Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, yeniden yargılanmaları gündemde olan Ergenekon tutuklularının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın hükmün “sanık lehine” bozulması için Yargıtay’a başvurmasını öngören CMK 310. maddenin uygulanması tartışmalarıyla ilgili olarak, “Bizi celladımızın insafına mı terk etmek istiyorlar” dediğini aktardı.
Feyzioğlu cezaevinde kendisine ''Tahliyeler ne zaman olacak?'' diye sorduklarını, kendisinin de ''20 seneden, 30 seneden önce'' yanıtını verdiğini söyledi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Silivri Cezaevi'nde İlker Başbuğ, Bilgin Balanlı, Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan'la görüştükten sonra açıklama yaptı.
Feyzioğlu şunları söyledi:
Bir süredir artık devlet krizi almış bu krizden çıkış için TBB olarak ciddi bir formül arayışı içindeyiz. Hukuk devletini yeniden tesis için devletin yerinden çıkmış çivilerini yeniden çakmak için çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'na bir öneri sunduk. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kumpas açıklamalarıyla gündeme düşmüş konu gündemdeydi.
Yolsuzluk soruşturmasının en sıkı şekilde götürülmesi lazım.
Biz TBB olarak Adli Kolluk Yönetmeliği değişikliğinin iptali için dava açmış ve yürütmeyi durdurma kararıyla önemli bir aşama kaydetmiştik.Fakat bu konuyu şu anda mücadelesini verdiğimiz diğer konuyla karıştırmamak gerektiğini düşünüyoruz.
Yolsuzluk soruşturmasını takip etmek ayrı bir konudur.
En yetkili ağızlar yargının içinde bir paralel yapılanma var demişse ve TSK’ya kumpas kuruldu diye en yetkili ağızlarda cümleler sarf edilmişse bizim bunu duymazdan, görmezden gelmemiz mümkün değildir.
Kendinizi bir odaya bir gün kilitleyin, bakın neler düşünüyorsunuz?
Duymayın, görmeyin diyenlere 'kendinizi bir odaya bir gün kilitleyin bakın neler düşünüyorsunuz?' diye soruyoruz.
Elimizde cayır cayır yanan sorun şudur. Temmuz 2012’de özel görevli mahkemelerin kaldırılmasına karar verilirken aynı anda bir büyük yanlışlık yapıldı ve bu mahkemelerin ellerindeki işleri bitirinceye kadar çalışmalarına karar verildi. Fevkalade yanlış oldu.
Bahsettiğimiz değişiklik geçici 2. Madde değişikliğidir. Bu yüzden bugün Türkiye’de ciddi bir hukuk trajedisi yaşanmaktadır.
Biz geçici 2. Madde olmasaydı fikrinden yola çıkarak bir yasama çözümü ve yargının yine kendi onurunu temizleyeceği bir formül sunuyoruz. Geçici 2. maddenin kaldırılması suretiyle özel görevli mahkemeler tamamen kapatılacaktır. Şu an özel görevli mahkemelerce verilmiş ve Yargıtay’da görülmekte olan henüz kesinleşmemiş karaların bozulması ve yeniden yargılanması sağlanacaktır.
Yine Temmuz 2012’den sonra verilmiş ve kesinleşmiş olan davalarda bu hükümleri anti demokratik olan mahkemeler vermiş olduğu için yeniden yargılamanın yolu açılmaktadır.
Bugün gazetelerde başka bir çözümden bahsedildi. Sayın Sabih Kanadoğlu’nun iyi niyetinden şüphem yok. Sayın Başbuğ, Balanlı, Perinçek ve Özkan’la görüştüm. 'Bizi celladımızın insafına mı terk etmek istiyorlar' diye cevapladılar. Biz dünyayı gerçekleri gören gözlüklerle bakmaktan başka çaremiz yoktur.
Türkiye’de çift başlı yargıyı sonlandırmadığımız ve mahkemelere bu davaya yeniden bakacaksın diye yasama emri getirmediğimiz takdirde çözüm olmayacaktır. Mahkumiyet kararları üzerine birer çivi daha çakılmış olacaktır.
