Fotomaç gazetesi yazarı Erman Toroğlu, A Milli Takım’ın İzlanda’ya 2-0 mağlup olduğu karşılaşmaya değinerek, teknik direktör Fatih Terim tarafından kadroya alınmayan Arda Turan’ın televizyon yorumcusu dostlarıyla birlikte Terim’i gönderme operasyonu yaptığını ileri sürdü.
Erman Toroğlu’nun bugün (10 Ekim 2016) yayımlanan “Arda Turan ve çetesi” başlıklı yazısı şöyle:
Arda Turan, bazı sunucu ve televizyon yorumcusu dostlarıyla “Fatih Terim’i gönderme” operasyonuna girdiler. Ve dünkü maçta başarılı oldu. İzlanda maçında Terim ve takımın bu polemiklerden etkilendiği apaçık ortadaydı.
Lafı fazla uzatmayalım. Milli Takım kadrosuna alınmayan Barcelonalı Arda Turan, bazı sunucu ve televizyon yorumcusu dostlarıyla beraber Fatih Terim'i gönderme operasyonuna girdiler.
Dünkü maçta da başarılı oldular.
Çünkü hem Türk insanını, hem teknik direktör Fatih Terim'i, hem de futbolcuları maç havasından uzaklaştırıp çok farklı yerlere götürdüler. Sonunda da bu iki maçtaki kötü neticeler geldi.
Şunu diyebilirsiniz; Biz bunları yaşamasaydık da iki maçta 1 puanda kalabilirdik. Evet kalabilirdik. Ama bu tarzda değil.
Dün gece maça çıktığı andan itibaren Fatih Terim ve futbolcuların suratından Türkiye'deki olaylardan, konuşulanlardan etkilendiği apaçık ortadaydı. Biz zaten duygusal bir millettiz, bu tip olaylardan çok etkileniriz.
Peki şimdi ne olacak? Bu takım yeni bir takım.
Belli bir yola çıkıldı. Ama şu gözüküyor ki Barcelonalı Arda Turan, önümüzdeki milli maçlardan önce de o sunucu ve televizyon yorumcusu ağabeyleri, dostları ve arkadaşlarıyla aynı oyunu oynayacaktır.
Fatih Terim kaldığı müddetçe...
Burada filmi ters çevirelim. Şöyle düşünelim; Fatih Terim önümüzdeki milli maçlarda Arda'yı milli takım kadrosuna alırsa, bu sefer kamuoyu "Arda dostlarıyla beraber bastırdı, Terim'in gücü yetmedi" diyecekler.
Yani aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!
Bakınız! A Milli Takım, 2018 Dünya Kupası için üçdört gün içinde iki tane kritik eleme maçı oynandı.
Şu anda milli takımın hangi kadroyla sahaya çıktığından, nasıl olması gerektiğinden, ne yapması gerektiğinden bahsedeceğimize neler yazıyoruz.
Lanet olsun böyle futbol anlayışına ve zihniyetine!
Şu oynasa, bu oynasa yine bir şey fark etmeyecekti.
Biz bazı şeylere "detay" deriz. Bazıları da diyor ki "Yahu bu Erman hoca da amma teferruat ile uğraşıyor".
Mesela bunlardan biri; Türkiye'de atılan taçların çoğu yanlış. Öncelikle taç, topun çıktığı yerden atılması lazım. Bizde ise en az 20 metreden atılır, hele ki büyük takım ise... İkincisi de; taçlar nizami atılmaz. Futbolcu topu iki elinin, başının üzerinden atmaz, tek elle mancınık gibi fırlatır, fırlatırken bir ayağını da arkaya doğru kaldırarak güç alır. Ondan sonra da hakem çıkar, Caner'in attığı daha ilk taçta topu rakibe verir.
Belki şimdi çıkıp diyeceksiniz ki;
Daha maçlar bitmeden, hiçbir şey belli olmaz.
Çıkmadık candan umut kesilmez! Ama bir şey belli;
Barcelonalı Arda Turan, kendisini kadroya almayan Fatih Terim'e büyük bir çizik attı.
Filmin sonu nasıl bitecek merak bekleyenler var. Türk Milli Takımı için bence film bitti ama bazıları için bitmedi.
Ne demişler; İntikam soğuk yenen bir yemektir.
Herkese hayırlı olsun.
Milli Takım'da umut bağlanan Volkan Şen'e değinmeden geçemeyeceğim...
Fenerbahçe'de Avrupa kupası maçında ne haltlar yedi. Takımında hâlâ Avrupa'da oynayamıyor. Dün gece faul yaptı, ardından gelip İngiliz hakeme ukalalık yaptı sarı kartı görüverdi. Bu kafadaki ve zihniyetteki futbolcularla biz bir yere varamayız.
Ama burada futbolcular kadar, Türkiye'de bunları eğitemeyen veya eğitecek gücü bulamayan hakemler de suçlular.
Aynı cümleleri Emre Mor için de yazabiliriz. İzlanda karşısında yine itirazdan sarı kart gördü, cezalı duruma düştü. Bundan sonraki maçta oynamayacak.
Demek ki genlerimizde bazı hatalar var!