Garabet Balyan’ın mezar taşının altında kaldığı için üzerindeki yazıları okunamayan mezar taşının, Simon Amira Dadyan’a ait olduğu anlaşıldı. Her iki mezar taşı da, Ermeni toplumuna iade edilmek üzere Arkeoloji Müzesi’nde koruma altına alındı.
Geçtiğimiz haftalarda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kartal Soğanlık’taki bir şantiye alanında bulunan Garabet Balyan’a ait mezar taşının altından, bu kez de dönemin bir diğer önemli ailesinin üyesi Simon Amira Dadyan’ın mezar taşı çıktı. Kartal’da ikamet eden duyarlı bir baba oğul sayesinde fark edilen mezar taşları, Ermeni toplumuna iade edilmek üzere Arkeoloji Müzesi’nde bekliyor.
Baruyr Kuyumciyan'ın Agos gazetesinde yer alan haberine göre, şantiye alanında bulunan Garabet Balyan’ın mezar taşı gündem yaratmış ve Büyükşehir Belediyesi, taşları korumak üzere özel bir zabıta birimini 24 saatlik nöbetle görevlendirmişti. Agos’ta yer alan haberin ardından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte İstanbul İl Kültür Müdürlüğü de harekete geçti. Müdürlüğün talimatıyla, taşlar, İstanbul Arkeoloji Müzesi yetkililerince Kartal’dan alınarak, Arkeoloji Müzesi’ne götürüldü. Koruma altına alınan taşlarla ilgili inceleme de başlatıldı.
İstanbul Arkeoloji Müzesi yetkilileri, mezar taşlarının ‘Taşınmaz Kültür Mirası’ olduğunu ve incelemenin Koruma Kurulu tarafından yapılacağını ifade etti. Taşlarla ilgili rapor, İstanbul 5 No’lu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun ilk toplantısında gündeme gelecek. Koruma Kurulu’nun kararının ardından, taşların akıbeti de belli olacak.
Öte yandan Taşınmaz Kültür Mirası olarak kabul edilen taşların dışındaki diğer mezar taşlarının ne olduğu sorusu da hâlen yanıtsız. İstanbul Ermenilerinin tarihi açısından büyük öneme sahip şahsiyetlere ait mezar taşları için, Patrikhane de devreye girdi. Konuyla ilgili süreci takip eden Ermeni Mimar ve Mühendisler Derneği (HAYCAR) mimarlarının Patrikhane’deki toplantısının ardından, Anıtlar Kurulu’ndan taşların iadesini talep etmek üzere bir dilekçe hazırlanması kararlaştırıldı. Taşların iadesi için en doğru kurumun, istimlâk edilen mezarlık alanının bağlı olduğu Beşiktaş Meryemana Ermeni Kilisesi olduğu düşünülüyor.
Dolmabahçe Sarayı’nın da aralarında bulunduğu, İstanbul’daki çok sayıda önemli eserin mimarı olan Garabet Balyan’ın mezar taşı, İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından koruma altına alınmak üzere taşındı. Kartal’daki şantiye alanında bulunan taşlar üst üste konulmuş ve Garabed Balyan’ın mezar taşı üstte olduğu için üzerindeki yazılar rahatlıkla okunabilmişti. Balyan’ın mezar taşının dışında, yazıları okunmayan bir başka mezar taşı ve sütun parçaları da bulunmuştu. Arkeoloji Müzesi’ne gitmek üzere taşınırken, diğer mezar taşının da kime ait olduğu okunabildi. Buna göre diğer taş, Osmanlı İmparatorluğu Barutçubaşı’sı Simon Amira Dadyan’a ait. 12 Mart 1832’de vefat eden ve Beşiktaş Ermeni Mezarlığı’a gömülen Dadyan’a ait mezar taşı üzerindeki kitabe, rahatlıkla okunabilecek kadar iyi korunabilmiş. İsminin yazılı olduğu bölüm kırılmış olsa da, kitabedeki bilgilerden mezar taşının, Simon Amira Dadyan’a ait olduğu anlaşıldı.
Kitabedeki ‘barutçu başı’ anlamına gelen ‘varotabed’ kelimesinden ve üzerinde yazılı ölüm tarihinden, mezar taşının Simon Amira Dadyan’a olduğunu tespit eden sanat tarihçisi Elmon Hançer, Dadyan Ailesi’nin Osmanlı’daki sanayi yapılanmasını başlatan çok önemli bir aile olduğunu vurguladı. Hançer, iki mezar taşının da çok özel bir kaligrafiyle yazıldığını ve dönemi yansıtan kıymetli parçalar olduğunu söyledi.
Söz konusu mezarlık, 1887’de Sultan II. Abdülhamid’in duvarlarının yıkılarak bahçeye dönüştürülmesi ve buraya yeni cenaze gömülmemesi kararı dolayısıyla, ilerleyen yıllarda metruk hâle gelmişti. 1950’li yıllarda ise tamamen kamulaştırılan mezarlık alanın üzerinde bugün, çeşitli binalar ve Boğaziçi Köprüsü’ne bağlanan Yıldız kavşağı bulunuyor.
İstimlâk edilen mezara ait çok fazla fotoğraf olmasa da, mezar taşları bulunan Garabed Balyan ve Simon Amira Dadyan’ın burada gömülü oldukları biliniyor. Söz konusu taşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli görevler üstlenen iki Ermeni aileyi bir kez daha gündeme taşıdı.
Kırım Savaşı’ndaki rolü nedeniyle ‘Bey’ unvanını alan Hovannes Bey Dadyan’ın kardeşi olan Simon Amira Dadyan, Yeşilköy Ermeni Kilisesi’ni kuran kişi olarak da biliniyor. Babası Dad Arakel’in kurduğu Osmanlı Baruthanesi’nin başına, babasının 1812’deki ölümünün ardından geçen Simon Amira, ölümüne kadar bu görevi sürdürdü. Mezar taşındaki kitabede Sultan II. Mahmud’la yakın dostluğundan da bahsedilen Simon Amira, kardeşi Hovannes Dadyan’la birlikte önemli icatlara imza attı ve Baruthane’nin kapsamını genişletti. İki kardeşin ayrıca Hereke’deki halı fabrikalarının kurucusu olduğu da biliniyor. Sultan II. Mahmud tarafından ‘Murassa’ nişanına da layık görülen Simon Amira Dadyan’ın, Müslümanlar gibi giyinebilme imtiyazı bulunuyordu. Osmanlı Darphanesi’nin Kazaz Artin Amira Bezciyan’a teslim edildiği bir dönemde görev yapan Simon Amira’nın, Darphane’de kullanılan bazı icatlara da imza attığı biliniyor.