duyar'ı öldürttü” diye bağırmaları hafızalardan silinmedi. Duyar cinayetinin perde arkası aydınlanmamışken, “derin devlet” iddiaları konusunda bugüne kadarki en geniş soruşturma ve davaları açan Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, bu kez “şikâyetçi' olarak ifade verdi. Şikâyetçi Ergenekon Savcısı, şikâyet edilen Vedat Ergin, gerekçe de “sürekli tehdit” olunca, konu büyük bir önem kazandı.

Kamuoyunda “Karagümrük Çetesi” olarak bilinen Ergin kardeşlerin küçüğü Vedat Ergin, 22 Ocak’ta Kandıra Sulh Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşısına çıktı. Savunmasını yaparken, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu bazı kamu görevlilerini kastederek, "Hepsinin anasını avradını ..." diye bağırdı.

'Sürekli tehdit alıyorum' diyen Zekeriya Öz şikâyetçi oldu

Duruşma hâkimi bu sözleri tutanağa geçirince Vedat Ergin hakkında “kamu görevlisine hakaret” suçundan soruşturma açıldı. Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma sırasında talimatla Zekeriya Öz'ün ifadesine başvurdu. İfadesinde, "Şüpheli Vedat Ergin tarafından, cezaevinden sürekli şahsıma tehdit ve hakaret dolu mektuplar almaktayım" diyen Savcı Öz, şikâyetçi olduğunu sözlerine ekledi.

Öz'ün ifadesi üzerine Vedat Ergin hakkında aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 15 Eylül’de görülen ilk duruşmada Vedat Ergin, Veli Küçük hakkında çarpıcı sözler sarf etti.

'Öz'ün tespihinden hoşlanmadım'

Savunmasında, o güne dek medyadan tanıdığı Zekeriya Öz'ün 22 Mayıs 2008'de celp çıkararak kendisini ve ağabeyini ifade vermeye çağırdığını söyleyen Vedat Ergin, savcının odasında yaşananları şöyle aktardı:

"Savcı Öz, Ergenekon davası hakkında ifademi alırken, APS ile kendisine bir CD gönderildiğini, CD'nin Veli Küçük ve benimle ilgili olduğunu söyledi. Ben de, 'Takın seyredelim, Veli Küçük'le irtibatımın ne olduğunu göreyim' dedim. Birlikte CD'yi izledik. Benim 'Beni Veli Küçük'e sorun' şeklindeki sözlerim de vardı. Görüntülerle ilgili ifademi verdim. Ne Veli Küçük'ü, ne de bir başkasını suçladım. Savcı Öz bana 'Vedat, ben sizi yakından takip ediyorum. Ailenizde en aktif olan sensin, bunlarla bağının olacağını da şahsen düşünmüyorum. Ama APS ile bu CD'nin gelmesi kafamı karıştırdı' dedi. Ben de kendisine ifademi verdim. Ama cezaevine döndükten sonra, Zekariya Öz'ün makam odasında benimle konuşurken tespih çekmesi beni rahatsız etti. Bir savcıya yakışacak portre görmedim. Her şey normal giderken, geçen sene Ramazan ayının ilk üç günü, Fox TV ana haber bülteninde o CD gösterildi. Savcı Öz, bana o CD'nin APS ile kendisine gönderildiğini söylemişti. O yüzden görüntülerin televizyonda yayınlanması beni çok rahatsız etti. Bununla ilgili olarak Zekeriya Öz hakkında, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikâyette bulundum. Onu sevmediğimi söyleyerek gıybette bulundum. Fakat kendisine tek kelime hakaret etmedim."

'Biz Veli Küçük’ü suçlamadık'

Savcı Öz'ün, Ergenekon iddianamesinde kendileri hakkında ithamlarda bulunduğunu öne süren Vedat Ergin, mahkemedeki savunmasını şöyle sürdürdü:

"İlk iddianame kabul edildiğinde, içeriği birkaç gün medyaya geniş biçimde yayınlandı. Öz, iddianamede Mustafa Duyar'ı bize Veli Küçük'ün veya derin bir oluşumun öldürttüğünü iddia ediyordu. Ağır suçlamalarda bulunmuştu. Bizi derin güçlerin tetikçisi gibi lanse etmişti. Hak etmediğimiz ithamlar bizi üzdü. Bununla ilgili olarak davaya bakan mahkemeye, önce 10 sayfa, sonra da 205 sayfa dilekçe yazdım. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'e 17 sayfa ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'e de 19 sayfa dilekçe yazdım. Bunların hepsinde Zekeriya Öz hakkında şikâyette bulundum. Zekeriya Öz'ün bize izlettirdiği CD, Uşak Cezaevi'ndeki olaylar sırasında çekilmişti. Uşak isyanı sırasında kolluk kuvvetleri kamera ile çekim yapmışlardı. O görüntülerin de, Uşak Başsavcısı ve heyeti tarafından çözümü yapılarak, mahkemeye teslim edilmişti. Fakat, Öz'ün bize izlettirdiği görüntüler bunların içinde yoktu. Biz de, savcı Öz'den, o görüntüleri çeken ve sekiz senedir saklayanları tespit etmesini istedik. Veli Küçük, Ergenekon davasında savunmasını yaparken, bizi savcıların yönlendirdiğini söyledi. Tüm kutsal değerlerim üzerine yemin ederim ki, ne ben, ne ağabeyim Veli Küçük hakkında zerre kadar suçlayıcı bir beyanda bulunmadık. Bu jandarma görevlilerine de sorulabilir.”

