Ertuğrul Özkök: Barda son durum; kadın sayısı erkek sayısını 10 puan geçti

Ertuğrul Özkök: Barda son durum; kadın sayısı erkek sayısını 10 puan geçti

20 yılı Genel Yayın Yönetmeni olmak üzere 35 yıl aralıksız çalıştığı Hürriyet'in kasım ayında yollarını ayırdığı Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazılarını sürdürüyor. Yazılarını "newsletter" olarak geniş bir gruba gönderen Özkök, son yazısında, pandeminin ikinci yılında Türkiye'nin bar ve restoran kültüründe değişen verilere dikkat çekti. Özkök, bardaki kadın oranının erkekten 10 puan fazla olduğu bilgisini paylaştı. Özkök, "Bugün birçok restoranda sadece kadınlardan oluşan masaların sayısı her geçen gün artıyor. 'Kız kıza yemek yemek' ve eğlence kavramı sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada giderek daha belirgin bir eğlenme ve birliktelik kültürüne dönüşüyor." değerlendirmesini yaptı.

Özkök'ün "Tansu'ya Mektuplar" dizisinde "Barda son durum; kadın sayısı erkek sayısını 10 puan geçti" başlıklı yazısı şöyle:

"Pandeminin ikinci yılında Türkiye’nin bar ve restoran kültüründe yeni bir gelişme ortaya çıktı.

Bunun ilginç bir örneğini, şu sıralar gösterimde olan “Benden Ne Olur” adlı filmin en eğlenceli sahnelerinden birinde görüyoruz. 

Filmin kahramanı olan kız, üç arkadaşı ile bir barda tekilaları birbiri ardına atarak sarhoş oluyorlar.

Bu sahne son yıllarda lüks restoran ve barlarda giderek daha dikkatimizi çeken sosyolojik bir olay olmaya başladı.

Adı da “kız kıza eğlence…”

Restoranlarda sadece kadınlardan oluşan masaların sayısında gözle görülür bir artış var. Ama asıl çarpıcı gelişme restoranın bir başka bölümünde.

***

Bunu da geçen hafta,  bu yıl yayınlanacak olan ve 50 yaş kadınını anlattığım “Elli7” adlı kitabım için bu olayı araştırırken farkettim.

Bazı restoranlarda sırf kadın rezervasyonların oranında şaşırtıcı bir gelişme var. En çarpıcısı da şu: Barda eğelenen kadın oranı erkek oranını geçmiş.

Bunun üzerine, Türkiye’nin en tanınmış ve önde gelen 3 lüks restoranının sahibi ile konuştum. Her biri yöneticileri ile konuşup, finansal ve sosyal kayıtlarını çıkardılar.

Sonunda da önüme şöyle bir tablo çıktı…

Yüzde 55 erkek, yüzde 45 kadın ama iş yemeği dışında

Önce İstanbul ve Türkiye’nin en önde gelen mekânı olan “Sunset Grill &Bar’ın”  sahibi Barış Tansever’in verdiği şu rakamlara bakalım: 

(*) Yemeğe gelen erkek müşteri oranı yüzde 55, kadın ise yüzde 45... Erkek erkeğe yenilen öğle iş yemeklerini çıkarırsanız bu oranlar eşitleniyor. 

Yani restoranda kadın erkek müşteri birbirine yakın hale gelmiş.

Kadının ortalama yaşı, erkeğin ortalama yaşı

(*) Kadınların yaş ortalaması 40, erkeklerin ki ise 45. Yani restorana giden kadınlar daha genç. Ancak restoranın bar kısmına geçtiğinizde çok ilginç bir durumla karşılaşıyorsunuz.

Orada “gender” (cinsiyet) dengesi değişiyor.

Bardaki kadın oranı erkekten 10 puan fazla

(*) Bardakilerin yüzde 55’i kadın ve yaş ortalaması 28. Bardaki erkeğin yaş ortalaması ise 33. Yani cinsiyet dengesi tersine dönüyor. Kadınlar barı daha çok seviyor.

Bu bize kadınla ilgili yeni bir 21’inci yüzyıl gerçeğini çok iyi anlatıyor.

Kredi kartı ödemelerinin yüzde kaçı kadınlardan?

Daha genel finansal verilere baktığımızda ise durum biraz farklı.