Önümüzde bir af görülmemektedir. Suçsuz insanlar af değil adil yargılama ve beraat istemektedirler. Af bir seçenek olmaktan çıktığında geriye bu işi yargı yoluyla temizlemekten başka çözüm kalmıyor.
Sayın Başbuğ ve konuştuğum diğer dostlar şunu söylüyor: ''Biz bu hükümlerin hukuka aykırı olduğunu zaten biliyoruz.'' 'Ama en yetkili ağızlardan TSK’ya kumpas kurulduğu itiraf edildiğine göre hükümlerin şekli meşruiyeti dahi kalmamıştır' diyorlar.
Hükümetin Başbakanı, Başdanışmanı dahi tamam yeniden yargılama yapılmalı kanaatine gelmiştir. Bugüne kadar bunu söylememiş olmalarını bugüne kadar biz hep birlikte eleştirmedik mi. Bugün bunu söylüyorlarsa hadi gelin bunu hep beraber çözelim diyoruz.
Kanunla tutukluluğa son verme pek mümkün görünmüyor. Yargıyla tahliyeyi sağlamak gerekiyor. Yasama organı tutuklulukta azami süreyi 2 yılla sınırlayan bir düzenleme yaptığı takdirde yargının tahliye karar vermesi mümkün olacaktır. Yeniden yargılama başladığında ise yeniden yargılamaya başlananlar hükümlü sıfatları kalkıp yeniden yargılanan kişilere dönüşecekleri için mahkemelerin tahliye kararı vermesi mümkün olacaktır.
TBB’nin en önemli önerilerinden biri gerekçesiz tutuklama ve mahkumiyet kararları sebebiyle AİHM ve AYM tarafından verilen tazminat kararlarının bu keyfiliği yapan hakimlere karşı rücuen dönmesi gerekliliğidir.
Bu yapılırsa bütün hakimler insan haklarına saygı için birbirleriyle yarış içine gireceklerdir.
Tahliyeler ne zaman olacak diye içeride bana soruldu. Şunu söyleyebilirim 20 seneden 30 seneden önce…
Bugün düğmeye basılırsa Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun önüne gidecek. Hüküm burada bilinen bütün adil yargılama hakkı ihlal edilen bir hüküm.
Hazırlanmış pişmiş bir yemek var. Biz yemeği değiştirelim diyoruz.
Yani 310. Madde Yargıtay Başsavcısı'nın işleteceği bir madde. Şu ana kadar işletmedi. İşletse önce Dairesi'ne gidecek. Bu Daire, Balyoz'da onama kararı veren daire. Bu Daire'de ne değişti de bir bozma bekleyeceksiniz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ya derse ki bir çivi de ben çakıyorum. Biz en başından itibaren adil yargılanma istiyoruz. Bu genel olarak yargıya güvensizlik değil. Biz özel görevli mahkemelerden olan güvensizlik.
Bu kanunu bir hafta on beş günde çıkartırlar. Ardından Yargıtay görev noktasında bir günde bozar genel mahkemeler de aynı gün kararını verir ve tahliye eder.
Görüştüğüm kişiler bu yeni formülün işleyeceği düşüncesindeler. Peşine düşülmesi takip edilmesini düşünüyorlar. Evet yolsuzluk soruşturması sonuna kadar ama sakın birileri bizi yolsuzluk soruşturması yapılıyor diye takasa kalkmasın.
Çalışma toplantımızı sayın Başbakan ve Adalet Bakanımızla 1,5 saat yaptık. Adalet Bakanımızla uçaktaydık. Yol haritası üzerinde konuştuk. Görüşmelerimiz çalışma toplantılarına dönüşecek.
Diğer siyasi partilerden randevular talep edildi. Meclis Başkanımızla Çarşamba günü görüşeceğiz.
El birliği ile bu sorunu çözeriz diye düşünüyorum.