Erkekler, cinselliğe istekli kadından rahatsız

Erkekler, cinselliğe istekli kadından rahatsız
Prof. Dr. Doğan Şahin, birçok erkeğin, ön sevişme için yeterli zaman ayırmadan, alelacele cinsel birleşmeye geçtiğini, eşin isteklerini anlamaya çalışmadığını söylüyor. Şahin’e göre birçok erkek, eşlerinin cinselliğe ilgi duymasından rahatsız oluyor. Kimi erkekler, aldatılma korkusu nedeniyle bu rahatsızlığı yaşıyor. Eşle yaşanan sorunlar, sevgi ve ilgide azalma, beraberinde isteksizliği getirebilir. Özellikle doyumlu bir cinsel yaşamı olmayan çiftlerde tekrarlayan doyumsuz cinsel ilişkiler eşin çekiciliğini azaltabiliyor. Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) Genel Sekreteri ve İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Doğan Şahin, “Bizim toplumumuzda erkeklerde erken boşalma oldukça yaygındır ve maalesef birçok erkek bu sorunlarını çözmek için çaba sarf etmez ve tedavi olmazlar. Yıllarca erken boşalan bir eşle cinsel ilişkiden sonra kadında cinsel isteksizlik gelişmesi doğal bir şeydir. Keza birçok erkek eşlerini cinsel birleşmeye hazırlamadan, ön sevişme için yeterli bir süre tanımadan ve eşlerini uyarmadan, alelacele cinsel birleşmeye geçerler ya da eşlerinin isteklerini anlamaya çalışmazlar. Böyle sevişen bir eşi olan kadında da zamanla cinsel isteksizlik gelişmesi şaşırtıcı bir durum değildir” diyor. Cinsel isteksizlik nasıl tanımlanıyor? Süreğen ve tekrarlayan bir biçimde cinsel eylem için cinsel fantezi ve arzunun olmaması veya zayıf olmasıdır. Tanı, hastanın yaşamının çeşitli yönleri değerlendirilerek hekim tarafından konur. Cinsel isteksizliği olan kadınlarda uyarılma ve orgazm zorluğu da olur mu? Cinsel isteksizliği olan kadınların uyarılmak ve zevk almakla ilgili sorunları da vardır. Cinsel uyarılmadan ya hiç zevk almazlar ya da çok az zevk alırlar. Cinsel organda kabarma ve ıslanma, göğüslerde dikleşme ve büyüme gibi fizyolojik tepkiler oluşmaz veya çok az oluşur. Aynı zamanda ya hiç orgazm olmazlar ya da nadiren orgazm olurlar. Cinsel isteksizlik ne sıklıkta görülüyor? Yaygın bir sorun mu? Cinsel istek bozukluğu, uyarılma bozukluğuyla birlikte kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluklarındandır. Araştırmalar, tedavi için başvuran her üç hastadan birinde cinsel istek bozukluğu olduğunu gösteriyor. Bir diğer araştırmaya göre cinsel istek azlığı, terapiye gelenlerin yüzde 40’ında bulunuyor. Mercer’in 2003 yılında, yaşları 16-44 arasında değişen 6 bin 399 kadın üzerinde yapmış olduğu bir çalışmada bir sene boyunca en az bir ay cinsel istek bozukluğu gösteren kadınlar yüzde 40.6; en az altı ay boyunca cinsel istek bozukluğu gösteren kadınlar yüzde 10.2 bulunmuştur. 2003 yılında Richters tarafından yapılan, yaşları 16-59 arasında olan 9 bin 134 kadının katıldığı bir diğer araştırmada, cinsel istek bozukluğu yaşayan kadınlar; cinsel işlev bozukluğu gösteren kadınların yüzde 54.8’ini oluşturmuş ve bu bozukluğu en çok yaşayan yaş grubu 30-39 ve 50-59 (yüzde 60.9) bulunmuştur. Cinsel isteksizliğe neden olan tıbbi hastalıklar ya da fizyolojik etkenler nelerdir? Hastalıklar: Koroner yetmezlik, enfarktüs, böbrek üstü bezlerinin fazla ya da az çalışması, cinsellik ve tiroid hormonlarının azlığı ya da artışı, epilepsi, beyin kanamaları gibi rahatsızlıklar cinsel ilgiyi azaltabilirler. Ancak cinsel hormonların azlığı cinsel isteği azaltabilirken, fazlası isteği artırmaz. İlaçlar: Depresyon ilaçları, lityum, bazı tansiyon ilaçları, psikoz tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar cinsel isteği azaltabilmektedir Erkekten kaynaklı faktörler