Ericsson'dan sızan bir iç soruşturma raporu, İsveçli telekom devinin Irak'taki faaliyetlerini sürdürmek için Irak yetkilileri, şirket yöneticileri ve muhtemelen IŞİD'li teröristlere on milyonlarca dolarlık şüpheli ödeme yaptığını ortaya koydu.
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu'na (ICIJ) sızdırılan rapora göre Ericsson, IŞİD Musul'u ele geçirdikten sonra Irak'ınkuzeyinde yer alan bu şehirde iş yapmak için bu terör örgütünden izin istedi. Diğer yandan ekipmanlarını taşeronlar aracılığıyla IŞİD'in o dönemde kontrolündeki topraklardan da geçen "Speedway" adlı bir rota üzerinden kaçak bir şekilde taşımak için para ödedi.
Raporda, her bir nakliyenin çıkış-varış noktaları ve kapsadığı zaman göz önüne alındığında, ekipman sevkiyatında IŞİD de dahil olmak üzere yerel milisler tarafından kontrol edilen bölgelerden geçildiği ve proje alanlarının IŞİD kontrolündeki bölgelerde bulunduğu bilgisi yer aldı.
İç soruşturma bulguları, Ericsson'un "Irak Savunma Bakanlığı yetkililerinin seyahat masraflarını karşıladığına, aracılar üzerinden şirket yöneticilerine rüşvet verdiğine ve kayıt altına alınmamış paradan oluşan bir rüşvet fonu kullandığına" da işaret ediyor.
Ericsson müfettişleri tarafından hazırlanan rapor, 2011-2019 arasındaki bulguları değerlendiriyor. Kamuoyuna açıklanmayan iç rapor, Ericsson'un dünyada yolsuzluğun en çok rastlandığı ülkelerinden birinde çalışırken, çok yaygın bir şekilde rüşvet ve yolsuzluğa başvurduğunu, buna karşın şirket gözetiminin milyonlarca dolarlık ödemeyi açıklayamayacak kadar zayıf olduğunu belgeliyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün verilerine göre Irak, 189 ülkenin yer aldığı küresel Yolsuzluk Algı Endeksi'nde oldukça gerilerde, 168'inci sırada yer alıyor.
Rapora göre Ericsson'un Irak'taki faaliyetleri, siyasi bağlantıları olan kişiler ve iyi bir şekilde denetlenmeyen aracı taşeronlar üzerinden yürüyordu. Bu iş modeline sahte sözleşmeler, şişirilmiş faturalar, üzerinde tahrifat yapılan mali tablolar, belirsiz iş tanımlarına sahip olan danışmanlara yapılan ödemelerin damga vurduğu ortaya çıktı.
Şirket, farklı ülkelerde adının karıştığı rüşvet iddialarının araştırılması için ABD makamlarıyla işbirliğini kabul etmişti. Irak'ta karıştığı yolsuzluklarının çoğu ise bu işbirliğini kabul ettiği 2013 yılından sonra gerçekleşti. Irak'taki vakaların yer almadığı ABD soruşturması, 2019'da sonuçlandı. Ericsson, ABD Adalet Bakanlığı ve Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'na (SEC) toplamda 1 milyar dolar "ceza" ödemeyi kabul etti, ayrıca 2000'den 2016'ya kadar Cibuti, Çin, Vietnam, Endonezya ve Kuveyt'te rüşvet ve diğer suistimallere karıştığını da itiraf etti.
ICIJ ve medya ortakları, ulaştıkları gizli iç soruşturma hakkında Ericsson'a ayrıntılı sorular gönderdi. Ericsson, bu sorulara yanıt vermek yerine 15 Şubat'ta Irak'taki yolsuzlukla ilgili suistimalleri ve IŞİD'e olası ödemeleri kabul eden bir basın açıklaması yaptı.
Ericsson CEO'su Börje Ekholm, sızdırılan belgelere sahip olmayan haber kuruluşlarına da röportaj verdi. Ericsson'un yasadışı ödemeler yapmış olabileceğini ancak şirketin genellikle nihai "yararlanıcıyı" belirlemekte zorlandığını söyledi. Ekholm, bir İsveç gazetesine verdiği demeçte "Paranın bazen gerçekten nereye gittiğini belirleyemiyoruz ancak ortadan kaybolduğunu görebiliyoruz" dedi.
