Taylan Büyükşahin
Türkiye’de en çok muhalefet eleştirilse de gündemi hep Başbakan Erdoğan belirliyor. Erdoğan’ın söylediği sözler ve attığı adımlar daima manşetlere taşınıyor. Başbakan Erdoğan’ın, Ergin Saygun’u ziyaret etmesi de bunlardan birisi.
Başbakan Erdoğan’ın, Saygun’u ziyareti sonrası şunlar konuşuldu: “İnsani bir tavır, haksızlıkları gördü günah çıkarıyor, planları tutmadı manevra yapıyor, cemaate mesaj veriyor…” Bunlar gibi benzer daha pek çok yorumlarda bulunanlar var.
Erdoğan neden Balyoz davasından 18 yıl ceza alan Saygun’u ziyaret etti? Açıkçası kendisi ve yakın çevresinden başkası bunu bilemez. Bu nedenle bize düşen Erdoğan’ın Saygun’u neden ziyaret ettiği değil, bu noktaya kadar olan süreçteki duruşudur.
Peki, Başbakan Erdoğan Balyoz’da nasıl bir duruş sergilemişti?
Balyoz davasında mahkeme mahkûmiyet kararlarını açıklamadan tam bir hafta önce Başbakan Erdoğan, 14 Eylül 2012’de dava ile ilgili kararın çoktan alındığını ve bunu kendisinin de bildiğini itiraf ediyor. Ukrayna gezisinde gazetecilere Balyoz davası hakkında konuşan Erdoğan, “CD'leri biliyorsunuz.
Acaba Cumhuriyet yürüyüşleri niye yapıldı? Buralardan çıkan karanlık tablolar var” dedi. “Kamuoyunun bildiğinden daha karanlık tablolar mı var?” sorusuna, “Var tabii canım” karşılığını verdi. (Zaman 14.09.2012)
‘Siyasette dün dündür, bugün bugündür’ kuralı işlediği sürece, tutarlı bir devlet düzeni görmemiz mümkün olmayacaktır.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün de, Balyoz tutuklularının tahliye eden nöbetçi Hakim Oktay Kuban’ı ima ederek 4 Nisan 2010’da “Çetenin nöbetçi hakimleri, savcıları oluyor” demişti.
Tüm bunlar görmezden gelinerek Başbakan Erdoğan’ın Saygun’u ziyaret etmesi tartışılıyor. Oysa ki, ne Başbakan Erdoğan’a ne de Nihat Ergün’e “Siz Balyoz sanıklarının kalemini önceden kırmamış mıydınız? Şimdi neden Saygun’u ziyaret ediyorsunuz?” diye sorulmuyor?
Başbakan Erdoğan’ın Saygun’a ‘insani bir ziyaret’ gerçekleştirdiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da bu detayları görmüyor. Kılıçdaroğlu, bu noktada Erdoğan’ı eleştiriyor ama Kuddusi Okkır’ı hatırlatarak eleştiriyor.
Bahçeli de aynı şekilde, geçmişte söylenenlere değinmeden eleştiri getiriyor. Ne diyelim? Gündemin hızına ve söylenenlere ne gazeteciler, ne de siyasetçiler yetişebiliyor! Çünkü, ‘dün dündür’ kuralı hepimizin damarlarına işlemiş. İşte bu nedenle birkaç yıl önce Başbakan Erdoğan’ı dalga geçercesine eleştiren Süleyman Soylu’nun AKP’ye geçmesinden sonra Erdoğan’ı övmesi normal karşılanıyor. Ama benim asıl merak ettiğim, bir gün Kanal İstanbul projesi gerçekleşirse Numan Kurtulmuş’un takınacağı tavırdır. Acaba Kurtulmuş da Soylu gibi Erdoğan’ı ileri derecede över mi? Eğer överse Numan Kurtulmuş 30 Nisan 2011’de attığı bu tweet hakkında ne diyecektir?