nelerdir? Eşle yaşanan sorunlar, sevgi ve ilgide azalma yanında bazen da eşi cinsel olarak beğenme azalabilir. Özellikle doyumlu bir cinsel yaşamı olmayan çiftlerde tekrarlayan doyumsuz cinsel ilişkiler eşin çekiciliğini azaltabilir. Bizim toplumumuzda erkeklerde erken boşalma oldukça yaygındır ve maalesef birçok erkek bu sorunlarını çözmek için çaba sarf etmez ve tedavi olmazlar. Yıllarca erken boşalan bir eşle cinsel ilişkiden sonra kadında cinsel isteksizlik gelişmesi doğal bir şeydir. Keza birçok erkek eşlerini cinsel birleşmeye hazırlamadan, ön sevişme için yeterli bir süre tanımadan ve eşlerini uyarmadan alelacele cinsel birleşmeye geçerler, ya da eşlerinin isteklerini anlamaya çalışmazlar. Böyle sevişen bir eşi olan kadında da zamanla cinsel isteksizlik gelişmesi şaşırtıcı bir durum değildir. Erkek, zevk almayı engelliyor Ayrıca birçok erkek eşlerinin cinselliğe ilgili olmasından çeşitli nedenlerle rahatsız olur. Eşlerini anneleri gibi ‘kutsal ve masum’ görme arzusu en yaygın nedendir. Kimi erkekler de eşleri cinsellikle fazla ilgili olursa kendilerini aldatacaklarından korkarlar, bazı erkekler ise cinsel isteği fazla bir eş karşısında eşini tatmin edememe korkusu yaşarlar. Nedenleri farklı da olsa bu tür erkekler eşlerini cinsel ilişki sırasında engelleyici, zevk almalarını azaltıcı davranışlarda bulunurlar. Cinsel isteksizliği sorun addetmemiz için geçmesi gereken bir süre var mıdır? Bu hastadan hastaya değişir. Mesela bir yakınını kaybetmiş ya da bir stres yaşamış birinin bir kaç ay cinsel isteğinin azalması doğal bir durumdur. Öte yandan hiçbir sorun yokken bir kişinin cinsel isteği azalmışsa ve kişi bundan rahatsız oluyorsa tedavi gerektirebilir. Kadınlarda cinsel isteksizliğin görüldüğü dönemler nelerdir? Hangi dönemler bu açıdan risklidir? Hamilelikte zararlı olabilir endişesiyle cinsel birleşmeden kaçınma sık görülüyor. Çoğunlukla cinsel istek azalmaz, daha çok endişeler dolayısıyla cinsel etkinlikten kaçınma ortaya çıkar. Doğum sonrasında ise süt veren kadınlarda prolaktin seviyesinin yüksekliği nedeniyle cinsel istek azalabilir. Kadınlarda cinsel isteksizliğin en fazla olduğu yaş grubu 50 -59 arasıdır. Çok gecikmeden yardım alın İsteksiz kadına erkeğin yaklaşımı nasıl olmalı? Öncelikle konuşulmalı ve nedenleri aydınlatılmaya çalışılmalıdır. Eğer erkeğin sevişme tarzıyla ilgili rahatsızlıklar, eşten kaynaklanan sorunlar varsa bunlar giderilmeye çalışılmalı. Soruna çözümlenemiyorsa çok gecikmeden profesyonel bir yardım almaları uygun olur. Cinsel isteksizlik yaşayan bir kadın bunu tedavi ettirmek isterse nerelere başvurabilir? Derneğimiz (CETAD: Cinsel Eğitim Araştırma ve Tedavi Derneği) web sitesinde bu konuyla ilgili eğitimleri tamamlamış cinsel terapistlerin adresleri ve iletişim bilgileri mevcut. www.cetad.org.tr adresinden kendilerine yakın kurum ve kişileri, bunların adres ve iletişim bilgilerini öğrenebilirler. ***** ‘Çocuk olsun, cinsel bir şey istemiyorum’ Dört yıldır evli olan kadın bir kamu kuruluşunda çalışıyordu. 32 yaşında ve lise mezunuydu. Eşi de onunla aynı yaştaydı. Üniversite mezunu olan eşi özel bir şirkette çalışıyordu. Kadının dört yıldır devam eden cinsel isteksizliği vardı. Ayrıca sevişme sırasında uyarılamıyor ve orgazm olmada da güçlük yaşıyordu. Kadın, evlenmeden önceki dönemde, cinsel birleşmeyi hedeflemeyen cinsel yakınlaşmalara yanıt verebildiği halde evlendikten sonra cinsel birleşme beklentisiyle ilişkiye girmede isteksiz ve kaçınmacı davranmaya başlamış. Buna karşın beş-altı kez cinsel birleşme gerçekleştirmişlerdi. Giyinik sevişme isteği İç çamaşırlarını