Erken seçim 2018: Ankara'da seçmen olası adayları nasıl değerlendiriyor?

Erken seçim 2018: Ankara'da seçmen olası adayları nasıl değerlendiriyor?

Muhalefet partilerinin ittifak görüşmeleri hızla sürerken, seçmenler de partilerinin göstereceği Cumhurbaşkanı adayını bekliyor. Muhalefetin ittifak senaryoları ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için olası adaylar, kendini iyiden iyiye hissettiren ekonomik krizin gölgesi altında tartışılıyor. Peki Ankara'da seçmen Cumhur İttifakı'na ne kadar destek veriyor, muhalefetin ittifak kurma çabalarına nasıl yaklaşıyor?

Mamak'ta ziyaret ettiğimiz ve hemen her partiden seçmenin bulunduğu bir kahvehanede okey masalarına konuk olup seçmenlerle konuşuyoruz.

Emeklilerden oluşan bir masada seçmenler; yüzde 10 barajının tüm siyasi partiler için kalkmasını, yoksulluk sınırı altındaki emekli maaşlarının artırılmasını ve başkanlık sisteminden vazgeçilip parlamenter demokrasiye dönülmesini istiyor.

1973 yılından beri hiç parti değiştirmeden CHP'ye oy kullandığını belirten bir seçmen, "Abdullah Gül'ü bile aday gösterseler CHP'ye oy vereceğim. Elin Avrupalısı emekli maaşıyla geliyor burada tatil yapıyor, ben köyüme gidecek parayı bulamıyorum" diyor.

1 Kasım 2015 seçimlerinde Mamak'ta AKP yüzde 49.5, CHP ise yüzde 32.7 oy aldı. 2017 Anayasa değişikliği referandumun da ise Mamak seçmeni, yüzde 50.1 ile 'Hayır' dedi.

Bir AKP seçmeni ise, bin 150 lira olduğunu belirttiği emekli maaşıyla geçinebildiğini söylüyor. Fakat yan masadan hemen itiraz geliyor: "O zaman neden 70 yaşında hala ek işlere gidiyorsun?"

Bunun üzerinde kendi aralarında, 'Hobi olarak gidiyor' diyerek şakalaşıyorlar ancak AKP seçmeni, 'Eskiden hiç yoktu, buna da şükür' diye yanıtlıyor.

Başka bir AKP seçmeni İbrahim Ulusoy ise aynı fikirde değil: "Bu zamana kadar hep AKP'ye oy verdim ama şimdi Meral Akşener'e vereceğim. 15 senedir aynı kişi, bir de Akşener'i deneyelim."

Tüm tartışmaları kenardan sessizce dinlemiş emekli Duran ise biranda konuşuyor: "Bana biraz zam versinler de kim verirse versin. Seçim öncesi oy almak için zam yapmayacaklar mı?"

'Öteden beri' CHP'li olduğunu söyleyen Raif ise hemen, 'Tayyip emekliye zam falan yapmaz' diyerek itiraz ediyor:

"Asgari ücret 1.600 lira. Ev kira, çoluk çocuk okuyor. Nasıl geçinecek bu insanlar? Keşke Abdullah Gül'ü aday gösterseler, hemen gider oy veririm ona. Meral Akşener'e de veririm, yeter ki bu gitsin de."

Kahvehanenin gündemini ekonomi oluşturuyor. Hangi görüşte olursa olsun herkesin itiraz etmeksizin söylediği tek şey, Türkiye ekonomisinin kötüye gittiği oluyor. Fakat her birinin çözüm önerisi farklı.

Mamak'ta bir kafe işletmecisi Erdoğan Batur, ekonominin daha da kötüye gitmemesi için AKP'nin yeniden iktidara gelmesi gerektiğini düşünüyor:

"Başka bir parti geldiği zaman bakanlar değişecek, sistem değişecek. Bu süreç ülkeyi sürekli geriye atacak ve bundan halk etkilenecek. Bugünkü ekonomik sorunları sadece AKP çözebilir, çünkü ülkenin mevcut durumunu mevcut hükümetten daha iyi bilen yok,"

Bir diğer masada ise seçim gündemini sağlık politikaları oluşturuyor. AKP'yi destekleyen seçmen Alaaddin Bozkurt, "Ekonominin kötü gitmesine lafım yok ama hükümetin kurduğu sağlık hizmetinden memnunum" diyor.

Alaaddin Bozkurt artık herkesin bir aile hekimi olduğunu ve kolayca muayene olabildiğini, devlet hastanelerinde ise ücretsiz hizmet alabildiğini savunuyor.

Sağlık personeli olarak emekli olmuş Hasan Albayrak ise, cebinden çıkardığı bir test kağıdını göstererek anlatıyor:

"Bu testi yaptırmak için 710 lira verdim çünkü ilk gittiğim devlet hastanesinde yaptıramadım. Ayrıca eskiden devlet hastanelerinde bir doktor en fazla 20 hastaya bakarken şimdi hastalarla beş dakikadan fazla ilgilenemiyorlar."

Kolon kanseri tedavisi gören Mehmet de özel hastaneyi karşılayacak maddi durumu olmadığı söylüyor ve kendi deneyiminden örnekle anlatıyor:

"Kolon kanseri olduğum ortaya çıktıktan sonra, doktor ikinci bir kolonoskopi testi istedi. Devlet hastanesi de bana 6 ay sonraya gün verdi. Ben de mecbur 310 lira para verip testi başka bir hastanede yaptırdım."

