Erken doğum yapanlarda meme kanseri daha az

Erken doğum yapanlarda meme kanseri daha az
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Hoşcoşkun, her 100 kadının 10'unda meme kanserinin görüldüğünü, erken doğum yapanlarda meme kanserine daha az rastlandığını bildirdi. Meme kanseri idrar tahliliyle görülebilecekHormon terapisiyle meme kanseri bağlantılıProf. Dr. Hoşçoşkun, hastanenin başhekimlik toplantı salonunda düzenlediği basın toplantısında, meme kanserinin, özellikle kadınların hastalığı olduğunu söyledi. Meme kanserinin az da olsa erkeklerde de görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hoşcoşkun, erkeklerde görülen hastalığın seyrinin kadınlara göre daha kötü olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Meme kanseri her iki memede de görülebiliyor. Kanserin en sık yerleştiği yer, koltuk altına yakın olan bölgedir. Hastalık birden çok nedene bağlı olarak çıkabiliyor. Değişmez bir kural olarak meme kanserinin asıl nedeninin kadınlık hormonu olduğunu söylemek mümkündür." Meme kanserinde kadınlık hormonunun yanı sıra başka faktörlerin de etkisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Hoşcoşkun, bunların içinde ailesel yatkınlığın önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: "Kendisinde meme kanseri olan bir kadının annesinde, kız kardeşinde ve kızında yani birinci derecede kan akrabalığı olan ailenin diğer kadın üyelerinde meme kanseri görülme olasılığı, böyle bir durumu olmayanlara göre 2-3 kez daha fazladır. Meme kanserinin görülme sıklığı, yaşla orantılı değişkenlik göstermektedir. 20 yaşından önce meme kanseri hemen hemen yoktur. 20 yaşından itibaren görülme sıklığı yavaş bir eğimle artmaya başlar. Bu artış 45 yaşına kadar sürer. 45 yaşından 55 yaşına kadar görülme sıklığı sabit kalır. 55 yaşından sonra ise tekrar sıklıkta artış başlar." Her 100 kadının 10'unda Memede elle hissedilen şişlik, derisinde içe doğru çökme, çekilme, akıntı gelmesi, kaşıntı ve kabuklanma görülmesinin meme kanserine işaret olduğunu belirten Prof. Dr. Hoşçoşkun, "Meme kanserine bağlı ağrı son derece az görülmektedir. Ağrıyan memelerin çoğunda fibrokistik meme değişiklikleri bulunmaktadır. Zamanında hekime başvurmadığı durumda daha farklı şikâyetler olabilir" dedi. Prof. Dr. Hoşcoşkun, bir memede tümör saptandığında sadece kanserli kısım değil o memenin tamamının hasta kabul edildiğini bildirerek, şunları kaydetti: "Genel olarak 100 kadının 10'unda meme kanseri görülmektedir. Günümüzde meme kanserinin tedavisi eskiye oranla çok değişmiştir. Bugün, erken tanı konulmuş meme kanserinde memenin tamamını almadan, memenin bir kısmını alarak tedavi mümkün olmaktadır. Buna meme koruyucu tedavi denilmektedir. Erken evredeki meme kanserinde meme koruyucu tedavi ile şifa oranı yüzde 90'dır. Bir başka ifade ile mememin tamamını almak ile memeyi koruyarak bir kısmını almak arasında iyileşme arasında bir fark yoktur. Meme koruyucu tedavine en önemli nokta, memedeki kanserli bölgenin tamamen çıkarılmış olmasıdır. Tamamen çıkarılıncaya kadar bazen 2-3 defa ameliyat edilmesi gerekebilir. Ancak bunlar kolay, basit ve kısa süreli ameliyatlardır. Meme koruyucu tedavi uygulanan hastalar ameliyattan sonra mutlaka radyoterapi uygulanmalıdır." Prof. Dr. Hoşcoşkun, ilk gebeliği 18-20 yaş civarında olanlarda, birden fazla doğum yapanlarda, çocuklarını uzun süre emzirenlerde meme kanserine rastlama oranının son derece az olduğunu söyledi. (AA)