çıkarmadan seviştiklerinde uyarılıp, sık olmasa da orgazm olabilmesine karşın, çıplak olarak seviştiklerinde, özellikle eşinin cinsel organı vücuduna değdiğinde ya da salgıları üzerine geldiğinde çok rahatsız oluyor ve sevişmeyi sonlandırıyordu. Eşinin cinsel organına dokunamıyor ya da kendisine dokunmasına tahammül edemiyordu. Evliliklerinin birinci yılından itibaren giyinik olarak da sevişmek istememeye başlamıştı. Hâlâ hiç cinsel istek duymuyor, zaman zaman aklına gelse bile hoş bir şey olmayacağını düşündüğü için cinsel yakınlık kurmaktan kaçınıyordu. Cinsel hayalleri ve fantezileri ancak bir-iki ayda bir kez oluyordu. Filmlerdeki erotik sahnelerden rahatsızlık duyuyor ve izlemekten hoşlanmıyordu. Hiç cinsel ilişkiyi başlatmıyordu. Kadın, daha önce bu sorunu nedeniyle hiç doktora başvurmamıştı. Görünürde tıbbi bir sorunu da yoktu. Kadın, geleneksel, tutucu ve cinselliğin kınandığı bir aile ortamında büyümüştü. Eşiyle tanışana kadar hiç erkek arkadaşı olmamış ve cinsel yakınlık kurmamıştı. Şimdiye dek hiç mastürbasyon yapmamıştı. Her ikisinin de kısıtlı olan cinsel bilgilerinin önemli bölümü yanlıştı ve mitlere dayanıyordu. Kadının oldukça kuralcı ve titiz bir annesi vardı. Hâlâ sık el yıkama, saatlerce banyo yapma gibi takıntıları nedeniyle tedavi görüyordu. Kadının da bozukluk sınırında kirlilik düşünceleri, düzenlilik, planlılık ve kontrolcülük gibi obsesif kişilik özellikleri vardı. Her şeyin doğrusu ya da yanlışı olduğunu sanıyor, kurallara göre yaşıyordu. Kadının eşi, babası gibi çocuksu özellikler gösteren ve evin idaresini eşine bırakmaya istekli biriydi. Oldukça yumuşak, iyi huylu ve eşini kırmak istemeyen erkek, eşinin cinsel isteksizliğine ve kaçınmalarına da uyum göstermeye çalışıyordu. Bunu sorun olarak görüp doktora başvurmalarının nedeni cinselliği daha zevkli ve doyumlu yaşama arzusundan değil, artık çocuk sahibi olmak istemelerinden kaynaklanıyordu. Endişeye karşı antidepresan Kadın, “Çocuğumuz olsun yeter, ondan sonra cinsel bir şey istemiyorum. Aslında çocuğumuz olsa ve eşimin de cinsel isteği olmasa ne kadar mutlu olurum” diyordu. Çifit tedaviye başladı. Kadında yoğun anksiyete (endişe) ve takıntı vardı. Bunları hafifletmek amacıyla sıkıntı giderici özelliği olan ve cinsel yan etkileri az bir antidepresan verildi. Öncelikle anksiyete yaratan cinsel yakınmalar olmaksızın, birbirlerinin yanında rahatça çıplak kalabilme, birbirlerine dokunabilme ve cinsel bir amaç gütmeden bedenlerini tanıma egzersizleri verildi. İki hafta süren bu ödevleri takiben kadın eşinin yanında çıplak kalabilme, eşiyle çıplak olarak sarılabilme uyuyabilme gibi şeyleri sıkıntı duymadan yapabilmeye başladı. Bundan sonraki iki hafta boyunca cinsel bir amaç olmadan yakınlık kurabilen çifte bu yakınlık ilişkisi içindeyken hafif cinsel dokunma ödevleri verildi. Daha önce yasak olan göğüslere ve cinsel organlara dokunma yasağı kaldırıldı. Hasta ilk hafta boyunca eşinin cinsel organına dokunmak konusunda rahat değildi. Böyle şeyler kendisine ayıp ve edepsizce geliyordu. Sonraki hafta ödevlere erotik sözcük oyunu da eklendi. Kadın eşine dokunabiliyor ve kendisine de dokunmasına izin veriyordu, ancak sözcük oyununda zorlanıyor, cinsel organlar ve sevişmekle ilgili filleri söylemekten kaçınıyordu. Çifte sırayla birbirlerini okşama ödevlerine, öpmenin de dahil edildiği hafta aynı zamanda içinde erotik öykülerin olduğu kitaplar önerildi. Sırayla biri okuyup, diğeri dinleyecekti. Uyarılma sorununa çözüm Eşine dokunabilen ve eşinin dokunuşlarından rahatsız olmamaya başlayan kadında hala uyarılma yetersizdi. Bu