Yıllardır verdikleri hak mücadelesini son olarak Ankara girişinde 5 gün boyunca sürdüren ve Soma’ya dönüşte Kırkağaç yakınlarında, Ali Faik İlter ile birlikte geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Tahir Çetin’in de aralarında bulunduğu 15 madenci ve sendika örgütlenme uzmanı Büşra Yılmaz hakkında dava açıldı. Gerekçenin ise izinsiz gösteri, direnme ve '4 tane kalkan, 3 tane jop, 1 tane kaska 547 lira zarar vermek' olduğu belirtildi.
Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, madenciler; Ermenek’te işçilerin ödenmeyen hakları için 87 gün boyunca sürdürdükleri eylem nedeniyle “izinsiz gösteri, direnme ve kamu malına zarar vermekle” suçlandı.
25 Kasım 2020 tarihinde yaşanan olaya ilişkin iddianamede; “eylem sürecinde, çıkan arbedede jandarmanın yaralandığı, dört kalkan, bir kask ve üç copun kullanılmaz hale geldiği” anlatıldı.
Madenciler hakkındaki davanın ilk duruşması bugün Ermenek Adliyesi’nde Ermenek Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı.
Madencilerin avukatı Mürsel Ünder, iddianamede müvekkillerine kamu malına 547 lira 24 kuruş zarar verdiğinin anlatıldığını aktararak, şunları söyledi:
“4 tane kalkan, 3 tane cop, 1 tane kasktan oluşmaktadır. Bu malzemelerin ne şekilde zarar gördüğünü, zarar görüp görmediğini bile bilemiyoruz. İddianamede yalnızca müştekilerin beyanına dayanılmıştır.”
Ünder, müvekkillerinin eyleminin; Karaman Valiliği’nin bilgisi dahilinde yapıldığına dikkat çekerek, “Olay günü araçlara yürümek istemişlerdir, toplantı ve gösteri yürüyüşü, çadır kurma olay günü yoktu. Mala zarar verme yönünden dosya içerisinde fail-fiil bağlantısı hiçbir şekilde kurulmamıştır, dosyada polis tutanağı hariç hiçbir delil bulunmamaktadır. Hangi sanığın, hangi kamu malına, ne şekilde zarar verdiği iddianamede açıkça belirtilmemiştir” dedi.
Madencilerin avukatlarından Emin Levent Yavuzer de polisin üstlerinden talimat almadan yolu kapattığını ve madencilerin eylemlerini engellediğini ifade ederek, “Ortada kanunsuz emir vardır, bu suça ilişkin bir soruşturma da dosyada yoktur. Suçun maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır. Kyok kararı etkin şekilde soruşturulmadan verilmiştir. Açıkça hukuka aykırı eylemler söz konusudur. Sanıklar hakkında rapor düzenlenirken resmi belgede sahtecilik suçu işlenmiştir. Mevcut yetkinin sınırları iyi şekilde bilinmelidir” dedi. Yavuzer, madencilerin sendikal haklarının engellendiğine dikkat çekti.
Madencilerin avukatlarından Şafak Aki de iki polis memurunun “keyfi” olarak madencilere müdahalede bulunduğunu ve “resmi belgede sahtecilik yaparak” tutanak düzenlediğini kaydederek, polisler hakkında “resmi belgede sahtecilik ve kamu makamlarını yanıltmak” suçlarından tahkikat yapılmasını istedi.
Avukatlar müvekkillerinin beraatını istedi ancak duruşma savcısı talebin reddi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme de savcı doğrultusunda karar aldı.
Madenci Mertcan Yılmaz, savunmasında; kendisini olay günü cep telefonuyla kamera kaydı yaptığını ve kolluğun madencilere biber gazı ve plastik mermiyle müdahale ettiğini söyleyerek, şöyle konuştu:
“Olay esnasında babamın yere yatırıldığını ve albayın koruması tarafından tekme atıldığını gördüm. Babamı korumaya çalışırken albay benim yakama yapıştı. Korumaları da beni itekledi. Eve gittiğimde boğazımda morluklar gördüm Rapor almak için gittiğim Ermenek Devlet Hastanesi’nde polise tedavi olacağımı belirttim ve polis gözaltına alındığımı söyledi.”
