Ertuğrul Özkök: Bacım daha ne kadar sürecek bu başörtü mağduriyetizmi?

Ertuğrul Özkök: Bacım daha ne kadar sürecek bu başörtü mağduriyetizmi?

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök internet haber'de yazan Hatice Kübra'nın AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın değişen Atatürk söylemine ilişkin kaleme aldığı yazıyı eleştirdi. Özkök, "Bacım daha ne kadar sürecek bu başörtü mağduriyetizmi?" diye sordu.

Özkök'ün "Bacım daha ne kadar sürecek bu başörtü ‘mağduriyetizmi" başlığıyla (18 Kasım 2017) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

İnternet Haber’deki yazılarını ilgiyle okuduğum bir yazar Hatice Kübra...

Ama son yazısına itirazım var...

*

Yazısında, kendi mahallesinin çocuklarını eleştiriyor.

Daha dün “Kemalizm vasiyetine bayrak açmışken bugün Erdoğan’ın bir cümlesi üzerine Kemalist kesilenlere” yükleniyor.

Böyle tipleri “Dombıra çalarken vals yapmaya” benzetiyor...

*

Ama CHP’lilerin dindarlaşmasını da aynı kefeye koyuyor...

Mahalleler arasındaki bu geçişkenlik ona ters geliyor.

Yani rakı içen kendi mahallesinde, ayran içen kendi mahallesinde kalsın demeye getiriyor.

*

Sonra geliyor bizim mahalleye...

Benim de söylediğim “Muhafazakârların en güveneceği insanlar laiklerdir” lafına da takılmış...

*

“Bu ne yaman çelişki anne...” diye Karakoçvari bir bağlaçla asıl meselesine geliyor: “Bu memleketin senelerce Kemalizm adına dayak yemiş bir evladı olarak bugün bir çırpıda ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ dememiz falan bekleniyorsa, beklenmesin! Çünkü bize geçmişte Atatürk adına dayak atarlarken dillerinde hep bu şarkı vardı.

Üzgünüm, sadece başımdaki örtüden dolayı beni gördüğünde hafakanlar geçiren ve eşit yurttaşlık gereği sahip olduğum tüm eşitliklere değil de bunların sadece bazılarına sahip olmam gerektiğini düşünen Atatürkçülerle hiçbir zaman barışmam mümkün değil.”

Ne diyeyim şimdi bu ağır cümlelere...

Ben de, “Bu ne çelişki bacım” diye başlayıp şunu mu diyeyim şimdi...

Bacım farkında mısın, 15 yıldır muhafazakârlar, yani seninkiler iktidarda...

OHAL var...

Kumpaslar, mahpusluklar var...

Ve bütün bunları da götürüp artık “mağduriyetizm” egemen ideolojisi haline getirdiğin başörtüsüne bağlıyorsun...

Kaldı mı artık bu ülkede böyle bir sorun...

*

Ne diyeyim bacım şimdi ben...

Sizin mağduriyetiniz iyi, bizimki kötü mü diyeyim...

Sen kendi mahallende otur, ben kendi gettoma kapanayım mı diyeyim...

*

Ve en önemlisi...

Bacım ne zaman bitecek bu başörtüsü mağduriyetizmi...

Atatürk’ü seven, sayan, ona vefa duygusuyla bağlı insanlar bitince mi...

Bak bacım derdimi tekrar yazıyorum

- Diyorum ki, gel artık yarıştırmayalım şu senin mağduriyetizminle, bizim mağduriyetizmimizi...

- Atalım sondaki şu “izm”leri...

- Kaldıralım artık şu mağduriyetleri...

- Ne var bunda yani Konya 29 Ekim’i coşkuyla kutlarsa...

- İzmir Ramazan Bayramı’nı en renkli şekilde kutlarsa kime zararı olur...

Senin mağduriyetizmine halel mi gelir..

Yoksa o mağduriyetizm biterse sen de biter misin...

Yazılarını ilgiyle okuyorum... Merak etme çok daha özgür olur, çok daha kendin olur, çok daha iyi yazarsın.