HDP İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Başbakanlığa verdiği soru önergesinde, halen yürürlükte olan “çözüm yasası” ile Başbakan Binali Yıldırım'ın “çözüm yok” sözlerinin arasındaki çelişkiyi sordu.
Kürkçü, verdiği soru önergesinde, kamuoyunda “çözüm yasası” olarak bilinen 6551 sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun’un 10 Temmuz 2014’te TBMM’de kabul edilerek 16 Temmuz 2014’te Resmi Gazete’de yayınlandığını ve şu anda yürürlükte olduğunu hatırlattı.
Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı açıklamada "Bir ara cici çocuk çıkarttılar, parlattılar marlattılar bazı medya organlarında ama gerçek niyetlerini daha sonra gördük" diyen Yıldırım, "Güneydoğu’dan fazla Kürt nüfusu var İstanbul’da. Kürt vatandaşlarımız benim başımın tacı. Çözüm, çözüm, çözüm yok kardeşim. Çözüm, bu kanlı terör örgütünü bu ülke topraklarından atmak" ifadesini kullanmıştı.
“HDP’liler çözüm süreci etkinlikleri nedeniyle yargılanıyor”
Kanunun 4. maddesinin 2. Fıkrasında “Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” ifadelerinin yer aldığının da altını çizen Kürkçü, önergede şu ifadelere yer verdi:
“Ancak Çözüm Sürecinde, hükümet ve yüksek kamu görevlilerinin mutabakatı ile etkinlik gösteren HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken 16 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış, HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder gözaltına alınmış ve davaları sürmekte, HDP İstanbul milletvekili ve HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan gözaltına alınmış ve davaları sürmekte, yine HDP İstanbul milletvekili ve bir önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tutuklanmıştır ve halen tutuklu olarak yargılanmaktadır. Selahattin Demirtaş’ın görülen son mahkemesinde çözüm sürecinde hükümetin bilgisi dahilinde sürdürdüğü ve sonuçlarını hükümet ile paylaştığı etkinlikler karşısına suçluluk kanıtı olarak çıkarılmıştır. Diğer vekiller de benzer suçlamalarla karşı karşıyadırlar.”
Kürkçü, önergede Başbakan Yıldırım’a şu soruları yöneltti.
6551 sayılı kanun halen yürürlükte ve yürütülmesi Bakanlar Kurulu sorumluluğunda olduğuna göre Başbakan olarak bugüne kadar kanun kapsamında “siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımlar”dan hangilerini attınız? “Yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılması” için hangi kararları aldınız ve “bu çalışmaları gerçekleştirmek üzere” hangi “kişi, kurum veya kuruluşları” görevlendirdiniz? “Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri” aldınız mı? “Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini” sağlamak için hangi çalışmaları yaptınız?
* “Çözüm mözüm yok” derken yürütülmesinden sorumlu olduğunuz bir kanunu uygulamayı açıkça reddettiğinize göre, bu karara nasıl vardınız, bu konuyu Bakanlar Kurulu ile paylaştınız mı? 6551 Sayılı Kanunun yürütmediğinizi açıkça ifade ettiğinize göre bu beyanınız ve sorumluluklarınızı yerine getirmekten kaçınmanız dolayısıyla hakkınızda ve Bakanlar Kurulu üyeleri hakkında Cumhuriyet Savcılıklarınca bir soruşturma başlatılmış veya bir fezleke düzenlenmiş midir?
* Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, Çözüm sürecinin bitirilmesi dolayısıyla kanuna aykırı hareket ettiği gerekçesiyle adli soruşturmaya uğramış mıdır? Bu nedenle görevinden alınan veya soruşturmaya uğrayan personeli veya yöneticisi var mıdır.
* “Çözüm süreci”ni sona erdirdiğiniz tarihten itibaren meydana gelen çatışmalar sırasında kaç kişi hayatını kaybetmiş, kaç kişi yaralanmış ve sakat kalmıştır?
* Çözüm sürecinde hükümet ve kamu görevlileri ile birlikte etkinlik gösteren, İmralı Adası’na hükümet imkanlarıyla ulaştırılan ve orada kamu görevlileri ile birlikte görüşmeleri sürdüren HDP milletvekillerinin bu etkinlikleri gerekçe gösterilerek suçlanmaları ve yargılanmaları 6551 Sayılı Kanun kapsamında bir çelişki değil midir? Süreçte etkinlik gösteren AKP üyesi bakan ve milletvekilleri ile kamu görevlileri hakkında aynı gerekçelerle düzenlenmiş fezleke, açılmış soruşturma ve görülmekte olan dava var mıdır?
* “HDP neyi temsil ediyor” derken 1 Kasım seçimlerinde 5 milyondan fazla oy alan ve bütün kamu oyu yoklamalarında bu konumunu koruduğu açıkça görülen, TBMM’nin üçüncü partisi HDP’nin temsil ettiği vatandaşların oylarını da saymadığınız anlaşılmaktadır. Bu beyanınız 1 Kasım seçim sonuçlarının hükmünü yitirdiği anlamına geliyorsa, aynı temsiliyet sorunu TBMM’deki bütün partiler için de geçerli midir? Kendi partiniz için de böyle bir temsiliyet tanımlaması yapıyor musunuz?