Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi öncesinde Millî İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) "Hakan Fidan alınacak" ihbarı yapan Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli Binbaşı O.K. hakkınta tutulan "görüşme tutanağı" ile ilgili olarak "Acaba esrarengiz binbaşı o sırada MİT kadrosuna alındığı için mi buna 'ifade' demeyip, 'görüşme tutanağı' gibi pek rastlanmayan bir kavram uydurulmuş?" dedi.
Özkök, şu ifadeleri kullandı:
"Ankara’da binbaşının ifadesinin, darbe iddianamesine konmamasından ve MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı’nın Darbe Komisyonu’na gidip o günü anlatmamasından hoşnut olmayan kişiler bunlar. Ve bu kişiler, darbe günü olup bitenin gizli kalmaması için harekete geçmiş durumda."
Ertuğrul Özkök'ün "Ankara'da birileri Binbaşı Tarık olayı gizli kalmasın istiyor" başlığıyla yayımlanan (30 Mayıs 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Hoppala bu Binbaşı Tarık da nereden çıktı diyeceksiniz...
Binbaşı Tarık, aslında “esrarengiz Binbaşı H.A”...
Hani şu 15 Temmuz günü darbeden saatlerce önce MİT’e gidip, “Darbe olacak”ihbarını yapan binbaşı.
Daha sonradan gerçek adının O.K. olduğu anlaşıldı...
Meğer eskiden FETÖ’cüymüş ve örgütün ona verdiği takma isim “Tarık”mış...
Dün de bunu öğrendik...
Dün başka şeyler de öğrendik.
O nedenle gelişmeleri tarihleriyle alt alta yazıyorum.
Bakalım siz nasıl bir sonuca varacaksınız.
- 17 Mayıs 2017 Çarşamba: Cumhuriyet gazetesi o gün şu manşetle çıkıyor:
“Darbe ihbarcısı subay sır oldu.”
Haberde iki unsur var.
BİR: Savcılık esrarengiz binbaşının ifadesini almak istedi ama MİT izin vermedi.
İKİ: Kara Kuvvetleri iddianamesinde binbaşıdan hiç söz edilmedi.
Şimdi gelelim en önemli ikinci güne.
20 Mayıs Cumartesi: İktidar yanlısı Yeni Şafak gazetesi o gün şu manşetle çıkıyor:
“İşte o ifade...”
Sanki Ankara’da gizli bir el devreye girmiş, kimsenin bilmediği bu sır ifadeyi kamuoyuna duyurmuştur.
Ve esrarengiz binbaşı ifadesinde iki defa, darbe günü MİT’te darbe ihtimalindensöz ettiğini anlatmaktadır.
Bunun üzerine bazı yazılar çıkmaya başlar.
26 Mayıs Cuma: Bu yazıları yazan Mehmet Yılmaz, Genelkurmay’dan bir yetkilinin kendisini arayıp şunu söylediğini yazıyor:
“Binbaşı O.K., üç helikopterin katılacağı bir operasyon yapılacağından, MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağından ya da Müsteşar’a yönelik bir suikast girişimi ihtimalinden söz etmiş”.
Aynı gün öğleden sonra: MİT yazılı bir açıklama yapar ve o da aynı şeyi söyler:
Her ikisine göre de, esrarengiz Binbaşı O.K. darbe yapılacağı bilgisini vermemiştir.
İşte bundan 3 gün sonra yine çok ilginç bir şey olur.
29 Mayıs Pazartesi: Ankara’daki gizli el, bu defa esrarengiz binbaşının ifadesinin yayınlanmayan bölümünü servise kor.
İfadenin bu bölümünde, Yeni Şafak’ta yayınlanan ilk ifadede bulunmayan çok çarpıcı bir cümle vardır.
Esrarengiz binbaşının 11 Ağustos günü alınan ifadesindeki o cümle şudur:“‘Darbe olabilir’ kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum.”
Esrarengiz binbaşı sanki MİT ve Genelkurmay’a cevap vermiş gibi olur.
29 Mayıs Pazartesi: İfadenin bu ikinci bölümünün yayınlandığı gün çok ilginç bir gelişme olur ve Darbeler Komisyonu’nun sorularını son güne kadar cevap vermeyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akaryazılı cevaplarını komisyona iletir.
Bütün bunlar açık kaynaklardan okuduğum şeyler. Yaptığım tek şey, bu son 10 günde yaşananları kronolojik şekilde gün gün yazmak.
Ve bunu yazdığım zaman ortaya çıkan tabloyla ilgili yorumum şudur:
Ankara’da binbaşının ifadesinin, darbe iddianamesine konmamasından ve MİT Müsteşarı ile Genelkurmay Başkanı’nın Darbe Komisyonu’na gidip o günü anlatmamasından hoşnut olmayan kişiler bunlar.
Ve bu kişiler, darbe günü olup bitenin gizli kalmaması için harekete geçmiş durumda
Şimdilik MİT de, Genelkurmay da cevaplarını en azından yazılı olarak komisyona ilettiler.
- Esrarengiz binbaşının ifadesini, o dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak, bizzat almış. Yanında Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen ve bir kâtibi varmış.
Bu da, savcılığın o ifadeye ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
- Esrarengiz binbaşının ifadesi 11 Ağustos 2016 günü alınmış. Ancak ifadede en sıradan insanın bile dikkatini çekecek iki çok ilginç ayrıntı var.
BİR: Alınan ifadenin altında, başsavcı, yardımcısı ve kâtibin adı ve imzaları var. Ancak binbaşının ne adı, ne imzası bulunuyor.
İKİ: Yeni Şafak gazetesi haberi “İşte o ifade” diye vermişti. Ancak aynı ifadenin geçen cuma günü yayınlanan bölümleri için “görüşme tutanağı” deniyor.
Acaba esrarengiz binbaşı o sırada MİT kadrosuna alındığı için mi buna “ifade”demeyip, “görüşme tutanağı” gibi pek rastlanmayan bir kavram uydurulmuş?
Yani bu yolla binbaşının ifadesinin iddianameye konmasının önü mü kesildi?