Sızdırılan iç rapora göre ise IŞİD, 2014'te kasabaları ele geçirip evleri yağmalayıp rehineleri öldürürken iki şirket çalışanı Musul ve Irak'ın başka yerlerinde şirketin faaliyetlerini durdurmasını önerdi. Kıdemli bölge yöneticileri bu teklifi reddetti. Raporda yöneticilerin "Buradan ayrılmak işimizi mahveder" dediği aktarıldı.
Bir aydan kısa bir süre sonra Ericsson, Musul'da çalışmaya devam etmek için bölgesel ortağı Asiacell Communications'tan "yerel otorite IŞİD"ten izin almasını istedi. Rapora göre bu durum, Ericsson'un taşeron firmalarından birinde çalışan bir ekip şefinin silahlı IŞİD savaşçılarınca kaçırılmasına yol açtı. Asiacell, konuyla ilgili ICIJ tarafından tekrarlanan yorum taleplerine yanıt vermedi.
Ericsson'un müfettişleri, herhangi bir Ericsson çalışanını "doğrudan ilgili" olarak belirleyemeseler de şirketin terörizmi taşeronları aracılığıyla finanse etme olasılığını göz ardı edemeyeceklerini belirtti.
Şirketin sınır ötesi faaliyetlerini izleyen uyum departmanı da gizli kayıtları, New York merkezli güçlü bir hukuk firması olan Simpson Thacher & Bartlett'in yardımıyla hazırladı. Simpson Thacher & Bartlett, ABD'deki rüşvet soruşturmasında Ericsson'un savunmasını da yürütüyordu.
İç soruşturmayı yürüten müfettişlerin, Ericsson ekipmanını IŞİD toprakları üzerinden taşıyan ana nakliye firmasının yetkilileri ya da IŞİD'in elindeki Musul'da çalışmak için şirketin kullandığı taşeron firmalarla görüşmemesi ise teröristlere yapılan ödemeler de dahil önemli suçlamalarda soruşturmanın eksik yürütüldüğü kuşkusuna neden oluyor.
ICIJ ve medya ortakları tarafından Ericsson'a yöneltilen ve şirketin yanıtlamadığı sorular arasında, yolsuzluk soruşturması sırasında bir bölgesel yöneticinin neden terfi ettirildiği ve Irak'taki şirket operasyonları tarafından işçilerin hayatlarının neden riske atıldığı da yer alıyordu.
ABD Adalet Bakanlığı ile Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'nun (SEC) Irak'taki suistimaller hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğu veya Ericsson'un iki kuruma iç bulgularını tamamen açıklayıp açıklamadığı da net değil. Adalet Bakanlığı ve SEC de Ericsson davası hakkında yorum yapmayı reddetti. Simpson Thacher & Bartlett de ICIJ'in sorularına yanıt vermedi.
İç soruşturma raporunda, en az 10 çalışan ve eski çalışanın Ericsson'un etik kurallarını ihlal ettiği ileri sürüldü. Raporda tespit edilen "ihlaller" arasında rüşvet, dolandırıcılık, kara para aklama ve soruşturmanın engellenmesi yer aldı.
Rapora göre Ericsson, müşterilerine sanat eserleri ve giysilerin yanı sıra iPad, saat, Montblanc kalemler gibi hediyeler verirken 10 Irak Savunma Bakanlığı yetkilisi için de İspanya ve İsveç'e geziler düzenledi.
Ericsson, son basın açıklamasında, yürütülen soruşturma sonucunda birkaç çalışanın şirketten ayrıldığını açıkladı. Ancak görevi kötüye kullanmaya adı karışan diğer çalışanlar Ericsson'da kalmaya devam ederken bunlardan en az biri de terfi etti.
Rapora göre müfettişler, Ericsson'un Korek Telecom ile olan ilişkilerini yöneten müşteri temsilcisi (Key Account Manager-KAM) Elie Mubarak'ın "yolsuzluk ve mali usulsüzlükler" yaptığını tespit etti. Ericsson'un Irak'taki en büyük müşterisi olan cep telefonu operatörü Korek, Irak'ın yarı özerk Kürt bölgesinin eski başkanının yeğeni olan Şirvan Barzani tarafından kontrol ediliyordu.