"Şimdiye kadar AK Parti'ye oy verdim, bundan sonra vermem. Çünkü kendini kral gibi görüyor. Her zaman onun dediği olmaz. CHP'nin adayı Abdullah Gül olsa bile ben İYİ Parti'ye, Meral Akşener'e oy vereceğim."

Ardından Keçiören'deki Truva kahvehanesinde, kendilerini '68 kuşağından bu yana' Milliyetçi olarak tanımlayan MHP seçmeni Fikret, Mustafa ve Yamin ile konuşuyoruz.

Keçiören'de 1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP yüzde 55.5, CHP 24.4, MHP ise 15.1 oy aldı. Keçiören Anayasa referandumunda yüzde 55.6 ile 'Evet' dedi.

Cumhur ittifakı sayesinde AKP'nin önceki hatalarını kabul ettiğini ve devlet yönetiminde Bahçeli'nin politikalarını izlemeye başladığını savunuyorlar: "Şu an Devlet Bey ne derse o oluyor."

Zeytin Dalı Harekatı'nı, hendek operasyonlarını ve hükümetin 15 Temmuz sonrası Fethullah Gülen ve Gülenci olduğu söylenen kişilere karşı tutumunu bunun örnekleri arasında gösteriyorlar.

Türkiye'de bir değişim talebinin olduğunu kabul etmekle birlikte, bu değişimin MHP-AKP denklemi içindeki Devlet Bahçeli tarafından temin edileceğini düşünüyorlar.

"Biz yıllarca Atatürk Milliyetçiliği için mücadele vermişiz, şimdi nasıl gidip CHP ve HDP'yle aynı yerde olalım?" diye soran 60 yaşındaki Yamin, sadece Devlet Bahçeli'ye güvendiğini söylüyor:

"Cumhurbaşkanı'nın doğru yaptığı hiçbir şey olmasa Devlet Bey gidip onunla ittifak kurmazdı. Tek adam riski varsa bile Devlet Bey bunu görüyor ve önlemini alıyordur"

Mustafa da cep telefonu ekranındaki Atatürk resmini gösteriyor ve MHP'nin 'Atatürk Milliyetçisi' olduğunu söylüyor.

Her ne olursa olsun Cumhur İttifakı'nın Atatürk ilkelerinden sapmaması gerektiğini savunan seçmenler, bunun teminatının yine Bahçeli olduğunu düşünüyor.

Fikret de, "Cumhur ittifakından sonra AKP Atatürk'le ilgili herhangi bir eleştiri yapabildi mi? Yapamaz. Şimdi hepsi Atatürkçü oldu. Çünkü Devlet Bey bunu şart koydu."

Atatürk'ün öncüsü olduğu parlamenter sistemin değiştiren bir referandumun ortağı olduklarını hatırlattığımızda ise bu tutumlarını, 'dönemin gereklilikleri' ve 'parlamenter sistemdeki barajın olumsuzlukları' ile açıklıyorlar.

Fikret ise bu konuda arkadaşlarıyla aynı fikirde değil. Referandumda Evet demiş olsalar bile şu an parlamenter sisteme geri dönülmesini istiyor.

Çankaya'da Anıtpark Forum üyesi kadınlarla akşam saatlerinde bir araya geliyoruz. Kadınlar, CHP'nin adayı olarak gün boyu eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün aday gösterilme ihtimaline tepki gösteriyor.

Tülin Yıldırım, CHP'nin Abdullah Gül'ü aday göstermesi halinde parti içindeki solcu milletvekillerinin istifa etmesi gerektiğini savunuyor:

"Eğer HDP Demirtaş'ı aday göstermezse, ben de gidip Meral Akşener'e oy vereceğim. İkinci turda da Tayyip'in karşısında kim varsa ona oy vereceğim. Ama bu Abdullah Gül'se vermem, sandığa gitmem."

Özlem Aydoğan ise Akşener konusunda Yıldırım ile aynı fikride değil. Gönlünden geçen Cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söylüyor:

"Türkiye'de artık kadınların siyasette söz sahibi olmasını gerçekten istiyorum ama bu Meral Akşener değil. İç İşleri Bakanlığı döneminde solcu insanların ciddi işkencelere maruz kaldığını biliyoruz."

Bir diğer CHP seçmeni Sabiha Alkaya da İYİ Parti'yi desteklemeyeceğini şöyle anlatıyor:

"CHP'nin İYİ Parti'ye 15 milletvekili vermiş olması, muhalefet hattındaki her görüş insanda çok büyük bir heyecan ve mutluluk yarattı. Bu da gösteriyor ki halk, tüm siyasi kimlikleri bir yana bırakıp beraber mücadele etmek istiyor. Ama ben de hala İYİ Parti'yi MHP'nin devamı olarak görüyorum."

Selma Tılıç ise şu ana dek kendisini heyecanlandıran hiçbir Cumhurbaşkanı adayının öne çıkmadığını söylüyor:

"CHP'nin sağa kayıyor olması beni endişelendiriyor. Solda olan insanları sokağa çıkıp çalışmak için heyecanlandıracak bir şeyler görmek istiyorum. Örneğin CHP Milletvekili İlhan Cihaner'in söylediği gibi 20 milletvekili verilerek soldaki bir partinin de seçime sokulması ya da sol söylemi olan bir aday beni heyecanlandırabilirdi."