-ERGİN: YARGITAY VE DANIŞTAY BU YÜKÜ KALDIRAMAZ TBMM (A.A) - 08.02.2011 - Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Yargıtay ve Danıştayda geçen sürelerin, vatandaşları bezdiren, adalet beklentilerini boşa düşüren uygulamalar olduğunu belirterek, ''Yargıtay ve Danıştayın bu iş yüküyle, bu kadroyla devam etme şansı yok'' dedi. TBMM Genel Kurulunda, Yargıtay ve Danıştayın daire, üye sayılarını artıran, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine başlandı. Hükümet adına söz alan Ergin, tasarının getirdiği yenilikler hakkında bilgi verdi. Yargının, birikmiş, kronikleşmiş, uzun yıllar çok fazla el atılamamış sorunları olduğunu belirten Ergin, bu sorunları; fiziki altyapı, insan kaynağı, mevzuat ve ceza infaz kurumlarının durumu şeklinde sıraladı. Ergin, 2002-2011 yılları arasında temel altyapı sorunlarını önemli ölçüde azalttıklarını, 2002 itibarıyla 596 bin metrekare kapalı alanı olan adliye binalarının, bugün 2,5 milyon metrekareye ulaştığını bildirdi. ''Tasarıya ihtiyaç var mıydı, istinaf mahkemelerini kurarız, böylece Yargıtay ve Danıştayın ne daire ne üye ihtiyacı kalır'' yönünde yapılan değerlendirmelere işaret eden Ergin, Yargıtay ve Danıştayın iş yüküne ilişkin rakamlar verdi. Ergin, 2010'da Yargıtayda 1 milyon 98 bin 485 dosyanın olduğunu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığındaki 732 bin 934 dosyayla birlikte bunun 1 milyon 831 bin 419 dosyaya ulaştığını kaydetti. Ergin, 1 yıl içinde bu dosyaların ancak yüzde 51'inin görüşülüp karara bağlandığını, geriye kalanın ise sonraki yıla devrettiğini ifade ederek, Başsavcılıktaki devredilen dosya oranının ise yüzde 61 olduğunu belirtti. Ergin, bunun çok ciddi bir iş yükü olduğuna dikkati çekti. -''DOSYA SAYISINDA 4 KAT ARTIŞ''- Bakan Ergin, 2000 yılında Yargıtaya gelen dosyaların yüzde 89'u karara bağlanırken, 2010'da oranın yüzde 51'e düştüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Yargıtayda 1945'te 12 daire vardı. Daire başına yıllık ortalama 8 bin 450 dosya düşüyordu. 1959'da daire sayısı 16 olmuş, daire başına düşen dosya 11 bin 300'e çıkıyor. 2000'de 32 dairelik yapıda, daire başına 13 bin 72 dosya düşüyor. 2010'da ise 32 dairenin her birine ortalama 34 bin 327 dosya düşmeye başlıyor. Bugün itibarıyla daire başına düşen dosya sayısı 1945'e göre 4 kattan fazla, 2000 verilerine göre ise 2,5 kattan fazla artış var.'' -''1-3 DAKİKALIK İNCELEMELER''- Ergin, yüksek mahkemelerde bir dosya incelemesi için harcanan süreye ilişkin de bilgi verdi. Ergin, dosya başına 1 ile 3 dakikanın düştüğü dairelerin bulunduğunu kaydederek, ''Bu süre içinde incelenen dosyaların, ne kadar hak, hukuk bekleyen insanların adalet beklentilerini tatmin eder, takdirinize sunuyorum'' dedi. -''İNSANIMIZI BEZDİREN''- Ergin, 2002-2010 yılları arasında alınan önlemlerle, ilk derece mahkemelerinde davaların görülme süresinin kısaldığını dile getirdi. Ceza mahkemelerinde ortalama 250 günde bir, hukuk mahkemelerinde 203 günde bir dosyanın karara çıktığını vurgulayan Ergin, yüksek mahkemede ise ilk derece mahkemelerinin karara bağlama süresinde 3-4 kat zaman harcandığını kaydetti. Yargıtay 1. Ceza Dairesinde bir dosyanın 352 günde karara çıktığını, 473 gün Yargıtay Başsavcılığında beklediğini, ilk derece mahkemesinde ise 250 günde karara çıktığını ifade eden Ergin, burada ciddi bir sorun bulunduğunu belirtti. Ergin, bir dosyanın karara çıkması için ceza dairelerinde ortalama bin 42 günlük zaman harcandığını, bunun hukuk dairelerinde ise ortalama 232 gün olduğunu ifade etti. Bakan Ergin, Danıştayda bir idari uyuşmazlığın karara çıkma süresinin, savcılıkta bekleme süresi hariç, daireye geldiğinden itibaren 2. Dairede 515 gün, 3. Dairede 420 gün, 4. Dairede 413 gün, 5. Dairede 514 gün, 11. Dairede 700 günde karara bağladığını kaydetti. ''Hem Yargıtay hem Danıştayda geçen süreler, insanımızı bezdiren, adalet beklentilerini boşa düşüren uygulamalar'' diyen Ergin, Fransa'da yüksek yargıçlara yıl itibarıyla 320, Almanya'da 48 dosya gelirken, Türkiye'de bu sayının 4 bin 393 dosya olduğunu bildirdi. Ergin, ''Dolayısıyla Yargıtay ve Danıştayın bu iş yüküyle, bu kadroyla devam etme şansı yok'' dedi. -''YARGININ ELE GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILDIĞI'' ELEŞTİRİLERİNE YANIT- Ergin, tasarının amacını yüksek mahkemelerin güçlendirilmesi, biriken işlerin tasfiye edilmesi, dosyaların incelenmesine daha fazla zaman ayrılabilmesi, yüksek mahkemelerin içtihat mahkemesi haline getirilebilmesi, karar kalitesinin yükseltilebilmesi olarak sıraladı. Tasarıya yönelik, ''yüksek yargının ele geçirilmeye çalışıldığı'' eleştirilerine işaret eden Ergin, ''Bu tasarı yasalaşırsa, birinci derece hakim ve savcılarımız ancak Yargıtay ve Danıştaya üye olabilecektir. Askerliğini yaptıysa, 15 yıl önce göreve başlamış olanlar ancak seçilebilecek demektir. Hakim, savcıların göreve başladıkları döneme göre taksime tabi tutulmaları fikri son derece yanlış. Hakim ve savcılar asla konjonktürel olarak pozisyon alan insanlar değildir'' diye konuştu.