Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Türkiye'deki Suriyeli mültecilerle ilgili olarak "Ülkemize göçmen gelen her Suriyeli için her bir Türk vatandaşı cebinden 300 dolar alınmış. Yaklaşık 1000 Türk lirası yani. Bizden alınan paralarla, ülkemize gelen her Suriyeli’nin cebine 8 bin dolar konmuş. Yani 24 bin Türk lirası. Asgari ücretle çalışan bir Türk vatandaşının neredeyse bir buçuk yılda kazanabileceği para. Bu paranın yüzde birini harcamayan Almanya’nın halkı, mülteci sorununun hesabını kendi iktidarından çatır çatır soruyor da. Türk vatandaşının hiç olmazsa şu masum soruyu sorma hakkı yok mu: Ne uğruna harcadık?" dedi.
Ertuğrul Özkök'ün "Alman soruyor da biz soramayacak mıyız? 24 milyar ne uğruna" başlığıyla yayımlanan (22 Eylül 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Alman soruyor da biz soramayacak mıyız? 24 milyar ne uğruna
Cumhurbaşkanı Erdoğan New York'ta açıkladı...
Suriyeli göçmenler için 24 milyar dolar harcamışız. Ülkemize göçmen gelen her Suriyeli için her bir Türk vatandaşı cebinden 300 dolar alınmış. Yaklaşık 1000 Türk lirası yani... Bizden alınan paralarla, ülkemize gelen her Suriyeli’nin cebine 8 bin dolar konmuş. Yani 24 bin Türk lirası... Asgari ücretle çalışan bir Türk vatandaşının neredeyse bir buçuk yılda kazanabileceği para... Bu paranın yüzde birini harcamayan Almanya’nın halkı, mülteci sorununun hesabını kendi iktidarından çatır çatır soruyor da... Türk vatandaşının hiç olmazsa şu masum soruyu sorma hakkı yok mu: Ne uğruna harcadık? Cevabını biliyorum. İnsanlık uğruna... Bu hangi insanlık borcudur? Minnet borcu desen, öyle bir borcumuz yok... Öyleyse, komşuluk ve gönül borcu mu? Yoksa uyguladığımız yanlış politikaların yarattığı trajedilerin vicdan borcu mu? KENDİMİ, GÜLE OYNAYA TEKZİP ETMEYE HAZIRIM BEKLEDİĞİM telefon dün sabah geldi. Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü’ydü arayan. Aramızda şu konuşma geçti: Özkürkçü: “Mesaj dün gönderilmiş... Ben karargâh dışındaydım, haberim yoktu.” Ben: “Dün saat kaçta gönderildi ve içeriği nasıl bir şeydi?” Özkürkçü: “Bu mesajlar genellikle komutanın özel kaleminden gönderiliyor. Öğrenip size döneceğim.” Biraz sonra kendisinden bir SMS geldi. “Dün sabah gönderilmiş.” Tarık Akan cuma sabahı öldü. Cenazesi pazar günü kalktı. Benim yazım çarşamba sabahı çıktı. Altıncı gündü yani. Ama dün bu yazıyı yazdığım öğle saatlerine kadar, Tarık Akan ailesinden gelen böyle bir bilgi yoktu. Mesajı aldıklarını açıkladıkları an, kendi ellerimle yazdığım yazıyı gururla, keyifle, güle oynaya yine kendi ellerimle tekzip etmeye hazırım.