9 yaşında vejeteryan olduÇok uzun süreceğini tahmin ettiğimiz güne iyi bir kahvaltıyla başlamaya karar veriyoruz. Mönü kartı kendisine uzatıldığında Selma Ergeç “Uyandıktan en erken iki saat sonra bir şeyler yiyebilirim” diyor ve kahvesini içmeye devam ediyor. Ve hemen itiraf ediyor: “Sigara dışında aşırı sağlıklı yaşayan birisiyim.” Bu ne demek? Birincisi, yaklaşık dokuz yaşından beri vejetaryen. (Ne kadar vejetaryen olduğunu merak ettiğimde et yemediğini, ancak yumurta tükettiğini, peyniriyse çok sevdiğini öğreniyorum. Zaten o gün yemek molası verdiğimizde de peynirli salatayı tercih ediyor.) Ailesi, başta bu duruma alışmakta zorluk çekse de, sonradan kabul etmiş. Hatta babası bugünlerde kendi arkadaşlarına da “vejetaryen propagandası”na başlamış!
Tatillerinden de anlaşıldığı gibi, sporu (ve hatta ekstrem türlerini) seviyor. Güneşlenmiyor, daha doğrusu bronzlaşma gibi bir derdi yok. Tatilden beyaz dönenlerden.
Saç kestirmeme izin yokElindeki duble kahve bitince makyajı yapılıyor. Hamiyet onu hayalimizdeki Elle kadınına dönüştürürken “Keşke setteki makyajımızı kendimiz yapabilsek, o zaman bu işlem beş dakika sürer” diye iç geçiriyor. Günlük hayatta neredeyse hiç makyaj yapmıyor. Sıra saça gelince “Ne yapmalı, saçı nasıl olmalı” soruları biraz uzun sürüyor... Tartışmalar uzayınca Selma birden “Erkek olmak istiyorum” diyor! Erkeklerin günlük hayatta veya dizi/dergi çekimlerinde “saç sorunu” yaşamamasına imreniyor. “Aslında saçımı kısacık kestirmeyi çok istiyorum; ancak dizi yüzünden buna izin yok” diye ekliyor. Gösterişli saç aksesuvarlarını başından eksik etmeyen Hatice Sultan’ı, Emma Watson tarzı bir modelle hayal edemediğimi düşünüp gülümsüyorum. Ancak Selma Ergeç’e yakışacağına eminim. Keşke bir sonraki projede kendisinden üç numara saç isteseler de, nasıl olacağını görsek... Bu arada ileride saçları beyazladığında, boyatmayı düşünmediğini söylüyor. Saç mevzusu devam ederken ekibe bir tüyo veriyor: “En iyi saç, beş dakikada yapılandır!” Pratik insan, beş dakikada makyaj, beş dakikada saç... Kimseyi kapıda uzun uzun bekletmediğine eminim.Büyük konuşmayacaksınSelma Ergeç, büyük laflar etmemeyi tercih ediyor. “ınsan neyle ilgili büyük konuşuyorsa, özellikle de başkalarını yargılarken, dedikodu yaparken, adeta bir işaret koymuşçasına, belki birkaç ay, belki birkaç sene sonra aynı durumla karşılaşıyor. Bir bakmışsın, o yerden yere vurduğun, hiç tasvip etmediğin insan gibi davranmaya başlamışsın” diyor. O yüzden yargılamaktan ve yargılanmaktan hoşlanmıyor.