İç denetim raporunda, Mubarak'ın yarı özerk Kürt bölgesinin Peşmerge güçlerine "IŞİD'le savaşmaları için" 50 bin dolarlık "bağış" istediği belirtildi. Milislere liderlik eden Şirvan Barzani, aynı zamanda Korek Telecom'un büyük hissedarı ve o dönemki yönetim kurulu başkanıydı. Rapora göre, resmi talepte bağışın "Kürdistan'daki mültecilere ve yerinden edilmiş çocuklara fayda sağlamak için" yapıldığı belirtildi.
Rapora göre, Ericsson'un Ortadoğu ve Afrika'dan sorumlu yöneticisi Rafiah İbrahim, "Korek başkanından fayda sağlamaya çalıştığı" için bağışı onayladı. Ericsson parayı bir hayır kurumu aracılığıyla yönlendirdi. Soruşturmayı yürüten müfettişler nihai "yararlanıcıları" belirleyemedi.
İbrahim, 2017'de Ericsson CEO'su Ekholm'un kıdemli başkan yardımcısı ve yönetim ekibinin üyesi olarak atandı ve 2019'da Ekholm'un danışmanı oldu. Mubarak, 2019'da Irak ülke müdürlüğüne terfi etti. İbrahim ve Mubarak, ICIJ'in yorum taleplerine yanıt vermedi.
İç rapora göre, Ericsson'un Irak'taki satışları 2011'den 2018'e kadar yaklaşık 1,9 milyar doları buldu.
Irak'taki varlığını 1960'lardan bu yana sürdüren Ericsson, Irak Savaşı sonrası devlet tarafından işletilen Irak Telekomünikasyon ve Posta Şirketi'ne yeni teknoloji sağlamak için kazançlı sözleşmeler imzaladı. Ericsson ayrıca telekomünikasyon kuleleri temin etmek, ekipman ve ağları iyileştirmek için Irak'ın üç ana mobil operatöründen sözleşmeler kazandı. Bu şirketler, Katar'a ait bir firma olan Asiacell, Kuveyt telekom grubunun bir parçası olan Zain Irak ve Şirvan Barzani tarafından kontrol edilen Korek'ti.
İç rapor, Barzani Ailesi üyelerini de kapsayan birkaç şüpheli işlemi de detaylandırıyor.
Raporda, Ericsson'da danışman olan ancak şirkette "açık bir görevi bulunmayan" Rasech Barzani'ye 2006-2017 yılları arasında farklı şekillerde yapılan ödemelerin toplamda 1,2 milyon doları bulduğu belirtiliyor. Rapora göre Rasech Barzani'nin şirketteki rolü, Ericsson'la müşterisi Korek ile ilgili ticari bilgileri paylaşmak ve Korek başkanının işleri hızlandırmasını sağlamaktı.
Rasech Barzani, ICIJ'in yorum taleplerine yanıt vermedi. Şirvan Barzani, Korek'in Ericsson ile ilişkisine ilişkin sorulara yanıt vermezken, bir sözcü yaptığı açıklamada, Barzani'nin DEAŞ olarak da bilinen IŞİD'le mücadele geçmişine vurgu yaptı.
Jawhar Surchi de Ericsson'un satış temsilcisi olarak şirketin 15 yıl boyunca Irak bürokrasisini aşmasına yardımcı olan bir isim. Surchi, Al-Awsat Telecommunication Services firması aracılığıyla Ericsson adına devlet kurumları ve mobil operatörler Asiacell ve Zain ile sözleşmeler imzaladı.
Surchi, iç soruşturmayı yürüten müfettişlere iktidardaki kişilerle olan "yakın bağlarının" Ericsson'a "torpil yaptırmasına" izin verdiğini, şirket için "birçok iyilik" yaptığını ve "olağanüstü zamanlarda" sözleşmeler kazanmasına yardımcı olduğunu anlattı. Surchi, Ericsson'un, şirketi olmadan Irak'ta başarılı olamayacağını söyledi.
İç soruşturmada, Al-Awsat'ın on milyonlarca dolarlık şüpheli ödeme için bir kanal olduğu tespit edildi. Bunlar arasında, nihai yararlanıcının belirlenemediği Al-Awsat bağlantılı bir şirkete verilen 10,5 milyon dolar ve müfettişlerin "çalışma kanıtını eksik bulduğu" danışmanlık hizmetleri için yapılan 27 milyon dolarlık ödeme de bulunuyor. Yapılan denetim, paranın çoğunun Surchi'nin Ürdün'deki kişisel hesabına gittiğini gösterdi.
