Ermenilerin patrik seçimi krizi

Ermenilerin patrik seçimi krizi

*Uygar Gültekin

Türkiye Ermeni toplumu uzun süredir yeni bir patrik seçmeye çalışıyor. On yıl boyunca Türkiye Ermenileri Patriği olan 2. Mesrob Mutafyan,  2008 yılında, rahatsızlığı nedeniyle iş göremez raporu aldı. Ermeni Patrikhanesinde ilk kez böyle bir durum yaşanıyor. Bir patrik hayatını kaybetmedi, istifa da etmedi ancak görevini yerine getiremez durumda. Ermeni toplumu yeni bir patrik seçmek istiyor. Yeni patrik seçmeye hazırlanırken, devlet gölgesinin hep üstlerinde olduğunu fark ettiler. Ermeni toplumunun en temel haklarından biri olan dinî önderini seçme hakkı, valilik müdahalesiyle belirsiz bir zamana ertelendi. 

Türkiye'de Ermeni Patrikhanesi, hâlihazırda ibadete açık kırk iki kilisesi, yüzlerce ibadete kapalı, yıkık kilisesi ve yirmiye yakın kentte cemaati olan bir patrikhane. Onlarca din görevlisinin çalıştığı, yüzlerce dinî tören düzenleyen, düğün, cenaze ve vaftizlerle Ermeni cemaatinin en hayatî damarı.  

 Türkiye'de Ermenilerin patriklerini nasıl seçeceğine dair bir kanun yok. Patrik seçimi dışında da diğer bütün sorunların çözümü hâlihazırda hukukî istisnalar veya boşluklarla yürütülüyor. Para kazanmayan, bağışlarla ayakta kalmaya çalışan Ermeni okulları özel okul gibi görülüyor, hayır kurumu olan vakıflarından vergi istenebiliyor. Bütün bu sorunlar yine hukuki boşluklar kullanılarak geçici olarak erteleniyor.

 Üstelik Ermeni vakıflarının da seçim yapmalarını düzenleyen yönetmelik Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaklaşık döry yıldır yayınlamadığı için vakıf seçimleri yapılamıyor. Ermeni vakıflarının temsilcileri artık meşruiyetlerini kaybetmiş durumdalar.

Vakıfların güçsüz, patriğin ise fiilen olmadığı bir dönemde, devlet Ermeni toplumu içinde oldukça etkin bir durumda. Her türlü sorunun çözümü için devletin kapısı çalınıyor.

Ermeni Patrikhanesi’nin hâlihazırda bir tüzel kişiliği de yok. Son on beş-yirmi yıla kadar üst düzey devlet görevlilerinin görüşmediği, muhatap almadığı bir makamdı. Kilisenin içine hapsedilmiş bir kurum durumundaydı. 

Cumhuriyet dönemi boyunca yapılan dört patrik seçimi var. Bu seçimlerin tamamında, İstanbul Valiliği eliyle müdahale edilmiş, ya seçim tarihleri değiştirilmiş, ya da seçim kuralları değiştirilmiş. Laik devlet, Ermeni kilisesinin usul ve esaslarını, Ermeni kilisesinden daha iyi bildiğini her seferinde hatırlatmış.

Şimdi yaşanan krizde de durum tam aynı. Eski Türkiye ile Yeni Türkiye arasında elbette çeşitli farklar var. Eskiden Ermeni Patrikhanesi bu konuları konuşmak için pek resmi makam bulamazken şimdilerde ise seçimin ne zaman yapılacağı Cumhurbaşkanı düzeyinde iletiliyor. En son yapılan görüşmelerden biri, Ermeni toplumunun en büyük vakıflarından biri olan Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında 18 Ocak'ta gerçekleşti. Ermeni Patrikhanesi, patrik seçimi yapılması konusunda, en yüksek ruhanî kurulu olan Ruhanîler Genel Meclisinden karar almış olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandum sonrasının beklenmesini istedi. Aynı durum bazı bakan ve bürokratlar tarafından da farklı platformlarda dile getirildi.

