Ergin: İsrail'le bilek güreşini Erdoğan kazandı

Ergin: İsrail'le bilek güreşini Erdoğan kazandı

Sedat Ergin, Hürriyet Gazetesinde yayımlanan yazısında "Türkiye’nin İsrail açısından vazgeçilmezliği bir kez daha kendisini ortaya koymuştur" diyerek "bilek güreşinden galip çıkan Türkiye olmuştur" ifadesini kullandı.

Ergin, özrün ardından Türkiye'nin kazanımlarının arasında "Doğu Akdeniz’deki enerji sorunlarından Suriye’ye dönük muhtemel bir istihbarat işbirliğine ve Batı ile ilişkiler"i saydı.

Sedat Ergin'in Hürriyet Gazetesi'nde yayımlanan yazısı ( 26 Mart 2013) şöyle:

 

Ülke, kendi cumhurbaşkanı uluslararası bir toplantıda yerleşik diplomatik ölçülerin dışına çıkan bir azarlamaya muhatap olursa, bu harekete nasıl karşılık verir? Bu hadiseden sonra bütün gözler, İsrail’in Erdoğan’ın bu çıkışına vereceği tepkiye çevrilmişti. İsrail, Erdoğan’ın hareketini sineye çekti.

* * *     Bu olaydan herkesin çıkardığı sonuç, İsrail’in Türkiye ile bir krizi göze alamadığı gerçeği oldu. Türkiye ile ilişkisinden sağladığı çıkarları, İsrail’in terazisinde, Türkiye’ye bir tepki gösterme ihtiyacına kıyasla daha ağır bastı.

Bu çıkar denklemi İsrail’in 31 Mayıs 2010 tarihindeki Mavi Marmara saldırısından sonra girilen ve neredeyse üç yıla yayılan krizin aşılması için geliştirilen formülde de değişmemiştir. İsrail’in hiçbir insanlık ölçüsüyle bağdaşmayacak şekilde 9 Türk vatandaşını öldürmesinin mazur gösterilebilir hiçbir yönü yoktu. İsrail’e düşen, bu hareketinden dolayı açık bir özür dilemek olmalıydı. Bunun altına düşen hiçbir formül Türkiye açısından kabul edilemezdi.

Sonuçta, Türkiye’nin İsrail açısından vazgeçilmezliği bir kez daha kendisini ortaya koymuştur. Deyim yerindeyse, bu bilek güreşinden galip çıkan Türkiye olmuştur.

Ortadoğu, bir taraftan Arap Baharı’nın sarsıntıları, diğer taraftan Irak ve Suriye’nin çözülme sürecine girmeleri ile birlikte büyük bir depreme sahne olurken, İsrail, bölgenin en önemli güç merkezi konumundaki Türkiye ile barışmayı tercih etmiştir.

* * *     Kuşkusuz, bu olaydan kazançlı çıkan öncelikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Elde ettiği diplomatik bu sonuç, “İsrail’e bir kez daha haddini bildiren siyasetçi” kimliğini pekiştirerek içte yelkenlerine biraz daha rüzgâr dolduracaktır.

Bu anlamdaki etki yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmayacak, özellikle Davos sonrasında Arap Sokağı’nda kendisiyle ilgili yayılan sıcak bakış daha da kuvvetlenecektir.

İsrail ile normalleşmenin Türkiye’nin bölgedeki manevra sahasını ciddi bir şekilde genişleteceğini de görmek gerekiyor. İsrail ile ilişkilerin donmuş bir durumda seyretmesi, Türkiye’nin bölgede rol oynayabilme iddiasına, bu alandaki yeteneğine de ciddi bir sekte vurmaktaydı. Daha önceden İsrail ile Arap dünyası arasında diyaloğa, barışa köprü olabilme iddiası, köprünün bir ayağı çöktüğü için boşlukta kalıyordu.

Bu bağlamda köprünün yeniden kurulmaya başlanmasıyla birlikte İsrail ile varılan mutabakatın Ankara cephesinde Hamas’ı mutedil bir çizgiye çekme çabasını da içereceğini anlıyoruz. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e verdiği çarpıcı mülakatta, anlaşmanın bir koşulunun Hamas’ı kastederek “Gazze’nin İsrail’i vurmayı sonlandırması” olacağını söylemesi, işin içinde Hamas’ı ikna boyutunun da bulunduğunu gösteriyor.

* * *      Kuşkusuz İsrail ile ilişkilerini normalleştirirken, Türkiye de pek çok yarar elde edecektir. Buradaki kazanımlar Doğu Akdeniz’deki enerji sorunlarından Suriye’ye dönük muhtemel bir istihbarat işbirliğine ve Batı ile ilişkilere kadar pek çok alana yayılacaktır.

Bunlar içinde en önemlisi, İsrail ile normalleşmenin Türkiye’nin ABD ile ilişkilerini de rahatlatacak olmasıdır. Türkiye’nin kendisine kapılarını kapaması İsrail’in canını yakıyordu ama bu ülke de karşılığında özellikle ABD cephesinde Musevi lobisi üzerinden Türkiye’nin çıkarlarına pekâlâ zarar verebileceğini hissettiriyordu. Kabul edelim ki, bu nedenle Türkiye-ABD ilişkilerinde ciddi bir sancı yaşanıyordu. En basitinden, Başbakan Erdoğan’ın yapmak istediği ABD ziyareti bile gerçekleşemiyordu. Şimdi Beyaz Saray’dan davetin hemen çıkacağı anlaşılıyor.

Amerika da kazançlıdır. Adım adım büyük bir kaosa doğru yol alan Ortadoğu’da bu kadar büyük bir istikrarsızlığı göğüslemek durumundayken, bu tablonun üstüne bir de Türkiye-İsrail çatışmasının eklenmesi Amerika’nın tahammül edebileceği bir durum değildi. Türkiye-İsrail ekseninin rayına oturtulması, bu bakımdan ABD’ye derin bir nefes aldırmıştır. Başkan Barack Obama da iki müttefikini barıştırarak bu sonucu kendi başarı hanesine yazmıştır.

Galiba herkes sonuçtan memnun gözüküyor.