Rapora göre, Al-Awsat ayrıca Irak'ın devlete ait telefon şirketinin yöneticilerinin uçak bileti ücretlerini gizlice ödedi. Ericsson, Al-Awsat'a kendi adına sözleşme imzalama yetkisi verdi ve Al-Awsat, işi aile üyelerine ve arkadaşlara ait firmalara yönlendirdi.
Raporda, Surchi'nin firmasının zamanla "Ericsson" olarak bilinmeye başladığı belirtiliyor.
İki kıdemli çalışan da müfettişlere Ericsson'un Al-Awsat aracılığıyla Asiacell'in CEO'suna Peroza Projesi olarak bilinen bir ağ iyileştirme sözleşmesini kazanmak için 500 bin dolarlık "komisyon" ödemesi yönlendirdiğini söyledi. Proje, Asiacell ağının değiştirilmesini ve genişletilmesini, telekomünikasyon kulelerinin bir depoda montajlanarak test edilmesini ve kurulmak üzere Irak geneline gönderilmesini içeriyordu.
Raporda, Ericsson'un üst düzey Irak yöneticisi Tarek Saadi'nin, Al-Awsat üzerinden yönlendirilen "güvenlik hizmetleri" adı altında her biri 250 bin dolarlık iki sahte sipariş formunu onayladığı belirtiliyor.
Rapora göre Saadi, "teslimatların devam edip etmediğine bakmaksızın" personelini her ay Al-Awsat'a siparişler vermeye zorladı.
Şimdilerde Korek'in danışmanı olan Saadi, 2017'de ayrıldığı Ericsson'la ilgili sorulara yanıt vermekten kaçındı.
Surchi ise ICIJ'in medya partneri The Washington Post ile yaptığı iki röportajda, siyasi bağlantılarının yabancı şirketlerin Irak'ta rekabet etmesine yardımcı olduğunu kabul etti. "Gücüm şuydu, insanları tanıyordum, bütün başbakanları tanıyordum" dedi ve başbakanları isimleriyle sıraladı. Rüşvet veya herhangi bir yolsuzluğa bulaşarak kontrat kazanmayı reddeden Sourchi, "Birisi şirketi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Söylenenler kıskançlıktandır" dedi.
Ericsson müfettişleri, 2013 ve 2018 yılları arasında Al-Awsat'a danışmanlık hizmetleri için ödenen 27,5 milyon doların "belirli bir iş karşılığı ödendiğine dair kanıt" bulamadı.
IŞİD'e rağmen çalışmaya zorlandılar
IŞİD 2014'te Musul'u ele geçirdi. Ericsson ve taşeronları ise bu süreçte çalışmaya devam etti. İç raporda, IŞİD'in Musul'u kontrolü altına almasının ertesi günü şirketin, Asiacell'in Peroza Projesi için çalışacak yükleniciler aradığı belirtildi.
Rapora göre, o zamanlar Ericsson'un başkan yardımcısı ve Ortadoğu'daki genel danışmanı olan Tom Nygren, müdürlerine mücbir sebep çağrısında bulunmaları için "güçlü bir tavsiye" verdi. Ancak şirketin Irak üst düzey yöneticisi Saadi ve Ortadoğu-Afrika Bölgesi Başkanı Rafiah İbrahim, mücbir sebep çağrısına karşı çıktılar.
Ericsson, Musul'daki faaliyetlerini sürdürme kararı aldıktan bir ay sonra Peroza Projesi kapsamında baz istasyonları testlerini yürüten Affan isimli bir mühendis, IŞİD'in operasyonlarını düzenlediği bir ofise bir mektup teslim etti.
Affan, Ericsson ve Asiacell'den gelen mektupta, terörist gruptan bölgede çalışmaya devam etmek için izin istendiğini söyledi. Orbitel Telekomünikasyon adlı Türkiye merkezli bir taşeron şirkete bağlı çalışan mühendis, ICIJ'e verdiği röportajlarda, Orbitel, Asiacell ve Ericsson'un IŞİD'in birkaç meslektaşını bir süreliğine rehin almasından sonra bile çalışmaların devam etmesinde ısrar ettiğini söyledi. Affan, Ericsson ve müdürünün kendisine mektubu şahsen teslim etmesini söylediğini belirtti. Orbitel, ICIJ'in yorum taleplerini reddetti.
