Adalet Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerine idam ve açlık grevi tartışmaları damga vururken, tepkiler ve sorular üzerine Bakan Sadullah Ergin, idam cezasının geri getirilmesiyle ilgili herhangi bir çalışma yapılmadığını açıkladı.
BDP’lilerin katılmadığı sekiz saatlik görüşme maratonu sırasında, MHP’li vekiller, Ergin’e, “Terör suçları için idamı geri getirin destek verelim hodri meydan” diye rest çektiler. CHP ve MHP’liler, “Bakanlığınızda idam cezasının geri getirilmesi için çalışma yapılıyor mu?” diye sordular. Ergin, “Şu anda bizim bakanlığımızda bu yönde yapılan bir çalışma yoktur. Evet kamuoyunda tartışılıyor, Sayın Başbakanımız ifade etti ama şu anda bakanlığımızda yapılan böyle bir çalışma söz konusu değildir” dedi. Ergin şunları söyledi:
“1982 Anayasa değişikliğinde terör suçları idam cezası kapsamındadır ama yasa yapılırken terör suçluları idam istinasından çıkarılmıştır. Bunu da teslim edelim. Parlamento’dan bu geçerken koalisyon hükümeti vardı. Buna destek veren vermeyen milletvekilleri olmuş olabilir. Bunun üzerinden ne olur siyaset yapmayalım. Biz de yapmayalım, siz de yapmayın.
Bu çalışmalar, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği’nin aradığı birtakım kriterleri karşılamak üzere yapıldı. 3 Ağustos 2002’deki yasal düzenlemeden sonra artık idamın uygulaması kalmamıştır. Yasal olarak uygulama imkanı kalmayan, pratiği kalmayan bu yapının 2004 yılında Anayasa’daki değişikliği yapılmıştır. Bu değişikliği de Ak Parti yapmıştır. Onu da ben söylüyorum. Değişikliği yaparken pratik olarak, kanunen, yasal olarak idam cezasının infazı mümkün değildi. Bu, 2002’de yapılan değişiklikle olmuştu. 2004’te de Anayasa bu kanuna uygun hale getirildi”
Yargılanma dilini değiştiren bir düzenlemeye müsaade etmeyiz. Böyle bir talebimiz de yok. Yargılama dili Türkçe’dir. Yargılama dili değişmeyecek değişme ihtimali de yoktur. Fransa’da çalışan Türk işçisi anadili Türkçe ama Fransızcaya hakim. Bu kişi kendini daha iyi ifade edebildiği dilde yani Fransızca savunma yapabilecek. Bu anadil değildir. Sözlü savunmasında kendisini daha iyi ifade edeceği dilde, İngilizce, Fransızca, Kürtçe savunma yapılabileek. Takdir Komisyona ve Genel Kurul’a aittir.”
Bakan Ergin, CHP’li Ömer Suha Aldan’ın komisyondaki “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın gözaltına alınması sonrasında Sayın Başbakan sizi çağırıp ‘HSYK’ya git hepsi görevlerinden istifa etsinler’ dedi mi? HSYK üyeleri de bunun üzerine toplantı yapıp ‘Biz istifa etmeyeceğiz, yönetime aynen devam edeceğiz, ne yaparsanız yapın’ dediler mi? Siz İbrahim Okur’la (HSYK 1. Daire Başkanı) bu konuda özel bir görüşme yaptınız mı?” iddialarına ise “gerçek dışı tamamen reddediyorum” dedi. Ergin Hürriyet’e, şunları söyledi:
“Eskiden hakimlik yapmış bir kişinin böylesine mesnetsiz, hiçbir dayanağı olmayan bu iddiaları dile getirmiş olmasını esefle karşıladım ve hiç yakıştıramadım. Büyük bir üzüntü duydum. Bu iddiaları da ilk defa kendisinden duydum. Kesinlikle gerçek dışıdır. Ne Adalet Bakanı ne böyle bir konunun muhatabıdır, ne de HSYK ile böyle bir görüşme olmuştur. Tamamen afaki. Hiçbir şeyi ile ayağı yere basmayan gerçeklik payı olmayan bir iddiadır”
Ergin belediyelerle ilgili soruşturmalarda ayrımcılık yapıldığı eleştirileri üzerine de Bakan Ergin, soruşturmaların yüzde 40.3’ünün AK Parti, yüzde 29’unun CHP, yüzde 15’inin MHP ve yüzde 6.4’ünün BDP’li belediyeler hakkında olduğunu söyledi.
Ergin sorular üzerine uzun tutukluluk süreleri ve tutuklu gazeteciler konusunda ise Türkiye’ye haksızlık yapıldığını savundu. Ergin, “Uzun tutuklulukta Avrupa Konseyi ülkelerinin ortalamasındayız ama arzu ettiğimiz noktada değiliz. 128 bin mevcuttan, 32 bin 386’sı tutuklu. Kalanı hüküm. Cezaevindekilerin yüzde 74,36’sı artık hükümlü”