Bu konudaki rakamları ise İstanbul Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği Başkanı Kaya Demirer’den aldım.  Onun verdiği 2021 rakamları da şöyle: 

(*) 10 yıl önce kadınların lüks restoranlarda kredi kartı ile ödediği hesap oranı yüzde 10’u geçmezdi.

(*) Bugün İstanbul ve İzmir’de bu oran yüzde 20’ye geldi. 

Ödenen para miktarına gelince, erkek çok önde

(*) Hesap ödemede, kadın mı erkek mi daha eli açık? Veya hangisi daha tutumlu harcıyor? Bu noktada durum biraz farklı.

(*) Kadınlara ait  kredi kartından ödenen hesap sayısı yüzde 20’yi geçti. Ancak volüm, yani ödenen para miktarı olarak baktığınızda bu miktar cironun yüzde 10’u oluyor.

(*) Bunun 3 nedeni olabilir. Erkeklerin gelir düzeyi daha yüksek, dolayısıyla daha kolay harcıyor. Büyük hesap gelince erkek ödüyor. Bir de muhtemelen kadınlar daha az içki içiyor.

(*) Ancak barda içilen tekila konusunda kadının erkekten asla geri kalmadığına eminim. 

İstanbul ve İzmir kadınlaşıyor, Ankara ise erkekleşiyor

Ulaştığım bir başka ilginç sonuç da şu. İstanbul ve İzmir’de kadın müşteri, kadının ödediği kredi kartı, bardaki kadın sayısı artarken, başkent Ankara’da kadın oranı belirgin biçimde daha düşük düzeyde.

Hem kadın müşteri oranı daha düşük, hem de kadınların ödediği kredi kartı oranı daha aşağıda.

Bu da İstanbul ve İzmir’de kadının restoran, bar ve eğlence hayatında yeri artarken, bir zamanlar kadın bakımından daha yukarda olan Ankara kültüründe ise en azından yükselmediğini gösteriyor.

Restoranda rezervasyonu kim yapıyor, kadın mı erkek mi?

(*) “Gri’nin 50 Tonu” romanının kahramanı Christian Grey’in adını hatırlatan “Grey” restoranının kurucusu Tayfun Topal da ilginç bir veriyi paylaşıyor.

2021 sonunda açtığı “Ginza” adlı restoran barın rezervasyon defterine baktığınızda çok çarpıcı bir durum var. Topal’ın verdiği bilgiye göre 2021 ve 2022 başındaki rezervasyonların yüzde 70’i kadınlar tarafından yapıldı.

(*) Daha da ilginci bu rezervasyonların büyük çoğunluğunun sadece kadınlardan oluşan bir masa için yapılmasıydı.

Bu sadece Ginza restoran için geçerli değildi. Bugün birçok restoranda sadece kadınlardan oluşan masaların sayısı her geçen gün artıyor. "Kız kıza yemek yemek” ve eğlence kavramı sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada giderek daha belirgin bir eğlenme ve birliktelik kültürüne dönüşüyor.

Kendini modern olarak tarif edenler dindarları geçti

Yirmi yıldır kendini “İslami” ve “dindar muhafazakâr” olarak tarif eden iktidar tarafından yönetilen Türkiye’nin çok ilgi çekici bir sosyolojik gelişmesi daha var.

Türkriye’nin en ciddi araştırma şirketlerinden biri olarak bilinen KONDA bu ay değerler araştırmasının 10 yıllık değişimini açıkladı.

(*) Son 10 yılda kendini “modern hayat tarzına sahip” tarif eden insanların oranı, “dindar ” olarak tarif edenleri geçmiş.

(*) Kendini modern olarak tarif edenlerin oranı 10 yılda yüzde 27’den 31’e çıkmış. Dindar olarak tarif edenler ise yüzde 24’e gerilemiş. Buna karşılık kendini “geleneksel muhafazakâr” olarak görenlerin oranı yüzde 45.   

(*) Kendini ateist veya deist olarak tarif edenlerin oranı ise 10 yılda yüzde 2’den yüzde 7’e çıkmış.

Bu gelişmelerin oransal sonuçları,  yukarda rakamlarla verdiğim gibi gastronomi ve eğlence mekânlarında açıkça doğrulanıyor."