Devlet aslında yaklaşık sekiz yıldır seçim yapılmasını engelliyor. Patrik 2. Mesrob Mutafyan'ın rahatsızlığı ortaya çıktığında, Ermeni toplumu seçim yapılmasını tartışıyordu. İstanbul Valiliğine yapılan başvurulara, “patrik ölmedi”, “patrik makamı boşalmalı” yanıtı verilerek seçim yapılmasına izin verilmedi. Valilik, “patrik genel vekili” seçimi yapın diye yeni bir uygulama önerdi. Bu dönemde Ermeni toplumunun sivil toplum örgütleri, aktivistleri geleneklerde “patrik genel vekili” makamının olmadığını belirterek imza kampanyaları, basın açıklamalarıyla sürecin önünü açmaya çalıştı ancak başarılı olmadı. Ermeni Patrikhanesi, devletin dediğini yaparak patrik genel vekilliği seçimi yaptı ve Başepiskops Aram Ateşyan’ı Patrik Genel Vekili olarak seçti. Oysa, İstanbul Valiliği, 1998 yılında yapılan seçim öncesinde, şimdi söylediğinin tam aksi yönde bir yorum yaparak, patrik genel vekili unvanının kilise geleneklerinde olmadığını ve bu makamın tanınmayacağını açıklamıştı. 

Patriğin olmamasının verdiği rahatsızlık, Ermeni toplumu içinde tepkilere neden olmaya devam etti.  Hem patrik genel vekilliği hem patrik seçimine izin verilmemesi gibi uygulamalar sivil toplum kuruluşları tarafından mahkemeye taşındı. Yargı süreçleri devam ediyor. Ancak sivil baskıların sonuç vermesiyle, Patrikhane Ruhanî Kurul hasta olan Patrik Mesrop Mutfayan'ın emekli patrik olduğunun ve patrik makamının boş olduğunu ilan etti. Devletin seçim için şart koştuğu “patrik makamı boştur” kararı Ermeni toplumunun en yetkili dini kurulunda alınmış oldu. 

Ermeni Patrikhanesi usullerine göre, seçim kararı alındıktan sonra seçim yapılana kadar patrikhanedeki dini işlerin yürütülmesi için Patrik Kaymakamı (Değabah) seçilir. Seçilen kaymakam, siviller ve ruhanîlerden oluşan bir komisyon kurar. Komisyon, seçim kurulu olarak görev yapar ve önce delege seçimi yapılmasını sağlar. Seçilen delegeler de patriği seçer. Yani Patriği, Ermeni kilisesi mensubu siviller seçer.  

Ruhanî Kurulun “patrik makamı boştur” kararının ardından, Ermeni Patrikhanesi seçim sürecini zor da olsa başlattı. İç tartışmaların gölgesinde, 15 Mart günü değabah seçimi yapıldı. Almanya Ermenileri Ruhani önderi, Başepiskops Karekin Bekçiyan, kaymakam (değabah) olarak seçildi.

Değabah seçiminin sonucu açıklanır açıklanmaz, daha bir saat dahi geçmeden, İstanbul Valiliği, Ermeni toplumu içinde huzursuzluk olduğu, Patrik Genel Vekilinin hâlen görev başında olduğunu gerekçe göstererek seçim sürecinin başlatılamayacağına dair resmî bildirim yaptı. İstanbul Valiliğinin seçim kararının alındığından habersiz olması mümkün değil. Sürece başında müdahale etmeyen Valiliğin Patrik Kaymakamı seçimi yapıldıktan hemen sonra, seçim sürecine müdahale etmesi tartışma konusu oldu. Değabah seçimini hâlihazırda Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan kazansaydı, bu müdahalenin gerçekleşmeyeceği, Ermeni toplumunda yüksek sesle dile getiriliyor. Devlet kendi istemediği birinin seçim sürecini yönetecek olmasına izin vermediği yorumları yapılıyor. Sonuç olarak seçim süreci bu yazıyla sekteye uğradı. Devlet seçim sürecinin başlamasına izin vermedi.   

Hukukçuların ortak görüşü seçim sürecinin önünün açılması için hâlen patrik genel vekili sıfatını kullanan Aram Ateşyan’ın istifa etmesi. Patrik genel vekilliği ortadan kalkınca patrik seçimi yapılması zorunu hâle gelecek. Ancak seçim sürecinin başlaması konusunda, İstanbul Valiliği her halükarda Bakanlar Kurulu’nun kararının zorunlu olduğunu belirtiyor. Ermeni toplumunun, kilisesinde yaşadığı sorunların çözümü yine devletin inisiyatifinde.

 Dinî azınlıkların bütün sorunlarının çözümü, kendi içinde karar alabileceği, bunları rahatça uygulayabileceği özerk bir modelden geçiyor. Dinî özgürlüklerin güvence altına olduğu, devletin sadece denetim konusunda kendini yetkili kıldığı bir anayasal düzenleme hayata geçemediği sürece, keyfi uygulamaların bağlayıcılığı devam edecek gibi görünüyor. 

Bu yazı ilk olarak P24'te yayımlanmıştır.