Madenci Mustafa Türkel savunmasında, çalıştığı madende maaşlarının verilmediğini ve haklarını almak için eylem yaptıklarını vurgulayarak, eylem sırasında araçlarına gitmek isterken kolluğun kendilerini engellediğini ve arbede yaşandığını söyledi. Türkel, olay günü gözaltına alınışın ise şöyle aktardı:
“Bir tane kadına jopla vurmak suretiyle müdahale edildiğini görünce bunu sözle engellemeye çalıştım. Ancak kaldırımdan da hiç inmedim. ‘Ayıp değil mi?’ dedim. Benim bu sözümün neticesinde de ‘Bunu da alın’ diyerek gelip beni kolumdan tutup götürmeye çalıştılar… Ben kendi rızamla giderim diyerek ekip otosuna bindim.”
Madenci Kerim Keskin de savunmasında, kendisine yöneltilen suçlamalar arasında yer alan baret fırlatma anına ilişkin, elindeki bareti kolluğun sert müdahalesi sonrasında sinirlenerek yere attığını ve kolluğu hedef almadığını dile getirdi.
Madenci Ahmet Zorlu, gözaltına alındığı anda ekip aracına kendisini götüren bir jandarmanın eşine ve annesine küfrettiğini aktararak, bir diğer jandarmanın da kendisine küfrederek “Ben 3 gündür sizin yüzünüzden burada ne çekiyorum. (Küfrediyor) Sen biliyor musun?” dediğini aktardı.
Madenci Barış Karagöz, kendilerinin kolluğa direnmemesine rağmen, kolluğun “Terörist” dediğini anlatarak, biber gazı kapsülünün gözünün altına geldiğini; “Neredeyse gözüm çıkacaktı” diye aktardı.
Madenci Muzaffer Denizli, kolluğun müdahalesinin ardından sol kol, karnının sağı ve sol taraflarında morartılar oluştuğunu belirterek, “Amacım hakkımı aramaktı, bana kalkanlar vurdular” dedi.
Madenci Ömer Akman savunmasında, kolluğun kendilerine sıktığı plastik merminin ardından sol kalça kısmından yararlandığını söyledi. Madenci Engin Örnek, olay günü arbede çıktığında kolluğun kendilerine jopla vurduğunu, plastik mermi attığını anlatarak, “(Kolluğa karşı) Ama hiçbir şekilde elimi kaldırmadım” diye vurguladı.
Madencilerin örgütlü olduğu Bağımsız Maden İş çalışanı Büşra Yılmaz, olay günü gözaltına alındığında, biber gazından dolayı bir şey göremediğini dile getirerek, şunları söyledi:
“Yanımızda bebek olduğu halde bize sert müdahalede bulundular” dedi. Maden mühendisi Emel Tunçdemir, savunmasında olay günü bir polisin kendisini hedef alarak plastik mermi sıktığına dikkat çekti ve “Vücudumun sol kol, sol bacak ve sol kasık kısmına plastik mermi isabet etti. Plastik mermi öncelikle boynumu sıyırmıştı. Sırtımı dönünce sol omzuma geldi.”
Tunçdemir madencilerden Yakup Bahçeci’nin eşi Fadime Bahçeci’ye jop vurulmak üzereyken “Bugün Kadına Şiddetle Mücadele Günü, ne yapıyorsun ya” diyerek kolluğu durdurmaya çalıştığını aktardı.
Tunçdemir gözaltına alınırken kendisine jop vurulmasını “O jopu sakın bana vurma” diyerek engellediğini de söyledi.
Madencilerin avukatları olay günü müvekkillerinin haklarını aramak için Ankara’ya gitmek istediğini ancak kolluk tarafından engellendiğini anlattı.
Mahkeme, davayı 1 Aralık 2021 tarihine erteledi. (ANKA)
TIKLAYIN - Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Tahir Çetin ve Ali Faik İnter son yolculuğuna uğurlandı