Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, 12 Nisan 2007 yılında New York Havalimanı polisi tarafından Osman Hilmi Özdil'in ele geçirildiği bilgisayarındaki isimlerin FBI tarafından Türkiye'ye verildiğini söyledi. Bu olayı Ergenekon sürecinin başlama tarihi ile ilişkilendiren Özkök, listedeki isimleri, "Saner Fruy, Habib Ümit Sayın, Mustafa Balbag, Sevgi Ereral, Kemal Kednasig, Tamen Ünal, Emin Şirin, Kemal Yavuz" şelinde sıraladı.
Türkiye'ye teslim edilen listenin nereye gittiğinin 10 yıl sonra anlaşıldığını ifade eden Özkök, "17-25 Aralık ve özellikle de 15 Temmuz darbesinden sonra alınacaktır. Bu iki Türk, 12 Nisan günü, “tutuklanacak insanların” listesini Pensilvanya’ya götürmüş... Onayını alıp dönüşe geçmişti... Yani Ergenekon kumpaslarının başlama işareti o hafta verilmişti..." ifadesini kullandı.
Ertuğrul Özkök'ün "O günden 2 ay önce FBI’ın Türkiye’ye verdiği liste" başlığıyla (4 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Şimdi geriye, 2007 yılına gidiyoruz...
O yılın 18 Nisan günü, New York Havalimanı polisi, bir Türk’ün üzerinde bir laptop bilgisayar ele geçirir...
O gün kontrol sırasında, şüphe (veya bir ihbar) üzerine bilgisayarına el konulan kişi Osman Hilmi Özdil adlı bir Türk’tür...
Ancak Amerikan polisi o gün bir başka şey daha tespit etmiştir...
Bu şahıs ondan önce New York’a gelen bir başka Türk’le irtibat halindedir...
Onun adı da Murat Karabulut’tur...
Her ikisi ondan 6 gün önce New York’a geldiklerini söylemişlerdir.
New York’ta bu bilgisayarın ele geçirildiği günü tekrar ediyorum:
18 Nisan 2007....
Geliş tarihlerini de bir kenara yazalım...
12 Nisan 2007...
Bilgisayarda çeşitli notlar arasından bir de liste çıkar...
O günlerde Türk ve Amerikan istihbaratlarının ilişkileri iyidir...
Türk yolcunun üzerinden çıkan liste ve 14 sayfalık belge, 5 Kasım 2007 günü bir FBI yetkilisi tarafından elden Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Müdürü Ufuk Gürsoy Yavuz’a teslim eder...
Bilgisayardan çıkan listede birtakım tuhaf isimler vardır.
Saner Fruy... Habib Ümit Sayın... Mustafa Balbag... Sevgi Ereral... Kemal Kednasig... Tamen Ünal... Emin Şirin... Kemal Yavuz...
Bazı isimler çok basit bir şekilde şifrelenmiştir...
Mesela Saner Fruy aslında Şener Eruygur’dur...
Mustafa Balbag’ın Mustafa Balbay olduğunu ise zekâsı en kıt insan bile anlayabilirdi.
Sevgi Ereral aslında Sevgi Erenerol, Kemal Tednasig ise Kemal Kerinçsiz’dir.
Peki bu listenin, biri sigorta acentesi görevlisi, öteki kimya öğretmeni iki Türk’ün üzerinde ne işi vardı?
Şimdi geri dönüp Amerika Birleşik Devletleri’ne giriş tarihlerine tekrar bakalım...
Tarih 12 Nisan 2007...
O gün Türkiye’de, bütün Cumhuriyet tarihimizin en vicdansız kumpasının başlangıç vuruşunun yapıldığı, 12 Haziran 2007 gününden 2 ay öncesidir... 12 Haziran 2007 günü polis Ümraniye’de bir evde el bombaları bulacaktır...
Bu olay, adalet tarihimizin en büyük yüz karası olan Ergenekon sürecininbaşlama tarihidir...