'Veli Küçük özür dilemezse ipini çekeceğim'

“Biz kimsenin elemanı, adamı değiliz. Bunu Veli Küçük iyi bilmelidir ve bilir” diyen Vedat Ergin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Veli Küçük, savunması sırasında bizi savcılarla işbirliği yapıyor konumuna sokmak istedi. Bu, benim ve ağabeyimin zoruna gitti. Veli Küçük, kendisi için ne yaptığımızı bilse ayağımıza öper. Zamanı geldiğinde bunlar ortaya çıkacaktır. Utanan o olacaktır. Veli Küçük'ü bu şekilde kim yönlendiriyorsa, Veli Küçük'e bu ifadeleri kim söyletiyorsa, Zekeriya Öz'ün bunu araştırıp ortaya çıkarması gerekir. Veli Küçük, Silivri Mahkemesi'nde ifade verdikten sonra ben de cezaevinin bahçesine çıkıp, Zekeriya Öz hakkında slogan atmaya, hakaret etmeye başladım. Ve bunu her yerde devam ettirdim. Çünkü işbirliği lafı kanıma dokundu. Şu anda Veli Küçük, böyle konuşarak bizi Zekeriya Öz'e karşı kışkırtmaya mı çalışıyor, diye düşünüyorum. Ya da Veli Küçük'ün bize karşı bir açığı var da bunu mu kapatmaya çalışıyor? Veli Küçük, 60 yaşında bir adamdır, 40 sene şerefli ordumuza hizmet etmiştir. Bu kaseti sekiz sene kim sakladı o bilmiyor muymuş? Birileri Veli Küçük'ü dar ağacına çıkarmış. İpini bizim çekmemizi, altındaki sandalyeyi bizim tekmelemizi bekliyorlar. Veli Küçük bize karşı bulunduğu haksız ithamlar nedeniyle özür dilemezse, ipini de çekeceğim, altındaki sandalyeye tekmeyi de vuracağım. Bir yerlerde onun kalemi de kırılmıştır, bunu açıklıkla söylüyorum. O, kalemini kıran cenahın kim olduğunu iyi biliyor.”

'Elimizde Mustafa Duyar’ın kaseti yok'

Savunmasında, “Zekeriya Öz'ü günahı kadar sevmediğini” söyleyen Vedat Ergin, şu ifadesini şöyle sürdürdü:

“Ben tanıklık da sevmem. Yıllardır sanık olmuşum, sanık olmak hoşuma gidiyor. İşimizin olmadığı bir davada onurumuzun zedelenmesi çok zorumuza gitti. Vallahi Veli Küçük değil, isterse Yaşar Büyük olsun bizim sabrımızı kimse taşırmasın. Biz onurumuz ve intikamımız için mücadele ediyoruz. Aksi takdirde, Mustafa Duyar öldüğünden bu yana bizim ve ailemizin başına gelen bütün faili meçhul olayların, provakasyonların, bütün ölüm olaylarının Veli Küçük ve cenahının olduğunu düşünmeye başlarım. Ve intikamını da fersah fersah alırım. Zekeriya Öz'ün bu konularda derin bir araştırma yapmasını talep ediyorum. Saygı duyduğum kurumlar, kendilerini saygımızı yitirmemiz için ellerinden geleni yapmaya başladılar.Bu arada, kardeşimiz Sami Tokur'un Mustafa Duyar'ı öldürmeden önce, onu sorgulayıp kasete aldığını düşününler yanılıyor. Bizde kaset maset yok. Mustafa Duyar'ın hamileri, rahatsız olmasınlar. Rahat olsunlar. Savcı Öz de, benden şikâyetçi olduğunu söylüyor. Gayet doğaldır. Yalnız ifadesinde, 'Vedat Ergin cezaevinden bana mektuplar yazıp, tehditler ve hakaretler ediyor' demiş. Buna katılmıyorum. Bu külliyen yalandır. Bunu ispatlamaya davet ediyorum. Zekeriya Öz'e dilekçe ve mektuplar yazdım. Müşteki bunlarda ne yazdığımı beyan etsin, bunları siz de görün. Haklarımı aramak ve kendimi savunmak haraketse buna diyecek bir şey yok tabii. Öz'ün oyuna gelmemesini talep ediyorum.”