aşamada çifte, gevşeme egzersizleriyle birlikte erotik hayal kurma ödevi verildi. Kadın, ödevlerde daha çok romantik dokunuşların ya da konuşmaların olduğu hayaller kuruyor, erotik fanteziler kuramıyordu. Doktorları, hayal kurma ödevini eşiyle birlikte yapması ve bunları sesli olarak ifade etmesini söyledi. Kadın böylece eşinin kurduğu fantezileri örnek alarak daha erotik fanteziler kurgulayabildi. Sonraki hafta sıralı sevişme ödevlerini cinsel organlara ağırlık vermeleri ve sevişme sırasında pasif olanın, aktif olanı, kendi arzuları doğrultusunda yönlendirmesi biçiminde uygulamaları söylendi. Aynı hafta içinde ayrıca birlikte erotik öyküler tasarlayacaklardı. Kadın, bu aşamada daha rahat fanteziler kurmaya başladı ve fantezilerinde, daha aktif, daha kontrolcü ve egemen olma içeriği dikkati çekmeye başladı. Kadın artık daha aktif Kadının fantezileri giderek sevişmede tüm kontrolün kendisinde olduğu hatta hafif şiddet içeren nitelikler kazanmaya başladıkça, uyarılması da giderek arttı. Kadın ödevler sırasında hasta iki kez orgazm da olmuştu. Sonraki hafta cinsel birleşmeyi sorunsuz gerçekleştirebildiler. Tedavinin başında cinsel olarak tamamen pasif, kaçıngan ve mahcup olan kadın, tedavinin sonuna doğru aktif, girişken ve cinsel ilişkiyi yöneten birine dönüştü. Bir ay ve altı ay sonraki doktor kontrollerinde de doyumlu cinsel yaşamları sürüyordu. Tek sıkıntı, erkeğin, eşinin cinsel olarak aktif ve ‘utanmaz’ oluşuna uyum sağlamasıydı ki onu da kısa süre içinde aşmışlardı. ***** Sekiz haftada sorun çözülüyor Cinsel isteksizlikte nasıl bir tedavi uygulanıyor? Tedavide temel yaklaşım, kişide cinsel isteği engelleyen etkenlerin bulunup ortadan kaldırılması ve kişinin fark etmediği ya da yaşamına sokmadığı cinsel arzularının harekete geçirilmesidir. Daha yüzeysel ve güncel sorunlardan kaynaklanan, evlilik çatışmaları, gebelik korkusu, cinsel fobiler veya kaçınmalar, katı dinî inançlar, yaşla veya çekicilikle ilgili endişeler, eşe ilgi kaybı, yakınlık sorunları, eşin cinsel beceri eksikliği, güç dengesizliği, pasif-agresif eş ve eşte cinsel işlev bozukluğuna sekonder gelişen istek bozuklukları için öncelikli olarak seks terapisi düşünülmeli. Tedavide çiftin cinsel iletişimlerinin arttırılması, cinsel isteklerini daha rahat ifade edebilmelerinin sağlanması cinsel yaşamlarındaki kısıtlılıkların kaldırılması amaçlanır. Cinsel istek bozukluğu, kişilik sorunları, cinsel kimlik veya yönelim sorunları, dirençli cinsel fobiler veya kaçınmalar, cinsel dürtüler üzerinde kontrolünü kaybetme korkusuna bağlı ise dinamik yönelimli seks terapisi daha uygun olabilir. Seks terapisiyle sonuç alınamayan ve dirençli ciddi kişilik bozuklukları, cinsel kimlik ve yönelim sorunları söz konusu ise uzun süreli psikanalitik veya diğer terapiler yararlı olabilir. Seks terapisi ne kadar sürüyor? Ortalama 8 hafta sürer. Her vakâda aynı sonuca ulaşılıyor mu? Cinsel istek bozukluğunda seks terapisi ile başarı oranı neredeyse yüzde 100 başarı şansı olan vajinismus ve erken boşalmaya göre daha düşüktür. Ancak hastanın durumuna göre dinamik yaklaşımlı terapi ya da bireysel uzun süreli terapilerle sonuç alınamayacak bir vakâ grubu yoktur. Başarı şansı neye bağlı? Başarı şansını belirleyen iki temel etken var: Hastanın tedavi olmadaki azmi ve soruna neden olan etkenlerin ağırlık ve derinliği. Tedavide erkeğin yeri nedir? Erkeğin yeri son derece önemli. Eş, ne kadar işbirliği yapar, eşine ne kadar yardımcı olursa o kadar iyi sonuç alınır. Eş katılımı ve desteği olmadığı zaman kısa süreli terapilerde başarı şansı ciddi olarak azalır. (Radikal)