Affan, daha sonra bir IŞİD militanının kendisini arayıp bir üst geçide çağırdığını, burada başına bir başlık geçirilip kaçırıldığını anlattı. Şeyh olduğunu belirttiği bir saldırganın, kendisini üst düzey bir Ericsson yöneticisini aramaya zorladığını ve ardından telefonu alarak yöneticiyi Ericsson'un ofisini havaya uçurmakla tehdit ettiğini söyleyen Affan, Şeyh'in "IŞİD'ten habersiz çalıştıkları her ay için milyonlarca dolar" talep ettiğini belirtti.
İç soruşturma, kaçırılma olayını, telefon görüşmesini ve para talebini doğruladı.
Affan, IŞİD'in Ericsson ödemeleri yapana kadar ona Musul'daki evinde kalmasını emrettiğini söyledi. Ericsson ve diğer şirketlerin kendisini terk ettiğini ve şirket çalışanlarının aramalarına cevap vermeyi bıraktığını anlattı. Birkaç hafta sonra IŞİD'in ona evinden çıkmakta özgür olduğunu bildirdiğini aktardı. ICIJ'in Alman medya ortağı NDR tarafından alınan e-postalar, Affan'ın beyanıyla ilgili birkaç ayrıntıyı doğruluyor.
Bir Ericsson yöneticisi, iç soruşturmayı yürüten müfettişlere yaptığı açıklamada Asiacell'in "rehinenin serbest bırakılmasını sağlayan ve Ericsson'un Musul'da çalışmaya devam etmesine izin veren düzenlemeler yaptığını" söyledi.
Rapor, bu düzenlemelerin ne olduğuna açıklık getirmiyor.
Irak'taki telekom çalışanları ve yüklenici firmalar, ICIJ ve medya ortakları Alman yayıncısı NDR ve Lübnan merkezli Daraj televizyonuna verdikleri röportajlarda, IŞİD'den önce de işlerini yapabilmeleri ve ekipmanlarının güvenliği için militanlara haraç ödenmesinin bilinen bir uygulama olduğunu belirttiler. Affan da "İşin içinde para varsa, ödemeniz gerekir. Eğer ödemezseniz, sizin peşinizden geleceklerdir" dedi.
Rapora göre Peroza projesinin bir parçası olarak Ericsson ve ortağı Asiacell'in Kuzey Irak'taki Erbil'den ülkenin ortasındaki Ramadi'ye baz istasyonu ve ekipman taşıması gerekiyordu. Nakliye yüklenicisi Cargo Iraq iki seçenek sundu: Yasal yol ve Speedway.
Speedway, aslında daha uzun ve daha pahalıydı ancak Irak gümrük kontrol noktalarından kaçınma avantajına sahipti. Sorun ise Speedweay'in bir kısmının IŞİD topraklarından geçmesiydi.
Iraklı kamyon şoförleri ve yerel gazeteciler ICIJ'e verdiği röportajlarda, rotanın tehlikeli olduğunu, IŞİD militanlarının 100 kilometre uzunluğundaki sahada haraç kesmek için kontrol noktaları kurduğunu, yolculara saldırdığını ve onları kaçırdığını söylediler.
Ericsson müfettişleri tarafından yapılan incelemede, Ericsson ekipmanının IŞİD ve diğer milislerin elindeki bölgeler üzerinden taşınması için 30 kamyona yük başına 3 bin ila 4 bin dolar ödendiği tespit edildi. Rapordaki bir tablo, Mart 2017'de Ericsson'un tek bir günde üç yük için kamyon başına 22 bin dolar ödediğini gösteriyor.
Raporda, "Ericsson ekipmanlarını taşırken, resmi gümrük noktalarından kaçınan ve IŞİD de dahil farklı militanlarca kontrol edilen bölgelerden geçen Cargo Iraq şirketinin, rüşvet verdiği ve potansiyel olarak yasadışı terör finansmanında bulunduğu göz ardı edilemez" deniyor.
Cargo Iraq'ın sahibi Bahez Abbas ise şirketinin IŞİD'e ödeme yaptığını bir röportajda yalanladı.
