Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığının Anayasa'ya aykırı olduğunu belirterek, Erdoğan'ın Meclis'e gelerek muhalefet partileriyle görüşmek zorunda olduğunu vurguladı. Baş, “Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorsa gelecek Meclis'e, tüm muhalefet partileriyle görüşecek ve bu seçim böyle gerçekleşecek. Bunun lamı cimi yok" ifadelerini kullandı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sözcü'de yer alan habere göre; Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) alacağı kararların taraflı ve hukuksuz olacağının farkında olduklarını ancak sorumlulukları olduğunu belirten Baş, iktidarın çizdiği alanda siyaset yapmayı reddettiklerini söyledi. “Biz Türkiye İşçi Partisi olarak, bu ülkenin tüm yurttaşların hukuki haklarını sonuna kadar savunacağız” diyen Baş, “Bu aday tartışmalarına, kayıkçı kavgalarına, Erdoğan'ın açtığı çukurlara düşerek Saray Rejimi'ni yenmek mümkün müdür? Anayasa’ya, yasalara, kurallara bile sahip çıkmadan Saray’ın çizdiği sınırları kabul ederek buraya sıkışarak, bu ülkeye bu ülkenin insanına nasıl umut verebiliriz?” diye konuştu.
AKP’siz bir gelecek için AKP’nin dayatmalarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Baş, vatandaşlara da seslenerek, “Bilsinler ki yalnız değiller” dedi. Sandıktan kaçmadıklarını ancak AKP’nin istediği gibi oyun kurmasına da izin vermeyeceklerini kaydeden Baş, “Erdoğan eğer bu yıl yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olmak istiyorsa gelecek Meclis’e, tüm muhalefet partileriyle görüşecek ve bu seçim böyle gerçekleşecek. Bunun lamı cimi yok” ifadelerini kullandı.
AKP’nin dün Meclis’teki komisyonda kabul edilen Anayasa değişikliğine yönelik itirazını da “Siyasal İslamcılarla müzakere edilmez, mücadele edilir” sözleriyle yineleyen TİP Genel Başkanı, partilerine yönelik yeni üye ve gönüllü başvurularının da son bir ayda 10 bini aştığını açıkladı.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın açıklamaları şöyle:
“Bu ülkede anayasa var, bu ülkede yasalar var ama bir de Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan bir zat var, Erdoğan var. Diyor ki ‘Benim istediğim zamanda benim kararımla benim istediğim kanunlarla benim istediğim partilerin ve adayların girebileceği sözde bir seçim yapacağım’ Buna karşı söylenecek tek bir şey var. Erdoğan, sen bizi ayakkabını yalayanlarla karıştırma kardeşim. Biz senin ayakkabını yalayanlardan değiliz. Açık söyleyeyim. Türkiye bir aile şirketi, hükümdarlığın babadan oğula geçtiği bir kabile falan değildir. Daha açık söyleyeyim burası Dingo'nun ahırı değil! Recep'in çiftliği değil, Tayyip'in cemaati değil, Erdoğan'ın şirketi hiç değil. Biz köle değiliz, maraba değiliz, mürit falan değiliz. Bizi tebaa kendisini padişah sanan gitsin önce yüzüne soğuk su çarpsın kendine gelsin.
Biz, vatandaşız. Biz, yurttaşız. Bizi, hepimizi bağlayan bu Cumhuriyeti; iyi, kötü, eksik çalıştıran metin de Anayasa’dır. Hem de hileyle, hırsızlıkla değiştirdikleri ama her işlerine geldiğinde ‘Bu Anayasa’yı millet yaptı’ diye akıl vermeye kalktıklarında hatırlatmak istiyorum. Sen, işine geldiğinde bütün o hilene hurdana rağmen değiştirdiğin Anayasa’yı, ‘Millet yaptı bu Anayasa’yı’ diyeceksin. İşine gelmeyince etrafından dolaşıyor gibi yapıp Anayasa’yı, yasaları paspas altına alacaksın. Biz de susacağız öyle mi? Bak, Erdoğan'a söylüyorum. Biz senin bildiğin muhalefetten değiliz. Biz, gücünü de sözünü de sadece halktan alan, halka karşı sorumluluğu her şeyin üzerinde tutan ve sizin sizi o koltuklara oturtan ağababalarınızın karşısında bile bir adım geri atmamış, bildiğini söylemekten, inandığını savunmaktan yarım adım geri durmamış bir geleneğin temsilcileriyiz. O yüzden, bugünden sonra da doğru bildiklerimizi söylemekten asla imtina etmeyeceğiz.