Ve onu izleyen günlerde New York’ta yakalanan iki Türk’ün üzerinde çıkan bu basit şifreli listedeki isimlerin her biri teker teker gözaltına alınacaktır.
Nedir bu...
Bu sorunun tam cevabı, 17-25 Aralık ve özellikle de 15 Temmuz darbesinden sonra alınacaktır.
Bu iki Türk, 12 Nisan günü, “tutuklanacak insanların” listesini Pensilvanya’ya götürmüş... Onayını alıp dönüşe geçmişti...
Yani Ergenekon kumpaslarının başlama işareti o hafta verilmişti...
Peki ben bu olayı nerede okudum...
Geçen ay çıkan bir kitaptan...
Üstelik kitabın yazarı muhalif bir kimlik değil...
İktidarı destekleyen Star gazetesinin yazarı Ersoy Dede...
Bu bölümde, asıl büyük ihanetin hikâyesi çok çarpıcı biçimde anlatılmış...
Ama kitapta sorulmayan bir soru var...
FBI bu bilgiyi Türk istihbaratına vermiş de, o günün Türk istihbaratı ne yapmış?
O günden sonra yapılan vicdansız soruşturmalar, açılan davalar, evlerinden alınan kanserli kadınlar, Türkan Saylan hocalar...
“Ergenekon örgütünün kasası” denilip de, kanserli olduğu halde ölünceye kadar hapiste çürütülen Kuddusi Okkır’lar...
Tutuklanmayı onuruna yediremediği için başına sıkıp, şerefiyle ölmeyi tercih eden Ali Tatar Yarbaylar...
Özel konuşmaları yandaşlara servis edilip gözaltına alındığı için kahrından ölen 80 yaşındaki İlhan Selçuk’lar...
Hayatının 5 yılını hapiste geçirmek zorunda kalan gazeteciler... Ve Türk ordusunu çökertecek şekilde hayatları kaydırılan şerefli subaylar, öğretmenler, memurlar...
Evet bu ihanetin ilk adım hikâyesini, 2017 yılında çıkan kitabında* Ersoy Dede’den öğrendim...
Yani o listenin ele geçirilmesinden tam 10 yıl sonra...
O gün New York Havalimanı’nda ele geçirilip bilgisayarı içindeki bilgileri Türk istihbaratına verilen Osman Hilmi Özdil kimdi?
Hiçbiriniz tanımıyor değil mi...
Ya size “Kozanlı Ömer” desem...
Hani şu adını ilk defa 17-25 Aralık 2013’ten sonra duyduğumuz “FETÖ’nün Emniyet imamı...”
Eee tabii, FBI, FETÖ’nün Emniyet imamının üzerinde bulduğu bilgileri, FETÖ’nün emrindeki istihbaratçılara verirse onlar ne yapar...
Sümen altı mı yaparlar...
Hayır onu bile yapmazlar...
Anında yok ederler...
Ederler de benim şu merakım nasıl giderilir hiç bilemem...
O günün İçişleri Bakanı, MİT Müsteşarı, Başbakanı...
Onların hiç mi haberi olmamıştır bu bilgilerden...
Eh bu insanların çoğu 17-25 Aralık 2013, bir kısmı ise 15 Temmuz 2016’ya kadar o görevlerde kaldığına göre...
Demek ki ruhları bile duymamış...
(*) Ersoy Dede: “MİT TIR’ları İhaneti”, Görüş Yayınları, 2017
Ersoy Dede’nin kitabının adı “MİT TIR’ları İhaneti”.
Ama kitap çok daha geniş çerçeveli bir FETÖ ihanetini anlatıyor.
Çok bilgi, isim, yer, zaman, tarih var. Bu kitapla ilgili görüşlerimi, gözlemlerimi yarın anlatacağım...
- MİT TIR’ları baskını neydi?
- Bu baskınlar gerçekten ihanet miydi?
-Bu baskınları yazan gazeteler ve gazeteciler için ne diyebiliriz?
- Kitabın güçlü ve zayıf yanları nedir...
Yarın...