Rapora göre Asiacell, Ericsson'a Cargo Iraq'ı kiralamasını tavsiye etti. Raporda, "Kanıtlar, Asiacell'in doğrudan ve Ericsson üzerinden kaçakçılık ve olası gayrimeşru ödemelerle uğraştığını gösteriyor" deniyor. Asiacell konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.
Sızdırılan iç rapor, Ericsson'un Irak'taki faaliyetleriyle ilgili 28 tanıkla yapılan görüşmelerin özetleri ve 22,5 milyon e-postayla birlikte çizelgeler, haritalar ve finansal verileri de içeren 79 sayfalık bir raporun 73 sayfasından oluşuyor.
Rapor, İsveçli telekom devinin savaşın parçaladığı Irak'ta yıllarca süren rüşvet ve dolandırıcılık uygulamalarını gizlediğinin yanı sıra bu uygulamaların bir düzineden fazla ülkeye yayıldığına da işaret ediyor.
Ericsson, son açıklamalarında "şeffaflığa olan bağlılığını" belirtti. Ancak şirket, sızdırılan belgelerde yer alan diğer iç soruşturmalardan bahsetmedi.
Kayıtlar, şirketin Irak'ın yanı sıra Lübnan, İspanya, Portekiz ve Mısır'da iddia edilen suistimalleri incelediğini gösteriyor. Ayrıca bir elektronik tablo, şirketin Angola, Azerbaycan, Bahreyn, Brezilya, Çin, Hırvatistan, Libya, Fas, ABD ve Güney Afrika'daki çalışanlarıyla ilgili rüşvet, kara para aklama ve zimmete para geçirme iddialarına ilişkin soruşturmaları listeliyor. Bu soruşturmalar daha önce kamuoyuna açıklanmadı.
The Ericsson List, 22 ülkeden 31 medya kuruluşu ve 117 gazetecinin ortak araştırmasına dayanıyor. Kâr amacı gütmeyen küresel bir araştırmacı gazeteci ağı olan ICIJ, sızdırılan belgelere isimsiz bir kaynak üzerinden ulaştı. ICIJ, kayıtları aralarında DW Türkçe, The Washington Post, The Guardian, Le Monde, Süddeutsche Zeitung, NDR ve İsveç kanalı SVT'nin de olduğu 30 medya kuruluşuyla paylaştı. Araştırmanın bir parçasını oluşturan bu kayıtların gerçekliği ICIJ ve ortaklarınca farklı kaynaklar üzerinden kontrol edilip doğrulandı. Konuyla bağlantılı başka belgeleri de inceleyen gazeteciler, Irak, Londra, Washington, Ürdün ve Lübnan'daki eski çalışanlar, hükümet yetkilileri, yükleniciler ve sektördeki diğer kişilerle aylar süren görüşmeler gerçekleştirdi.
Resmi olarak Telefonaktiebolaget LM Ericsson olarak bilinen Ericsson, yılda ortalama 25 milyar dolar gelir elde ediyor. 140'tan fazla ülkede yaklaşık 100 bin çalışanı olan şirket, modern iletişim sistemlerinin temelini oluşturan telekomünikasyon kuleleri, baz istasyonları ve MSC adındaki mobil anahtarlama merkezlerinin küresel ölçekte lider tedarikçisi konumunda.
ABD hükümetiyle 2019'da yapılan 1 milyar dolarlık anlaşmanın bir parçası olarak Ericsson, en azından hükümet yetkililerine karşı daha şeffaf olmak zorunda. Ericsson, suistimalleri bildirme ve üç yıl boyunca denetimlere ve dış gözlemci incelemesine tabi olmaya söz verdi.
Anlaşma uyarınca Ericsson, hakkında bir ceza davası açılmasından kurtuldu. Üst düzey yöneticilerinden hiçbiri suistimallerden sorumlu tutulmadı. ABD hükümeti, Ericsson'un anlaşmanın şartlarına uymadığına karar verirse, şirket hakkında yasal işlem başlatma hakkını saklı tutuyor.
Ericsson CEO'su Ekholm, yaptığı açıklamada, şirketin Irak'ta olanları araştırmaya devam edeceğini söyledi.
Pelin Ünker
© Deutsche Welle Türkçe