Yüksek Seçim Kurulu da bu kurullardan bir tanesi. Kağıt üstünde asıl işi ülkede seçimleri düzenlemek ama uzun zamandır biliyoruz ki esas işi Saray'ın gönlünü hoş tutmak olmuş. Elbette ki herkes gibi biz de bunların farkındayız. Alacağı kararların taraflı ve kanunsuz olacağını da tahmin edebilecek kadar bu ülkeyi, bu ülkenin gerçeğini biliyoruz ama bizim burada halka karşı bu ülkede yaşayan Türkiye'de yaşayan, mücadele eden, bu 20 yıllık karanlık bitsin diye dişini tırnağına takıp mücadele eden, evladını eşini sevdiklerini kaybedenlere karşı sorumluyuz.
Saray Rejimi kendini çok güçlü görüyor olabilir. Kendini, kimilerine çok güçlü gösteriyor da olabilir ama ne kadar manipüle etmeye kalkarlarsa kalksınlar, ne kadar sinsice planlar yaparlarsa yapsınlar biz onların çizdiği alanda sıkışmış bir siyaseti reddediyoruz. Biz Türkiye İşçi Partisi olarak, bu ülkenin tüm yurttaşların hukuki haklarını sonuna kadar savunacağız. O yüzden söylüyoruz, biz Erdoğan'ı yenmek istiyoruz Erdoğan'ı sadece sandığa değil, hem sandığa hem tarihe gömmek istiyoruz, Erdoğan da aday olmaya çok hevesliyse bu ülkede yasalara anayasalara uymak zorundadır. Bu kadar söylüyorum.
Açık konuşalım, bugün itibarıyla artık söz bizim. Gençlerin, kadınlar, emekçilerin artık söz. İkizdere'dekiler konuşacak, Kaz Dağları'ndakiler konuşacak. Artık bu ülkede Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri konuşacak, Gezi direnişçileri konuşacak, söz de yetki de iktidar da her şey halkın olacak.
O yüzden AKP için artık perdenin inme vakti geldi. Hani yeter diyorlar ya ‘Yeten bir şey varsa o AKP'dir bu memlekette’ Eğer ‘Yeten bir şey varsa Recep Tayyip Erdoğan’dır, bu ucube Saray Rejimi’dir. Bu millet artık bir şey diyecekse, ‘Yeter Erdoğan’ diyecek, ‘Yeter AKP’ diyecek, ‘Yeter, Saray’da sürdüğünüz o saltanata son’ diyecek!
Dün Meclis’te bir utanç yaşadık. Bir gazeteci arkadaşımız, işini yapmaya çalıştığı sırada, sadece soru sorduğu için hem sözlü hem fiziki şiddete maruz kaldı. Gerçekten Meclisimize yakıştıramıyoruz ama MHP'ye çok yakışıyor, hiç şaşırtmadığını söylemem lazım. Dünden bugüne Türkiye siyasi tarihinde nefret diliyle, şiddetle ve mafyayla anılan bu harekete en yakışan cevabı yakında Türkiye halkının vereceğini düşünüyoruz. Bu suç ittifakı mutlaka dağıtılacak, hepsi yaslandıkları bu Sarayla birlikte tarihin çöplüğündeki yerini alacaklar. Bu vesileyle gazeteci arkadaşımıza da geçmiş olsun dileklerimizi iletmek istiyoruz.”